12. BÖLÜM "MİSAFİR"

6.2K 369 5
                                    

Keyifli okumalar!! 😊💜

***

Belimi saran büyük bir el.
Sıcaklığını hissettiğim sert bir göğüs.
Ve sıcak dudaklarımı kaplayan soğuk dudaklar.

Gözlerimi açmaya korkarken, Yağız'ı itmek için havada asılı kalan elimi göğsüne koydum. Ancak onu itecek gücü kendimde neden bulamamıştım? Elim göğsünde kalırken, beni kendine imkanı varmış gibi daha çok çekti ve yavaşça dudaklarını benden ayırdı. Kapalı gözlerimi ağır ağır aralayarak, kirpiklerimin arasından ona baktım. Pürüzsüz, bir okyanusu andıran mavi gözleri gözlerime kenetlenmişti.

Bir kaç saniye gözlerini gözlerimden çekmeden bakmaya devam etti. Ardından yeniden yüzünü yüzüme yaklaştırıp konuştu. Sesi oda da bir çıt çıksa duyulacak kadar kısıktı. Ancak biz koca bir sessizliğin içindeydik.

"Senden uzak durmayacağım. Sana oyun oynamadım, yalan söylemedim, sahte değildim. Tamam mı?"

Gözlerimi kapatarak, oradan kaybolmak istedim. Bir dakikalığına unuttuğum tüm her şey yeniden hafızama doluşmuştu. Söylediklerine inansam ne olurdu? Ondan uzak durmasam, o benden uzak durmasa...ne olurdu? Sadece bir kaç ay dedim içimden yeniden. Kalbimin duyması için basbas bağırdım üstelik. Sadece bir kaç sonra burada olmayacaksın. Kendine gel!

"Bana cevap ver Deren." dediğinde ondan uzaklaşmaya çalıştım. Bu kez başarılı olarak göğsündeki elimi kullanarak onu ittim. "Çık odadan."

Yüzüne bakmadan ondan uzaklaşırken, Yağız afallamış gözüküyordu. Yüzüne kaçamak bir bakış attım, az önce dudaklarımı işgal eden dudaklarını düşünmemeye çalışıyordum. Kafamı eğerek ayaklarıma doğru baktım.

"Deren." Sesi sinirli geliyordu. "Bana cevap ver!" Hayretle kafamı ona çevirdim. "Ne cevabı istiyorsun hala? Çık odadan, lütfen."

Yağız sinirle yüzünü avuçlayıp, gözlerini ovuşturdu. "Pekala, kafanı toparla diye yalnız bırakıyorum ama bu konu burada kapanmadı. Duydun mu beni?"

Cümlesi bittikten hemen sonra hızla kapımı çarparak odadan çıktı. Olduğum yere çökerken, gözümden akan yaşları hızlı bir şekilde sildim. Ağlamak istemiyordum ama yaşlar bir türlü durmuyor aksine daha da çoğalıyordu. Küçük bir hıçkırık dudaklarımdan firar ettiğinde artık kendimi tutmayı bıraktım. O kadar çok yorgundum ki, sanki şimdi bunun zehrini atıyor gibiydim gözyaşlarımda. Boğazımdaki düğüm biraz olsun gidene kadar ağlamaya devam ettim. Sonunda kendimi toparlayıp aynanın karşına geçtiğimde gördüğüm Deren bana çok değil sadece bir kaç sene önceki halimi anımsatmıştı. O geceyi. Birden karşımdaki aynadaki yansımam değişti.

Üzerimde o gün giydiğim mavi gömleğim ve siyah taytım vardı. Taytımın sol dizi yırtılmış, üzerim tozlanmıştı. Ellerime baktığımda, damlayan kanı gördüm. Neredeyse tüm kollarıma yayılmış, hala sıcak olan kan.

Nefesim düzensizleşirken, "Hayır," diye mırıldandım. Gözlerimi kapatıp açtım ancak değişen bir şey yoktu. "Hayır, hayır bu gerçek değil. Hayal görüyorum." Gözlerimi bir kez daha sımsıkı yumdum ve bir kaç saniye bekledim. Açtığımda aynadaki görüntüm normale dönmüştü. "Deliriyorsun." diye mırıldandım aynadaki aksime. Deliriyorsun.

Kendimi toparlamak için banyoya atıp, buz gibi bir suyun altında uzunca bir süre kaldım. Sonunda banyodan çıkıp üzerimi giyindiğimde kapım çalındı. Kalbim panikle hızını artırırken, Yağız'ın kapıyı çalmak gibi bir adeti olmadığını hatırladım. Aynı anda kalbim yeniden normale döndü. Pürüzlü sesimle "Gelebilirsin." diye mırıldandım.

İKİ YABANCIKde žijí příběhy. Začni objevovat