11. BÖLÜM "HATALAR"

8.6K 366 38
                                    

Bölümün sonunda ufak bir not bıraktım, ona bakmadan geçmeyin olur mu? Keyifli okumalar :)

İkimizde birbirimize şaşkınca bakarken, ağzımızdan tek bir söz çıkmamıştı. Yağız'ın mavi gözleri üzerime kitlenmişken, kalbim biraz daha hızlandı. Dudaklarımdan dökülen cümleyi ikimizde beklemiyorduk.

Benim için doğru olan Yağız'ın ettiği teklifti. Hem Yağız'dan uzakta olacaktım, bu yüzden onun sorgularına bir daha hiç maruz kalmazdım. Kızımla yalnız başına hemde güvenli bir şekilde bu işten sıyrılıp hayatımı bir düzene sokabilirdim.

Sebep Melis miydi? Ya da buradakilere alışmış olmam mıydı? Öğrendiklerim miydi? Benim derdim neydi ki, haftalarca kaçmak istediğim yerden şimdi gitmemek için direniyordum.

"Anlamadım?" Yağız'ın şaşkınlık dolu sesi ile bakışlarımı yerden kaldırıp, mavi gözlerine diktim. "Gitmeyeceğim." Ah! Sesim titriyordu.

"Deren, ne dediğinin farkında mısın? Neden burada kalmak isteyesin ki? Gitmek isteyen sendin."

"Farkındayım. Artık gitmek istemiyorum." Yağız ikinci kez bu cümleyi duyunca, sanki ne dediğimin yeni farkına varır gibi bir an afalladı. "Neden?"

"Çünkü-" Cümlemin sonuna getirmeden yukarıdan gelen sesler ile ikimizde sorarcasına birbirimize baktık. Ardından bir bağırış daha gelince, Yağız koşar adım merdivenlere yöneldi, bir kaç saniye durakladıktan sonra acıyla sızlayan bileğime aldırmadan Yağız'ın peşinden merdivenlere yöneldim. Arkasından geldiğimi gören Yağız ağzının içinden bir şeyler mırıldandı ve arkasını dönerek bana ulaştı. Beni hızla kucağına alırkan ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı.

"Yağız! Ne yapıyorsun?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Yağız! Ne yapıyorsun?"

"Gelme desem dinlemeyeceksin, en azından yardım edeyim de daha fazla yorulma." dediğinde sakince bana çok yakın duran yüzüne baktım. O ise bana bakmadan ciddi bir ifade ile sanki ben kucağında değilmişim gibi hızlı ve rahat hareketlerle merdivenlerden çıktık ve çok geçmeden Yağız'ın odasına ulaştık. Leyla kulağında telefon odanın içinde sinirle dolanıp, bir yandan konuştuğu kişiye sinirle bağırıyordu. David ve yanındaki genç adam ise odadaki geniş ikili koltukta oturmuş sakince Leyla'yı izliyorlardı. Bizim geldiğimizi gördüklerinde bakışları bizi buldu ve Yağız'ın kucağında beni gördüklerinde birbirlerine bakarak güldüler. Tanrım! Rezil oluyordum.

"Beni indir misin?" diye Yağız'a mırıldandığım kafasını sallayarak dikkatle beni kucağından indirdi.

"Sen delirmişsin! Gerçekten delirmişsin!" Leyla telefondaki konuştuğu kişiye bir kez daha bağırdığında, kulaklarımı kapatma ihtiyacı hissetmiştim.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İKİ YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin