Ah bu gelecek nasıl böyle ürkütüyor
Sanki bilinmeyenin daha bilinmeyeni
Oksijen ve taşra masalları
Kiralamış dudaklarını, gölgesini, gövdesini
Biraz fahişesi olduğu gecenin biraz hastalıklı
Işıklarını saklamış en kenar asfalta
Dokunmadan yada bir masa kenarında hemde saçları dökülürken
Aman adımızın orta halli harfleri orada
Duvarlarla tüketilmiş yitirilmiş yahu yani tütün bırakılmıyor
Ölü bakıp suyundan ayrılmış ellerimiz
Nereden başlarsak orada kalacak kuru ellerimizde
Kimseye yetişemeyip boynunda duran kırıklarla
Kaburgasından filizlenmiş yalnızlığıyla
Çiğneyip tükürülmüş fazladan kelimelerle
Oysa sevmezdim konuşmayıSahi defalarca memleketinden ayrılmış lakin kopamamış
Küfür etmiş, dostlarına sızlanmayı unutmuş
Vapurlar acı acı bağırırken yağmur bir güneşi defalarca yıkamış
Akşamüstü ve geceleri daha çok sevmiş kadınını
Biraz daha sarışın biraz daha esmer
Kahvesini elleriyle toplamışYani bende duruyordum bozuk saç tıraşımla
Hiç kaldığım bir otogar
Yani çayımı toplanmış aldım
Gündüzleri daha uykusuz geceleri dinç
Kanımın renginden yeni bir memleket kurmuş duruyorum
Sahi toynaklarıyla kasımpatı toplarken duran o vahşi
Bir çocuğun dizinin yarasının çapını hesaplayan o vahşi
Dikenlerini daha çok seven o vahşi
İkindileri ne yapar ?
YOU ARE READING
EKİNOKS
PoetryYorgunum, artık yazamıyorum eskisi gibi Çetrefilli zakkum öldü Bir sigara daha derken Hasılatı kaçırdık Hasılat ömürdü