64. Bölüm Kalbinden Sevmek

En başından başla
                                    

"Demir İnanoğlu benim ortağım. Onunla bir bağlantınız var mı?"

Hande şaşkınlıkla gülümseyip elini çekmeye çalışsa da Kerem mümkün değil bırakmıyordu.

"Demir İnanoğlu babam. Karahanlarla ortaklığını duymuştum. Şaşırdım açıkçası. Sizi daha önce hiç görmemiştim."

"Ben de sizi görmemiştim. Böyle güzel bir kızı olduğunu öğrenmek de beni şaşırttı."

Hande elini tekrar çekmeye çalışsa da olmayınca utangaç bir gülümseme belirdi yüzünde.

"Teşekkür ederim."

Yağan yağmura aldırmadan ikisi de sessizce birbirine bakıyordu. Yüzlerinde aynı tebessüm aynı bakışlar. Gök gürültüsünü duyunca ikisi de aynı anda havaya bakıp tekrar birbirlerine döndüler. Kerem yüzündeki tebessümünü bozmadan Hande'ye biraz daha yaklaştı.

"Yağmur azaldı ama tekrar artacak. Bence burada tek başınıza kalmayın. Tehlikeli olabilir."

"Haklısınız. Nevşehir'in soğuğu malum. Gideyim ben. Çok memnum oldum Kerem bey."

"Ben de memnum oldum Hande hanım. Görüşmek üzere."

Hande elini çekip giderken kalbi çarpmaya başladı. Görüşmek üzere mi demişti? Atına binip son kez Kerem'e baktı. Yavaş yavaş giderken yağmurluğunun kapüşonunu iyice indirdi. Kerem arkasından gözlerini kırpmadan bakarken hemen atına yöneldi. Aptal gibi, az önce tanıştığı kıza "görüşmek üzere" demişti. Daha önce hiç yapmadığı bir şeydi. Atına binip giderken Hande'nin yanından geçti. İyi bir binici olduğu belliydi. Bir an dönüp baktı. Kalbinde değişik, daha önce hissetmediği ama yabancı olmadığı duygular vardı. Bir süre sonra yolları ayrılıp ters yöne girdiklerinde bir an Hande'ye baktı. Kendine mi bakmıştı? Evet kendine bakmıştı! Yüzündeki tebessüm büyürken atını daha da hızlandırdı. Karahan konağı uzaktan görününce için kaplayan sıkıntıyı öteledi. Çünkü bugün çok güzel duygular yaşamıştı hem de daha önce görmediği çok güzel bir kız tarafından yaşatılan duygular. Atından inip odasına çıktı, pencereden kendisini izleyen annesini görmezden gelerek.


Odasındaki pencerenin önüne oturup düşünmeye başladı. Yıllardır yaşadığı tekdüze hayatı bugün sanki yön değiştirmişti. Bugün ilk kez farklı şeyler olmuştu, bu sıkıcı hayatında. İçi içine sığmayarak kalktı, odada birkaç tur döndü. Yok olmuyor yerinde duramıyordu. Üzerini değiştirip parfümünü sıktı. Aynada kendine son kez bakıp salona indi. Babasıyla konuştuktan sonra onun Hande'yi sormasını geçiştirip odadan çıkarken annesinin seslenmesiyle olduğu yerde kaldı.

"Oğlum yemek hazırlanıyor. Yemeden mi gidiyorsun?"

Yüzü ânında öfke dolarken dönmeden bir süre durdu. Tek kaşını kaldırıp ciddi bir ifadeyle annesine döndü.

"Başka soracağın bir şey yok mu? Mesela daha önemli şeyler. Toplantım var!"

Nevra korku dolu gözlerle bakarken kapının sertçe çarpılmasıyla irkilip üzgün bir ifadeyle Altan'ın yanına oturup elini tuttu.

"Nerede hata yaptık bilmiyorum. Düzelecek diye bekliyorum ama olmuyor."

Altan Nevra'yı duymuyordu bile. O, merakla arabasına binip giden oğluna bakıyordu. Anlayamadığı bir şeyler vardı ama ne?

***

Kerem arabasını park edip dışarı çıktı. Derin bir nefes alırken Cafe Bistro yazan yere baktı. İçeri girip masanın birine oturdu. Yemekten önce bir kahve söyleyip düşünceli bir ifadeyle dururken kapıdan giren kişiyi görünce nefesini tuttu. Bu sabah karşılaştığı kız içeri giriyordu! Ne yapacağını şaşırdı. Ellerini birleştirdi olmadı. Parmaklarını kenetledi, açtı olmadı. İmdadına yetişen kahvesinden bir yudum alırken kaçamak gözlerle Hande'yi izlemeye başladı.

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin