11. BÖLÜM "HATALAR"

Start from the beginning
                                    

Yağız'ı geride bırakıp, yavaş adımlarla koltuğa gidip, ikisinin arasındaki küçük boşluğa oturdum. Ardından ikisinin de yüzüne bakarak gülümsedim. Oturuşuma şaşırmış gözüküyorlardı ancak rahatsız olmuşa benzemiyorlardı.

Bakışlarımı onlardan çekip kapının önünde kollarını göğsünde bağlamış dikilen Yağız'a baktım. En azından şimdilik az önceki sorgudan kurtulmuştum. Çünkü ona verebileceğim pek mantıklı bir cevap yoktu. Ben kendime bile doğru düzgün bir sebep sunamıyordum ve yine de kalmak için direniyordum. Yağız'ın bakışları beni bulduğunda ise, sahiden sadece şimdilik kurtuluğumu anladım. Mavi gözlerine bakınca cevap almadan pes etmeyeceğini rahatça görebiliyordum.

"Kes artık! Bu zamana kadar her şeye katlandım ama bu çok fazla. Yeter artık, bir süre beni aramasan iyi edersin çünkü kararım asla ama asla değişmeyecek." Telefonu kapattıktan sonra sinirle yatağın üzerine fırlattı ve odada bakışlarını gezdirdi. Yağız'la benim geldiğimi yeni fark etmiş gibi bir an afalladı.

"Kimdi?" Yağız'ın sorusuyla Leyla hafifçe iç çekti. "Babam." Yağız'a baktığımda hiç şaşırmış gibi durmuyordu. "Ne söyledi?"

"Yağız, bu şimdi-" bakışları koltukta onları pür dikkat onları izleyen biz arasında gidip geldi. Daha sonra bakışları benim üzerimdeyken konuştu. "-şimdi konuşulacak bir konu değil. İşimize bakalım, baş başayken konuşuruz ."

Besbelli benim varlığımdan rahatsız olan Leyla'ya ters bir bakış atmamak için kendimi zor tuttum. Bana her şeyi anlatan o değilmiş gibi, 'senin bizim aramızda ne işin var?' muamelesi yapması sinir bozucuydu.

"Pekala, daha sonra konuşuruz." Leyla Yağız'ın uzatmamış olmasından dolayı rahatlayarak kendini yatağın üzerine bıraktı. Bir süre hiçkimseden ses çıkmadı. Sessizlikten sıkılarak Yağız'a döndüm.

"Ee şimdi ne olacak. Plan ne?"

Sorduğum soru ile hepsinin bakışları bende buluşurken, Yağız hariç hepsi şaşkın gözüküyordu.

Leyla yüzünde küçümseyen bir ifade ile bana döndü. "Ne demek plan ne? Bu seni neden ilgilendiriyor, sen bizi biraz yalnız bıraksana."

Leyla'nın sesine aldırış etmeden, Yağız'a bakmayı sürdürdüm. "Deren, senin bu işe bulaşmanı istemiyorum ve bu yüzden uzak duracaksın." Yağız'ın Leyla'yı destekleyen sözleri ile öfke ile kaşlarımı çattım. Bu kez sinirle konuşan ben olmuştum,

"Senden izin istediğimi hatırlamıyorum. Ayrıca bu işe bulaşalı sence de çok olmadı mı? Daha ne kadar bulaşabilirim? Ben bir silahın önüne atladım Yağız, kendimi sana siper ettim ve orada vuruldum. Ölümden döndüm, haftalarca hastanede yattım. Daha sonra bu eve getirildim ve benim üç katım olan adamlar ile karşı karşıya kaldım ve kimin zararlı çıktığı fazlasıyla ortada," gözlerimde morluklar içinde kalan bedenimi ve ağrıdığı için öne doğru uzattığım ayağımı işaret edip devam ettim. "Ve sen hala bu işe bulaşma diyorsun. Biraz geç kalmış gibisin."

"Sakin olur musunuz?" Hemen sağımda oturan adamın konuşması ile bakışlarım onu buldu. Yüzünde sakin bir gülümseme vardı. "Sen karışma Rüzgar." Yağız'ın bakışmamızı bölen sert sesine karşılık sinirle ayağa fırladım.

Rüzgar sakinleştirmek adına hafifçe koluma dokunduğunda, kolumu ondan kurtarıp konuştum. "Her şeyi öğrendim ve şimdi de hiçbir şey yapmadan duramam. Onca insanın hayatı tehlikede, mutlaka bir yardımım dokunacaktır. Öylece arkamı dönüp gitmemi bekleyemezsin."

Yağız cevap vermek için dudaklarını araladığında, Leyla'dan keyiften yoksun bir gülüş çıktı. "Yardım ha? Ne yapacaksın? Onlarla dövüşecek misin yoksa?"

İKİ YABANCIWhere stories live. Discover now