Bölüm 45

21.4K 1.7K 78
                                    

Canım okuyucularım sizleri facebook ve instagram sayfalarıma da bekliyorum... Ayrıca yakında duyuracağım süprizim içinde takip etmeyi lütfen unutmayın... Sizi seviyorum :)

SONER

Havaalanına yakın oturduğuma bu kadar şükrettiğim bir an olmamıştı şimdiye kadar, beni arayan adamı tanımıyordum ama bana Özlem dediği an yerimde duramazdım zaten... En ufak bilgi kırıntısına dahi ihtiyacım vardı... Beni ona yakınlaştıracak her bilgiye muhtaçtım... Havaalanının özel bölümünde ki kafede buluşmayı teklif ettiklerinden doğruca oraya gittik, İrfan ve Melanie'de benimle geldiler. İrfan yol boyunca bu ismi tanıdığını söyleyip durdu ama bana bir şey çağrıştırmıyordu... Adını verdikleri kafeye hızlı adımlarla girdiğimde ayağa kalkan iki adama doğru yürüdüm, yüzlerinde ki ifade hiç te dostane değildi...

"Ben Soner Arslan siz de Korhan Çağatay olmalısınız"

Gergin tokalaşma sürecinde bir tek Melanie'ye sıcak bir gülümseme sunmuşlardı

"Ben Korhan bu da can dostum ve Özlem'in yeni dostlarından biri olan Suat Ateş"

Dedikleriyle İrfan yerinden hızla masaya yaklaşıp adamın gözlerine yakından baktı

"Seni tanıdım, yol boyunca bu ismin bana nereden tanıdık geldiğini bulmaya çalıştım durdum. Sen Burcu'yu akıl hastanesine yatıran adamsın, arkandan dönen dolapları duymuştum. Şimdi evliliğinde çok mutlu olduğunu da duydum. Düğün davetiyen bana da geldi ama ben yurt dışında olduğumdan gelememiştim. Büyük badirelerden sonra mutlu olmana sevindim dostum"

Karşımda duran heybetli adam ilk defa gülümsedi önce bana ardından da İrfan'a bakarak cevapladı

"Teşekkür ederim, beni tanıyorsun. Ben de dün tüm gün boyunca sizi araştırdım ve İstanbul'a çok sinirli gelmeme rağmen şu anda sana kızacak bir şey bulamıyorum Soner"

Birbirine girmiş saçlarımı daha da karıştırarak ellerimi saçlarımda dolandırdım, bana ne anlatacaktı, buraya niye çağırmıştı artık kısa kesip sadede gelmesini istiyordum. Suat denen adam da en az Korhan kadar güçlü görünen bir vücuda sahipti, bakışları ondan daha sert görünmesinden ziyade daha sıcak bakıyor gibime geldi. Bana uzun uzun baktıktan sonra

"Merak ettiğim sorudan başlayayım seni bu kadar seven bir kızı elinden kaçırabilecek kadar aptal bir adam mısın gerçekten?"

Hiç düşünmeden yanıtladım, sinirli ve bir o kadar da yorgundum ama buraya boşu boşuna gelmediğimi az evvel Özlem'in dostu kelimesinden anladım elbette

"Ben dünyanın en aptal adamıyım. Sevdiğim kadını avuçlarımdan kaçıracak kadar hem de... Basit bir intikam uğruna sevdiğimi uzaklaştırdım kendimden"

Elinde ki çay bardağını içmeden tutan Korhan denen adam kaşlarını çatarak baktı ve genizden gelen bir sert bir sesle sordu

"Madem seviyordun neden Özlem'e anlatmadın gerçekleri?"

Sevdiğim kadının adı her geçtiğinde damarlarımda akan kan canlanmamı sağlıyordu

"Kendimi asla affetmeyeceğim tek şey de bu zaten, şimdi bana anlatın artık onu nereden tanıyorsunuz? Beni nasıl buldunuz?"

Suat kollarını göğsünde birleştirip

"Onun nerede olduğunu öğrenmek senin elinde, biz seni nasıl bulduysak sen de öyle kolay bulabilirsin"

AŞK SEN MİSİN?Where stories live. Discover now