Bölüm 5

24K 1.7K 69
                                    


" Heeey, kurtarıcım hala burada mısın?"

Verandanın ışığı yanmayınca sokağın sonunda kalan sokak lambasının cılız ışığı hiç te yardımcı olmuyordu. Soğuğa rağmen onu göndermem hataydı üstelik üzerinde montu yokken, karanlığa doğru seslendim

" Lütfen beni duyuyorsan geri gel, elektrikler kesildi ve gerçekten karanlıktan çok korkarım. Ayrıca özür dilerim seni bu soğukta montun bile olmadan yollamamalıydım. Beni duyuyorsan gel lütfen"

Soğuk havanın etkisiyle ağzımdan çıkan dumanların havada kayboluşunu izledim, gelmiyordu. Omuzlarım çökmüştü korkumun büyüklüğünden, içeriye bir daha girebileceğimi sanmıyordum. En iyisi arabaya geçip orada sabahlamaktı, zaten güneşin doğmasına da fazla bir zaman kalmamıştı. Arabaya binmek iyi bir fikirdi ama çantam içerideydi ve almak için çok kısa bir süre içeriye girmem lazımdı.

 Spor ayakkabının içindeki ayaklarım korkumun etkisiyle buz gibi olmuştu. Ayakkabının tabanının yerde olduğu her an daha da soğuyacak bundan biraz zaman sonra da buz gibi terler dökmeye başlayacaktım. Daha evvelden de yaşamıştım bu süreci ama şu an içeri geri girip çantayı almaktan başka çarem yoktu.

" Na çabuk uzaklaştın öyle hemen de gidilir mi ya, bir kalayım bu saatte nereye gideceğim diye itiraz etmez mi insan?"

İçeriye doğru bir adım attım, ayaklarım zonkluyordu. Dışarıdan giren soluk ışık evin içine kadar gelmiyordu. Hangi tarafa bıraktığımı hatırlamıyordum, hah evet ilaç aldıktan sonra onun oturduğu koltuğun kenarına bırakmıştım.

 Bir adım daha atınca tamamen içeriye girmiştim küçük küçük adımlarla koltuğa doğru uzanıp el yordamıyla yoklamaya başladım. Çantamın sapına değen parmak uçlarım sakin bir nefes almamı sağlamıştı. Elimi hızla çantanın içine sokup telefonumu aramaya başladım. Fener programı işime yarayacaktı. Telefonu bulmam zor olmamıştı. Pilinin az kaldığını görünce tıslamamı engelleyemedim

" Ne zaman lazım olsan hemen şarjın bitiyor seni değiştireceğim görürsün sen telefon bozuntusu"

Arkamdan kapının kapanmasıyla yüreğim ağzıma gelmişti. Korkudan çığlık bile atamıyordum. Telefonun ekranını kapıya doğrulttuğumda gördüğüm siluet bir adım gerilememi sağlamıştı.

" Gelirken ses çıkarsan, geliyorum falan desen ölmezdin her halde aklım çıktı burada"

" Böyle mi teşekkür edersin sen hep"

" Bana yaşattığın korkudan sonra sana birçok şey diyebilirim ama haklısın ilk olarak gitmediğin için teşekkür ederim"

Konuşurken yanına kadar gitmiştim. Yan yana duruyorduk. Işıklar gelene kadar da ondan fazla uzaklaşmayı düşünmüyordum.

" Sence birden bire neden oldu bu? Sokak lambası hala yanıyor, evle ilgili bir sorun olmalı değil mi? Sen yapamaz mısın?"

Telefonun ışığını onun yüzüne doğru tutuyordum, bileğimi tutup ışığı kendisinden çevirip evin içine doğru döndürdü, içeriye göz gezdirmeye başladı

" Niye? Işıklar geri geldiğinde beni bu saatte, bu soğukta geri gönder diye mi elektriğe bakayım"

Tek elimle koluna dokundum

" Bak kabalığımın farkındayım ama sen de beni anlamaya çalış lütfen, seni tanımıyorum. Misafir olarak geldiğim bu eve ben zaten yabancıyken bir de başka birini daha getirmem de doğru değil"

AŞK SEN MİSİN?Where stories live. Discover now