Bölüm 4

23.3K 1.7K 60
                                    


Aldığı darbenin etkisiyle hafifçe öne doğru sendeledi.

" Yardım edin" çığlıklarımı duyan garson ve restoran görevlisi koşarak gelmişlerdi ama bu arada sarhoş grup kaçmaya çalışacaklarken anında onları tekrardan etkisiz hale getirmişlerdi.

Başı kanlar içinde kalan yardımcımı artık ayakta tutamayacaktım. Arabama bindirmelerini söyleyerek arka tarafa geçip ilk yardım çantasını aldım. Çok ciddi bir kesik yok gibiydi ama çok kanıyordu. Titreyen ellerimle bandaj yaptığımda kanama da durmuştu. Bu tamponun işe yaramasını dilemekten başka çarem yoktu şimdilik.

Restoranın sahibi biraz sonra jandarmanın burada olacağını söylediğinde benim yüzümden kavga eden bu insanın sorun yaşamasını istemediğim için gideceğimi söylediğimde restoran sahibi acele etmemi söyledi. Artık daha hızlı kullanıyordum arabayı ve eve varana kadar da durmak gibi bir niyetim yoktu. Yan tarafımda yatan adamın kafasında böyle bir yara varken uyumaması gerektiğini biliyordum ama uyandırma çabalarıma cevap vermemişti.

Sinirlerim çok bozulmuştu. Bu beyaz tenli, siyah saçlı devin arabamda olması hiç hoşuma gitmiyordu ama onu orada bu halde bırakamazdım. Allah'ım leş gibi içki kokuyordu. Dolu şişeyi mi kırmışlardı kafasında, serin havaya rağmen bu iğrenç kokuya daha fazla dayanamayıp her iki tarafın da camlarını yarıya kadar açtım. Aradan geçen zamana rağmen uyanmıyordu.

İki saate yakın yol gitmiştim ve bu adam hala uyanmıyordu. Issız yolun kenarına yavaşça park ettim ve tamamen ona dönerek yan dönmüş kafasını yanağından tutarak kendime doğru çevirdim. Saçlarından yayılan kötü koku yüzümün buruşmasına neden olmuştu, camdan gelen serin hava yüzünden yanakları buz gibi olmuştu vicdanım sızladı birden kötü koku yüzünden camı açmıştım ve saatlerdir de açıktı. Bu adam benim yüzümden yaralanmıştı. Avuçlarımın sıcaklığıyla yanakları ısınsın diye bir süre öylece tuttum avuçlarımı yüzünde. Böyle yakından bakıldığında çok hoş bir yüzü vardı ama en güzel yeri kaşlarıydı galiba, gözlerim kazağının üzerinden göğsüne takılınca bir an inip kalktığını göremedim. Panik olmuştum

" Allah'ım nefes almıyor mu bu adam? Hey ne olur uyan! Uyan ne olur bak kahramanımsın sen, beni böyle korkutma"

Biraz daha sokulup başını çevirip yarasına baktım, sargı bezinin etrafına kan yayılmaya başlamıştı inceden inceye. Kalbim büyük bir gümbürdemeyle atarken arka koltuğa bıraktığım ilk yardım çantasını alıp ikimizin ortasına koydum. Kullanacağım malzemeleri hazırladıktan sonra dizlerimin üzerinde yükselip ona iyice yanaştım ve kan olan tamponu yavaşça çıkardım. Kandan ıslandığı için çıkarmam zor olmamıştı. Saçlarından yayılan içki kokusu olmasa daha rahat olurdum ama yapacak bir şey yoktu. Yeni sargısını saçlarının üzerinden yapıştırırken kendi kendime konuşuyordum.

" Senin hala uyuman iyi mi kötü mü bilmiyorum ama beni korkuttuğu kesin. Bir de kocaman adamsın yaa böyle dev gibi boyun var bir vuruşta nasıl bayılırsın anlamadım ki? Tamam, güçlüsün o kadarını anladım ama ne bileyim böyle saatlerce uyumalar falan off ne diyorum ben yaaa adamcağız bana o kadar iyilik yaptı ben hala ona kızıyorum. Tamam, sen bir an önce uyan da seni nerede bırakabileceğimi söyle bana olur mu?"

Başını rahat edeceği şekilde düzeltip yola devam etmeye karar verdim. Ne zaman uyanacağı belli değildi. Yol yormamıştı ama yanımdaki adamın verdiği huzursuzluk yormuştu beni, uyansa kendimi daha iyi hissedecektim. Yola verdiğim dikkatimi hızımı azaltıp ona verdim. Daha fazla üşümesini istemediğim için camları kapatmıştım. Elimi boynuna uzatarak şah damarına dokunmaya çalıştım, ilk başta bir şey anlamadım ama parmaklarımın altında küçük hareketlenme beni inanılmaz mutlu etmişti. Derin bir nefes alarak tekrar hızlandım.

AŞK SEN MİSİN?Where stories live. Discover now