60. Bölüm Kusursuz Plan

En başından başla
                                    

"İyiyim. Kaza sonrası olabilecek durumlardan biri."

Hande gözlerini kaçırsa da tekrar baktı. Tedirgindi, biraz da ürkek. Ne yapacağını bilemiyor gibi huzursuzdu. Endişeli bir ifadeyle bakarken, elini, Kerem'in elinin üzerine koydu.

"Emin misin?"

Kerem elinin üzerindeki ele bakarken, hüzünlü gözleri Hande'nin gece siyahlarını buldu. Elini tutup, çatallı kısık bir sesle konuştu.

"Değilim. Hande, ben artık o adam değilim. O adam yaşasaydı, böyle konuşmalar yapmaz, hayal ve gerçeği ayırt ederdi. Ama Kerem edemiyor. Kerem, gerçek, hayal ne ayırt edemeyecek kadar seviyor seni. Az önce söylediklerinin gerçek olup olmadığını bilemeyecek, anlayamayacak kadar seviyor seni. Kalbi o sözlere dayanamayacak kadar seviyor seni. Eğer söylediklerin gerçekse ben buna dayanamam. Gerçek değil de, lütfen."

Hande elini tutan eli sıkıp biraz daha yaklaştı. Hedef belirlemeden atılan ok, çoktan yaydan çıkmıştı. Artık dönüşü de yoktu. Pişman olsa da, olmasa da artık bunları düşünmenin de bir anlamı yoktu. Dilin kemiği de yoktu ki tutsun. Her şey az önce söylenmiş ve bitmişti.

"Anlamadım."

Kerem huzursuz ifadesiyle bakarken, tedirgin bir şekilde kıpırdanıp elini çekti.

"Az önce söylediklerin... Doğru olmadığını söyle. Lütfen. Ben bunu kaldıramam. Yapamam."

Hande yeni anladığı sözü kafasında toparlayıp gözlerini kaçırdı. En zoru yapmıştı ama şimdi daha zordu. Gözleri, hüzünlü bakan gözleri bulduğunda üşüyor gibi ellerini birleştirdi.


"Yalan söyleyemediğimi biliyorsun. Hepsi de doğruydu. Zor, hatta imkansız değil mi? Gururunu kaç kez kırıp ayaklar altına aldığın kızdan böyle sözler duymak. Ben de farkında değildim ta ki seni öldü zannedene kadar. O kayıp acısını kimse yaşamasın. Ancak yaşayan anlarmış. Hepsi, baştan sona doğru ama ben o adamı sevmedim. Ben o adam öldükten sonra yerine gelen Kerem'i sevdim. O adamın ölümü beni hiç üzmedi. Kerem geldi, yaralarımın üzerini kapattı ama sızlamasını durduramadı. Daha fazla konuşmak istemiyorum."

Hande başını çevirip boş gözlerle pencereye bakarken Kerem ağzı açık bir hâlde bakıyordu.

Doğruydu!

Doğru duymuştu! Şaşkın bakan gözlerine yaşlar hücum ederken gülümsedi ama acı ve kırık. Hande'nin buz gibi olan elini tutup biraz daha yaklaştı. Onun da kendine dönmesiyle dudaklarını bastırıp gülümsedi. İnanamaz, şaşkın, hayal kırıklığı dolu...

"Sen hiç yalan söylemedin. Söyleyemezsin de ama bu söylediklerin... Bu söylediklerin çok imkansız ve ulaşılması hayal dahi edilemeyecek kadar büyük. Hande, başka türlü olsaydı, şu an ne yapardım bilemiyorum."

Konuşmasını yarım bırakıp üzgün gözlerle baktı. Sesi de durgundu yüzü gibi.

"Başka türlü olamazdı. Çünkü o zaman ben sevmezdim. Böyle sevmek kaderde varmış. Ama senin beni sevmen... Ben aklımı kaybetmiş gibiyim. Kazadan kurtuldum, sonra bu sözleri duydum. Benim gibi birini sevmen olmaz ama senin o adam dediğin kişi yani yine ben... Her ne kadar öldü desen de o benim. Seni sevmek bile bana haram. Ona rağmen sevdim. Senin beni sevmen mümkün değil ama sevdiğini söyledin. Sevinmem lazım değil mi ama ben acı çekiyorum."

Hande gözlerini kısıp şaşkınlıkla bakarken anlamaya da çalışıyordu. "Neden" dedi kısık bir sesle. Kerem acıyla bakan gözlerini gece siyahlarına kilitledi.

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin