Beyaz saçlı gencin omuzları midesine yumruk yemiş gibi çöküyor, eli karnına gidiyor. Yüzünde de garip bir ifade var üstelik, Ten tuhaf hissediyor. Diğer genç adamıysa ilk kez bu kadar net görebiliyor. Bakır rengi, darmadağınık saçları hilali andıran gözlerinin üstünde bitiyor. Ufak gözleriyse irileşmiş, dudakları aralık. Hatta titrediğine emin Ten.

Kafası karışıyor ancak üzerinde fazla durmuyor. Okuldaki çoğu öğrenci gibi onların da yeni birilerine alışık olmadığına kanaat getirip gözlerini yine sırasına indiriyor. Ama başaramıyor.

Beyaz saçlı gencin sesi yine zihnine dolarken ses renginin koyulaştığını fark ediyor Ten. Yoğun duygular içinde olduklarında insanların seslerinin koyulaşması çok önceden keşfettiği bir şey. Bu sayede hisler üzerinde de birtakım saptamalara sahip hatta.

Söylediği şeyleri tam olarak anlamasa da bir şeye canının sıkıldığını düşünüyor yeni sınıf arkadaşının. Sonra öğretmen sınıfa giriyor ve tüm ilgisi ilk kez gördüğü yeni ögretmen üzerinde toplanıyor.

Beyaz saçlı genç ve arkadaşının çantalarını alıp hiçbir şey söylemeden sınıftan çıktıklarını ise dersin oratalarında sıralarının boş olduğunu gördüğünde anlıyor.

.

Kendini tanıtmak zorunda kaldığı, yüzünü sıraya yaslamamak için defterini karaladığı, ayakkabı bağcıklarını sayısız kez çözüp tekrar bağladığı dersler sonunda bitti ve Ten kendini nihayet okulun bahçesine atabildi.

Yerlerdeki su birikintileri artmış, okuldayken oldukça yağmur yağdığını düşünüyor. Bu havada Converse giymesi doğru bir tercih değil ama vazgeçemediği bir huyu bu. Annesiyle birçok kez tartışsa da sonunda kabul ettirebildi. Hatta bazen o da Ten'e yeni bağcıklar ve kışın giymeye uygun Converseler alıyor.

Düşünceleri, Ten'in yarım ağız sırıtmasına neden oluyor.

Çıplak ağaçların sardığı bahçede bir süre yürüyüp demir parmaklıkların dışına çıkıyor. Bu bir kafesten çıkmaya benziyor ancak Ten'in okulu şimdiden bir kafese benzetme konusuna sıcak yaklaştığı söylenemez. Eğer ilk gününde bu şekilde düşünmeye başlarsa her şeyin çekilmez bir hal alacağının ve iyi bir öğrenci olamayacağının bilincinde. Bu yüzden okulla ilgili tüm düşünceleri şimdilik daha üst raflarda.

Okuldan tamamen çıktıktan sonra başını kaldırıp çevreye bakma cesaretini gösterebiliyor. Tüm öğrenciler saniyesinde dağılmış, sanki okulun çevresini saran o dumanlı havadan kaçmak tek dertleri. Ten de birkaç haftanın içinde onlar gibi olup olmayacağının merakı içinde.

Ardından diğer öğrencilerin aksine bekleyen iki kişiyi fark ediyor. Fark edilmemeleri mümkün değil. Bakır saçlı genç, klasik bir arabanın kaputu üstünde bağdaş kurmuş yoyosuyla oynarken beyaz saçlı olansa aynı arabanın sürücü kapısına bir ayağıyla yaslanmış çevresine bakıyor.

Pekala.

Resmi bir okula kaydolduktan o okula başlayacağı zamana kadar olan bir haftalık süre boyunca hazırlık olması için o kadar film izlemesinin yanlış olduğunu biliyor çünkü çevresindeki her şeyi bilgisayar ekranında gördüğü bazı şeylerle bağdaştırıyor ve bunun şu an için önyargılı biri olmak dışında Ten'e hiçbir faydası olmadı.

Asyalı oldukları belli olan iki gençle ilk teneffüsün ardından bir daha karşılaşmazken onların bu hallerini görmesi de düşüncelerinin önüne geçmesini imkansız kılıyor.

Okuldakilerin çekindiği öğrencilere benziyorlar.

Biraz daha ileri gidiyor.

Hatta öğretmenlerin bile onlara karışmadığına eminim.

Poupée de Cire •Taeten•Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ