''Sana geldim, tam camın karşısında korumalarımlaydım. ''

''Koruma?'' Sesim içime kaçarak fısıltı halini almıştı.

''İki tane köpek vardı yanımda ve sen biraz ürkek gibiydin ama beni görmeye çıktın. Beni hissettin!''

''Manyaksın sen! Tamamen delirmişsin.'' Önüme dönerek çantamı aldım ve hızla kendimi okulun dışına attım. Anlaşılan bugün okulu asacaktım, ama içimden eve gitmek de gelmiyordu. Üzerimde bir ağırlık vardı. Telefonuma sarılarak arkadaşlarımı aradım. Ne yapacağımı bilemeyen tavırlarla ilerliyordum. İçimdeki düşüncelerimin bir yanı arkama bakmadan kaçmak istiyordu, diğer yanı ise onun yanından ayrılmak istemiyordu. En sonunda ilk düşünceme uyarak her zaman gittiğim cafe'ye doğru ilerledim. İçeriye girdiğimdeyse insanların bana;

''Yaratıkmışım!'' bakışlarıyla karşılaştım. Menüyü getiren garson bile bakışlarını benden ayıramıyordu! Kızların içeriye girmesiyle rahatlamıştım. Yanıma sokulup sarılmak isteyenler, titreyerek gidiyorlardı.

''Aylin, bu ne hal kuzum? Dağılmışsın.''

''Her zamanki gibiyim Neşe.''

''O, kolye ne öyle?''

''Arkadaşım verdi...'' devamını getirmek istiyordum fakat bakışları öyle eziciydi ki ağırlığında ufalıp paramparça oluyordum sanki. '

'Aylin, bana huzursuzluk veriyor o kolye!''

''Bende negatif enerji aldım kuzum.''

''Ben... çıkartamam. Dediğine göre beni koruyormuş.''

İçilen kahvelerin fincanlarını çevirdiler ve telefonunu hazırlayarak soğumasını beklemeye başladılar. Bu zamana kadar fallara inanmayan ben, içimde tutamadığım bir istekle fincana uzandım. Kulağımdaysa o çocuğun fısıldamaları yankılanıyordu. Bana söylenenleri direkt olarak arkadaşıma aktarıyordum. Söylediklerine göre bakışlarım, gözlerimin rengine kadar değişmişti. O anda bir kadın belirdi. Hedefinde biz vardık, bunu bize doğru ilerlemesinden anlayabilmiştim.

''Görüyorum ki birileri fallarına bakmak için bekliyorlar.''

Gözlerini bana çevirdi;

''Seninkinden başlayalım mı?''

''Ben, inanmıyorum.'' demek istiyordum, az önceki olaydan sonraysa bunu demek yerine usulca başımı salladım.

''Birisiyle muhabbet içinde bulunmuşsun. Ve bu kişi seninle güçlü bir bağ kurmak istiyor.'' Bana dikkatle bakan gözleri inceledim.

''Kim o?'' Sorusu yatıyordu. Kim olduğunu söylemek istiyordum fakat bunu kendim bile bilmiyordum ki.

''Bu kişi kendince değerli bir hediye vermiş.'' Gözlerini boynumdaki kolyeye çevirdi;

''Ama bu hediye sana hiç yaramıyor kızım.'' Elim istemsizce kolyeye gitti.

''O beni koruyor.'' dedim çocukça bir düşünceyle. Nereden biliyordum ki? Kanıtlanabilir bir şeyim yoktu!

''Senden içini açmanı istiyorum.'' dedi. Ve hızla boynumdaki kolyeye uzandı. Engel olmak istediysem de boynumdan almasına karşı koyamadım. Fincanımı bıraktı ve şimdi kolyemden çıkan kağıt parçasını incelemeye başladı. İçinde bulunan şekilleri büyük bir dikkatle birleştirdi ve kağıdı bana doğru çevirdi . Hayatımın şokunu yaşadığımı şu an bile hatırlıyorum. Şekillerden, bana yazılan bir şeydi bu aslında;

''Sen, daima bana hizmet eden olacaksın. Ben senin efendinim!'' yazıyordu. Kadın endişeyle bana baktı;

''Ne zamandır takıyorsun bunu?''

''Beş, hayır hayır. Altı gün oldu.''

''Bunu yak!''

''Neyle?'' Kızlardan bir tanesi çakmağını uzattı;

''Bununla yakabilirsin!'' Titreyen ellerimle çağmağı yakmaya çalıştım, ancak üçüncü denememde başarılı olmuştum. Kâğıt, ateşte erimeye başladığında kulaklarıma acı bir çığlık dolmuştu. Ne kadar kapatmaya çalışırsam çalışayım beynimin içinde yankılanıyordu ve bu bana acı vermişti. Gözlerimi açtığımda, etrafımın kalabalıklaştığını gördüm. Derin nefes aldım ve kendimi yokladım. Artık başım ağrımıyordu, can sıkıntım gitmişti. Ne arkadaşlarım vardı etrafımda, ne de falıma bakan o kadın. Sadece önümde kül olan kâğıt ve çakmak vardı. Okuldan mezun olduğumda son kez gördüm. Ve bende korku dolu bir hatıra olarak kaldı. Fotoğrafımın bir tanesinde elini omzuna atmış, buruk gülümsemesiyle bakıyordu. Yanında da boyumu aşan iki köpeği... Bunun bana veda olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Bu olayı kimseye anlatmadım, buluştuğumu ısrar ettiğim kız arkadaşlarım ise bunun bir rüyadan ibaret olduğunu ve o saatte ikisinin de sınavı olduklarını söylüyorlardı. Fotoğrafıysa daha sonraları koyduğum yerde bulamamıştım. TÜRKİYE.

Korkuyu Fısıldayan Hikayeler(KİTAP OLDU!)Where stories live. Discover now