TABLOLAR

12.6K 1.1K 128
                                    


Güney Kore'de yaşayan iki arkadaş, Seo Hyun ve Min Gyu Kuş gribini yüzünden uzun süre avlanılmayan Sülünleri avlamakla görevli köylerinin delikanlılarıymış. Artan sülünler eko sisteme bitkilerin filizlerine sürekli zarar veriyormuş. Bir gün iki genç yine eşyalarını yükleyip ava çıkmışlar. Yolda iki Amerikalı onlara katılmayı teklif etmiş. Belli bir para karşılığında gitmek istediği bir yere onları götürmelerini istemiş. Amerikalılar terk edilmiş bir köyden bahsediyorlarmış. Ellerinde de kameraları varmış. Gençler seve seve kabul etmişler. Hem kuş avlamalarına mani de değilmiş hem de ekstra para gelecek görünürde güzel teklif. Ama Amerikalının gitmek istediği yer kuzey kore sınırına pek uzak olmayan bir yermiş. Gençler sınıra yakın ormana hayatları boyunca hiç gitmemişler. Çünkü orada Kore savaşı yüzünden öldürülmüş insanların bulunduğu bir köy varmış. Köyde huzursuz ruhların olduğu ve onların rahatsız edilmemesi gerektiğini söyleyen yaşlılar varmış. Amerikalılar bu köyü bulmayı çok istiyorlarmış. Kameralarına bu ilginç yeri kaydetmek için güzel de bir para teklif etmişler. Uzun bir yol neticesinde grup ormanın içlerine kadar ilerlemiş. Amerikalılar eski bir harita ile köyü bulmaya çalışıyorlarmış. Gençler iyiden iyiye korkmaya başlamışlar çünkü ormanın baya içine doğru gitmişler ve beş saatin sonunda köy bulunmuş. Koreli gençler sokaklarda insan kemiklerine yıkılan evlere ve çürümüş koca köye sakinlikle bakmışlar. Çinliler adeta bu köyde toplu imha uygulamış. Amerikalılar kameralarla her yeri çekiyorlarmış. Hava iyiden iyiye bozmuş, havada dolaşan küme bulutları gençlerin hiç yabancı olmadığı fırtınanın habercisiymiş. Ölülere saygı olsun diye gençler hiçbir eşyaya dokunmazken, Amerikalılar her şeye dokunup kuru kafa kemiklerini birbirlerine fırlatarak şakalaşıyorlarmış ve içlerinden birisi ufak birine ait olduğu belli olan bir iskeletin üzerine işemiş. Fırtına bastırınca grup bir harabeye girip sığınmış. Saat gece yarısını geçiyormuş. Sığındıkları yer dükkânı andıran büyükçe bir yermiş. Etrafta o kadar çok tablo varmış ki nerdeyse duvarda boş yer yokmuş. Ve tablolardaki resimler korkunç insan tasvirleriymiş. Çocuk, yaşlı yüzlerinin olduğu yüzlerce korkunç tablo...

CTablolardaki resimler sanki onlara bakıyormuş. Koreli gençler korkarak ve tablolara bakmamaya çalışarak zor bela uyumuşlar. Sabahın ilk ışıkları ile uyanan Koreli gençler Amerikalıların ortada olmadığını görmüşler. " Amerikalı işte işi bitince bırakıp gider. " demiş. Seo Hyun. Gitmek için ayağa kalktıklarında Min Gyu bağırmış. Eliyle duvarları gösteriyormuş. Seo Hyun duvarlara bakmış. Yüzlerce tablo var ama hepsi boş. İki genç kaçarak ormana girmişler ama arkalarında bağıran insan seslerini duyduklarına yemin etmişler. Kendi köylerine geldiklerinde kimseye bir şey söylememişler. Günlerce eve kapanmışlar ama bir gün kapıları Kore polisi tarafından çalınmış. İki Amerikalı gencin kaybolmasından sorumlu tutulmuşlar. Muhtemel senaryo, gençlerin önce paralarını ve değerli eşyalarını alıp sonra da öldürüp ormana attıklarıydı. İki genç olayı anlatmalarına rağmen polis onlara inanmamış, ormanı aramaya çıkmış bir sonuç bulamamışlar. Sonra Koreli gençlere bulduğunuz köye bizi götürün denilmiş. Gençler ne kadar arasa da bulamamışlar. Köyü devlet kaynaklarında da böyle bir köy görünmüyormuş. Amerikalı gençler bulunamamış. Yaşlı bir Arıcı ormanın içlerine doğru ağaca asılmış iki tablo bulmuş. Tabloda Amerikalı gençler Antoniy Armondo ve Ash Bartonun korkunç bir acı içinde resmedildiği görünüyormuş. Ölü ressam veya ölülerin sanatı diye bölgede yayılmaya devam eden hikâyede ele geçirilen resimlere, Kore hükümeti tarafından el konulduğu düşünülmektedir. GÜNEY KORE

Korkuyu Fısıldayan Hikayeler(KİTAP OLDU!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin