Kambur Kadın

23.6K 1.9K 289
                                    


Tükenmek ve acı çekmek!
İçinize oturan o büyük sıcak taş!
Yorgunluk ve umutsuzluk!

Ne tüketir insanı? Nedir gülmemize bile mani olan şey? Tükenmek, kelime anlamı gibi eksilmek ve sona gelmek midir? Yani hepsinin sonucu kaybetmek midir? Her insan, kıymet verdiği ne varsa kaybeder hayatı boyunca. Kimi parasını, kimi sevgilisini, kimi mal varlığını. Bazen de ölüm sevdiklerimizi bizden alır ve bir zamanlar hayatımızın vazgeçilmezi olan insanlar toprağın altında bir bilinmezlikte kaybolur. Acılar hayatın gerçeğidir; masum olan her duygumuzu alır ve bizi şüpheci bir umutsuzluğa sürükler. Kaybetmek, acı ve hüznün giriş kapısıdır. Bazı kayıplar kısa süre etkiler bizi çabuk atlatırız. Bazıları ise kolay kolay unutulmaz. Şimdi düşünün hayatınız boyunca ne kadar acı çektiniz? Ne kadar kaybettiniz? İşte benim hikâyem böyle başladı. Kaybederek!

Herkes gibi sıradan bir hayatım vardı. Sıradan insanlarla kurulu bir dünyada sıradan bir ailenin kızıydım.
On yedi yaşında iken ilk göz ağrım çocukluk aşkım lenf kanserinden öldü. İlk o zaman kaybettim. İlk o zaman hayallerimin üstüne sünger çektim. Ve ilk o zaman hayatın o engellenemez acı tokadının tadını aldım. Henüz taptaze acımı atlatamamadan babamı, annemi ve küçük kardeşimi trafik kazasında kaybettim. Yola aniden fırlayan bir at, ailemin ölmesine sebep olmuştu. Haftalarca ağladım, yemedim, içmedim, belki ölürüm diye bekledim. Canıma kıymak istedim fakat başarılı olamadım çünkü sevgilim, annem, babam ve küçük kardeşim beni cennette bekliyordu. Kendimi öldürürsem ebediyen onları göremezdim. O sıradan hayatım tamamen değişti. Çünkü ben, artık sıradan biri değildim. Dedesi ve nenesi ile yaşayan zayıf, soluk renkli, konuşmayan bir kızdım. Yirmili yaşlarımdaydım artık. Normal kızlar gibi değildim. Asla makyaj yapmadım ya da ergenlik tripleri atıp son ses müzik dinlemedim. Sadece kitaplar okudum ve her gün ölmek için dualar ettim. Gülüşümü, neşemi, sesimi ve hayallerimi de kaybetmiştim. Tükenmiştim ve sadece kuru bir canım kalmıştı. Her şeyin geçeceğini ve zamanla düzeleceğimi söylediler. Hani insan unutur meselesi. Ama öyle olmuyordu. Her geçen gün kabuğuma daha fazla çekiliyordum. Her şey belki geçerdi ama hayat buna mani olmak için çabalamaya devam ediyordu.

Bir gece elektrikli battaniyeden çıkan yangın sonucu dedem ve nenem yanarak feci şekilde can verdiler. O kahrolası alevler odama zamanında yetişememiş ve canımı alamamıştı. Beni teğet geçip tüm evi küle çevirmesi ise ayrı bir ironiydi. Yirmi yaşındaydım yetim öksüz ve kimsesiz idim. Artık hiç tepki vermiyordum. Yaşayan ölü veyahut kuru toprak gibiydim. Kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Kalan bir avuç akrabamdan kimse beni yanına almak istemedi. Felaket mıknatısı, kırk kiloluk yürüyen bu ölüyü kim ne yapsın? Ailemden kalan her şey satıldı. Bir apartman dairesi satın alınıp yürüyen o tükenmiş ölü yalnızlığı ile baş başa bırakıldı. Yirmi bir yaşında sağlık durumum iyiden iyiye kötüleşmeye başladı. Aşırı kilo kaybı yüzünden yarı koma haline geçmiştim. Aslında doktor da bu halin normal olmadığını söylüyordu. Hiç bakanım yoktu. Babamın eski iş arkadaşı ve ailem kaza geçirirken arabada bulunan ve sağ kurtulan tek kişi olan Ali amca tüm sorumluluğumu üstlendi. Bana hemşire tuttu. Ben öleceğim için sevinçliydim ama ölüm bana ulaşmadan etrafımda kim varsa alıyordu. Ali amca kaderinin tekerrür etmesi sonucu tekrar trafik kazası geçirip komaya girdi. Karısı Fatma teyze onun yokluğunda bana bakmaya devam etti. İki hemşirem vardı. Biri gece; diğeri ise sabah vardiyalı olarak bana bakıyorlardı. Ailemden kalan yüklü miktardaki para uzun yıllar bakımıma yetecekti. Ta ki ölene kadar...
Çok zaman geçmeden hemşirelerimden biri intihar edip hayatına son verdi. Ölen hemşire genç ve nazik bir kızdı. Bana çok içten davranıyor, kitaplar okuyordu. Artık ölüme alışıktım ve ona çok imrenmiştim. Benim çok isteyip de yapamadığımı kendisi cesaret edip yapmıştı. Kim bilir ne sıkıntıları vardı? Benim kadar acı çekmiş olmalıydı. Ne yaşamış olursa olsun bana hiç yansıtmamıştı.

Korkuyu Fısıldayan Hikayeler(KİTAP OLDU!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin