7.5

73 7 2
                                    

Multimedya, Nate Blood vs William Clark..

Gözlerini alan kış güneşine karşı koymak için taktığı güneş gözlükleriyle görüş açısını temizledi. Hava soğuk olmasına rağmen tepedeki yerini bulutlara kaptırmayan güneş, şehri yalandan da olsa ışığıyla aydınlatmaya devam ediyordu. Dikiz aynasına bakan genç adam eliyle taradığı saçını düzeltti ve torpido gözünden çıkardığı parfümü üzerine boşalttı. Kokulara karşı olan zaafı yüzünden evinde olduğu kadar arabalarında da kimi boş kimi dolu parfüm şişelerini görmek mümkündü.

Gece hayatındaki eğlenceli kişiliği göz önünde bulundurulduğunda iş hayatındaki nemrutluğu kabul edilemeyecek katılıktaydı. Oldukça hareketli bir yaşantıya sahip olmasına rağmen hiçbir ortamdan geri kalmayan genç adam son zamanlarda ki çalışkanlığını Bay Blood'a borçlu olmalıydı. Soyundan gelen çalışkanlık ve disiplin kanına karışmakta diretse de tutulduğu göz hapsi onun, kendini mecbur hissetmesine sebep oluyordu. Dışarıdan bakıldığında lüks içinde yaşadığı hayatı ve gösterişli oyuncaklarıyla oldukça mutlu görünen genç adam, arkasını her döndüğünde önünde biten duvara tosluyordu. Onun tıpkı ataları gibi aynı soyismi taşıması onlara benzeyeceği ve onlar kadar güçlü olacağı anlamına gelmiyordu. Ünlü bir marka olan Blood soyismi, taşıması kolay olmayan yüktü ve herkes aynı yükün altına girmemeliydi; tıpkı Nate gibi..

Çocukluğundan beri süregelen alışkanlıklarından kopmak onun için viskiyi bıraktığı yola, sodayla devam etmek gibi birşeydi ve girdiği bu yolda ayık kafayla o düz çizginin üzerinden geçmek için böbürlendiği zenginlik, ne yazıkki para etmeyecekti. Yakın bir zamanda Michigan' da olan iki otelin sorumluluğunu üstlenmesi için Bay Blood'un bizzat talimat verdiği genç adam, gece başladığı içkiye gün ortalarında ara verip, toparlanmak için sıvı tüketimine kahveyle devam ediyordu. Kafasının yerinde olduğu zamanlarda onu nasıl bir geleceğin beklediğinden emin, bir gün tüm servetin anahtar teslimine kadar ona öğretileni yapmakla yükümlüydü.

Doğarken onu nasıl bir dünyanın beklediğini bilmediği gibi ailesinin ve içinde yaşayacağı hayatın da ona neler getireceğinden habersizdi. Zengin olmayı kendisi seçmemişti; ayağına kadar hizmet görmek çoğu zaman işine gelse de bazen o bile sahibi olduğu servetin getirileri arasında boğuluyordu. Sahte arkadaşlıklar, zorunlu kokteyller, sözde bağış geceleri.. Herşey oyun, herkes oyuncudu; üstelik işlerinde oldukça profesyonel ve düzenbazlardı. Ayağı takılıp düştüğünde yanında olan tüm dostlarının üstünde tepineceğini; hizmetinde olan tüm çalışanlarının, yem oluşunu zevkle izleyeceğini biliyordu. Bu yüzden tökezlemek gibi bir lükse sahip değildi.

Sahip olmadığı yegane şeylerden birkaçı olan samimiyet, dostluk ve aşkı içinde barındıran ' insani duygular ' dı. Herşeyi satın alan ve her kapıyı açan servetinin erişemediği tek değerdi, samimiyet. Çünkü yalan ne zaman şansını denese, gerçek gün gibi akıtıyordu makyajını. Bu yüzden onu olduğu gibi seven ve günahlarıyla kabullenen insanların yanında olmalıydı, sahtelikten uzakta..

On sekiz yaşından beri içine itilmeye çalışılan iş hayatı ne yazık ki onun üzerinde eğreti duruyordu. Aynaya baktığında gördüğü sıkıcı bir iş adamından başka biri değildi. Damarlarında dolaşan kan asaletten ziyade daha çok serseriydi; sıcak, deli dolu ve munzur.. Onun şanssızlığı büyük serveti omuzlayacak tek varis olmaktı. Ailede tek çocuk olmanın getirdiği fırsatlar kadar iyi olmayan şeyler de vardı; o aileyi gelecekte temsil eden tek ve biricik oğlan çocuğu olmak gibi. Blood soyismi ona emanet edilecek, çoğalarak devamlılığını sürdürecekti. Aklının tam olarak yerinde olmadığı ergenlik zamanlarında ona bahşedilen nimetler gözünü boyadıkça daha fazlasını istemiş ve hayatı olduğundan daha fazla yaşamıştı. Yaşından çok olgunlaşan düşünceleri, beynini kemirdiğindeyse özgürlük istemiş ancak istediği özgürlük zincire vurulup, kısıtlanmıştı. Ellerinin arasında sandığı hayatı, ona daha iyi bit gelecek sunmak üzere babası tarafından alınmıştı.

ARADAWhere stories live. Discover now