5.5

201 53 8
                                    

Bölüm Şarkısı, Evanescence - My Immortal..

Hastane kokusu.. Tüm hücrelerine işleyen bu berbat kokuyu ciğerlerine çekmektense, nefesini tutarak ölmeyi tercih ederdi. İşin kötü kısmı, bunu bir kez denediğinde olmasını istediği gibi ölmek yerine yalnızca kısa süreli bir baygınlık yaşamıştı. Uyanmayı beklediği yerin bir hastane binası olma ihtimalini hesaba katamamıştı. Gözlerinin açık olduğundan emin olmak için ellerini göz kapakları üzerinde gezdirdi. Şüphesiz korkunç bir karanlığın derinliklerine düşmüştü; hem de bir akıl hastanesinde..

İçinde patlamaya hazır bir volkan gibi harekete geçen ateş körükleniyordu. Şah damarında çakan kıvılcım, parmak uçlarına kadar inen damar yolunu aydınlatıyordu. Bekleyecek zaman yoktu. Yanan ellerini duvarla buluşturarak kendine ışık yarattı. Kor halindeki el izleri çoğalarak sıralandıkça Melody'nin odasına çıkan koridorun başında olduğunu anladı. Yavaş adımlarla yürümeye başladı ve kapısı ardına kadar açık olan bir odayla karşılaştı. İçeri girdiğinde olmasını istediği kişi yoktu, elbette onu bulmanın bu kadar kolay olacağını düşünmüyordu. Zor da olsa görebildiği bu yerde, ayaklarının önünden geçen karartıyla geri çekildi. Tam köşede sabit duran siyah noktaya doğru odaklandı, bir adım daha yaklaştı ve eğildi. Elini yaklaştırdığı anda ıslak ve yapışkan bir şeyle temas eden parmağını acı içinde geri çekti. Aynı anda hızlı hareketlerle çıkışa doğru ilerleyen küçük noktanın, hastane sakinlerinden yalnızca biri olduğunu farketti. Kendisinden kaçan fındık faresinin peşinden giderken, sessizliğin sığ gürültüsü içinde başarıyla gizlenmeyi başarmış notalar kulağına ilişti. Yönünü değiştirerek sesin geldiği koridora doğru yürüdükçe artan desibel, ona doğru yolda olduğunu gösteriyordu. Kirli griyle kaplı olan boyası dökülmüş kapı önünde durdu ve kulağını dayadı. Kapının altından sızan sürtünme sesleri oldukça rahatsız ediciydi. Kapıyı açmak için girişimde bulundu ve kapı kolunu çevirdi. Ahenk içinde kavradığı kolu ne kadar zorlasa da içeri girmeyi başaramadı. Kilitli kapının önünde oturdu ve kolundaki saate baktı; zaman durmuştu. Parmağının tadına bakmak isteyen farenin bıraktığı ısırık izine baktı. Akan kanı geçen zamanda donarak pıhtılaşmıştı. Tam bu sırada karanlığın içinden üzerine doğru yuvarlanarak gelen küçük kırmızı topu, bacağıyla çektiği setle durdurdu. Dizlerini karnına çekti ve zıp zıp topu karşıdaki duvara fırlatarak sektirdi; tekrar ve tekrar.. Son bir kez daha fırlattığı topu tutmak isterken elinden kaçırdı. Top geldiği karanlığa doğru aynı hızla süzülürken, bir güç onu olduğu yere sabitledi.

Düşürdüğü bakışlarını maruz kaldığı görüntü karşısında çekmekte güçlük yaşadı. Yerinden doğruldu ve uzanarak topu alıp, sahibine uzattı. Görüntüsü ne kadar korkunç olsa da ruhu naif, kırılgan bir çocuk olarak kalan aklını yitirmiş bir hasta duruyordu karşısında. Yanına yaklaşmaya çekinen hastanın sadece birkaç adım ilerisindeydi. Topu yerde sektirerek oynamaya başlayan MJ, dikkatini çekmeyi başardığı hastanın üzerindeki çekingenliği atmasında yardımcı oluyordu. Bir süre sonra ona ulaşmayı başaran genç kız, oyuncağını teslim ettiği arkadaşından ufak bir iyilikte bulunmasını istedi.

MJ: Melody Crab nerede? Onu gördün mü?

Tepkisizliğinden sorunun yanıtının olumsuz olduğunu anlamıştı.

MJ: Bu oda, kilitli ve giremiyorum. İçeri girmem için bana yardım eder misin?

Ağzını sonuna kadar açıp, dilini dışarı çıkardı. Hastanın yanına yaklaşan genç kız, tavanına kadar baktığı ağzının içinde sakladığı cisme ulaşmak için incecik parmaklarını devreye sokmuştu. Küçük diline kadar gezdirdiği parmaklarını, boğazında takılı kalan parlak cisme taktı ve başarıyla dışarı çıkardı. Avucunun içinde tuttuğu şey, içeri girebilmesini sağlayacak olan anahtardı. Hiç düşünmeden kilidi açıp odaya girdiğinde, duvar aşındırmakla meşgul olan başka bir hastayla karşılaştı. Kimbilir ne zamandır buradan çıkmak için kıvranan hastanın ruhu, farkında olmadan ona büyük bir iyilikte bulunan MJ'e gülümseyen gözlerle bakıyordu. İstediği son şey kızgın bir ruhla karşılaşmak olan genç kız, derin bir iç çekerek rahatladı.

ARADAWhere stories live. Discover now