Bedeninin dürtülmesi ile açtı gözlerini sabaha. Başında annesi kalkması için sürekli söyleniyor başındaki ağrının artmasına sebep oluyordu. İstemeyerek çıktı yataktan. Hiç bir çözüm bulamamıştı. Kendini o kadar aciz hissediyorduki elinden hiç bir şey gelmiyordu. Elini yüzünü yıkamak için girdiği banyo da soğuksuyu defalarca çarptı yüzüne. Aklına bir şey gelmişti ama yapacağı şeyden çekiniyordu. Fakat başka çareside yoktu. Gün içerisinde ilk fırsatta uygulayacaktı aklındaki planı.

Kahvaltıyı hazırlamış ve hep birlikte yapmışlardı. Erkek kardeşi babası ile işleri olduğunu söyleyerek evden çıkarken annesi de akşamki nikah için ufak tefek hazırlık yapacağını söyleyerek yan tarafa Halil'in evine geçmişti. Dilşah bu boşluğu fırsat bilerek dülbentini başına taktı ve evden yan evi kontrol ederek sokağa çıktı. Hızlı adımlarla kimseye görünmemeye çalışarak gideceği evin kapısına kadar geldi.

Kalbi heyecan ve korkudan yerinden çıkacakmış gibi atarken sakinleşmeyi bile beklemeyip evin ziline bastı. Bir kaç dakika sonra adım sesleri duyulurken üzerindeki elbisesini ve dülbentini düzeltip kapıyı açacak kişiyi bekledi. Açılan kapıdan otuzlu yaşların sonunda uzun boylu,bakımlı  kadını görünce farkında olmadan nefesini tuttu. Kadın şaşkın bakışlarını Dilşah'a yönelterek konuştu.

" Dilşah.?" Annesi ile bu eve temizliğe gelip gittikleri için tanıyordu kadın kendisini. Şaşkınlığı ise hiç bir zaman bu eve tek gelmemesinden kaynaklıydı.

Dilşah etrafını korkulu gözlerle kolaçan edip birinin görmesinden korkarak tekrar kadına döndü.

" Şükran Teyze, seninle bir sey konuşacaktım acil."

Kadın şüphe ile karşısındaki kızı süzdü. Tedirgin halini görünce içeriye davet ederek kendide kapıyı kapatıp Dilşah'ın arkasından ilerledi. İkili tekli koltuklarda karşı,karşıya sessizce otururken kadın merakına yenik düşerek sordu.

" Ne konuşacaktın benimle Dilşah? Acil olan benimle alakalı ne olabilirki?" Dilşah'ı mahalleden ve evine annesi ile temizliğe gelmesinden  tanıyordu. Güzelliği ve oturaklı halleri hep hoşuna giderdi. Üstelik hemşeri lerdi de. Urfa'dan zamanın da Ankara'ya göç etmiş işçi bir ailenin kızıydı Dilşah. Kendi ve eşi ise yıllar önce aşiretlerinin, Ankara'da ki şirketlerinin başına geçen çocuklarıydı. Şimdi ne istiyorduki bu küçük kız kendinden? Dilşah parmakları ile oynarken utangaç bakışlarını kadına çevirdi.

" Oğlunuzla alakalı." Şükran Hanım bakışlarını kısarak şüphe ile karşısındaki küçük kıza baktı.

" Anlamadım kızım? Dilşah akmaya başlayan gözyaşları içinde,karşısındaki kadından çekinse de aceleyle anlatmaya başladı.

" Biz Oğlunuzla birbirimizi seviyoruz Şükran Teyze." Şükran hanım duydukları ile beyninden vurulmuştu sanki. Bu küçük kız ne diyordu böyle? Bu yaşta ne sevmesi,ne aşkıydı? Oğlu böyle bir şeyden hiç bahsetmemişti oysaki. Sakin olmaya çabalayarak olayın aslını öğrenmeye çalıştı.

" Canım daha yaşınız kaç? Ne aşkından bahsediyorsun sen?" Kadın titreyen ellerinde gezdirdi bakışlarını. Şok olmuştu. Eğer böyle bir şey vardısa  her şeyini paylaşan oğlu bunu kendisinden nasıl saklardı? Bakışlarını karşısında ağlayan kıza çevirdi. Peki bu kız niye ağlıyordu ki şimdi? Dayanamayarak tekrar sordu. "Hem neden ağlayıp duruyorsun?" O an aklına gelen şey ile kalbi deli gibi atarken gözleri korkudan irice açılmıştı. Daha diğer soruların cevabını alamadan şüphe ile yeni bir soru çıktı dudaklarından. " Dilşah yoksa bir şey mi oldu aranızda?" Kızın anlamayan bakışlarını görünce daha açık konuşmaya karar verdi. "Oğlumm sana dokundu mu yoksa?"

YAZGI (ALDIRMA GÖNÜL)    - TAMAMLANDI-Where stories live. Discover now