Özel Ders (3.BÖLÜM)

603 123 27
                                    

Her sabah olduğu gibi yine annemin sesiyle uyandım. Her zaman ki yüksek ses tonuyla,''Talia kalk artık kızım yeter. Nasıl bir uyku bu? Uykuyla mı besleniyorsun sen? '' diye sordu.

''Ah anne bir öğrenemedin şunu benim için uyku birinci sıradadır. Hem adını bilmediğim ünlü felsefeci ne demiş?''

Annem taklitimi yaparak,''Ne demiş?''diye sordu.

''Demiş ki, '' Uyku karanlık odada olmayan siyah kediyi aramaktır.''Anlamını şuanda tam idrak edemiyorum ama uyanınca daha ayrıntılı konuşuruz bunları.''dedikten sonra yorganı başımın üstüne kadar çektim.Ne olur git de uyuyayım be kadın!Şu gözlerim azcık bayram etsin.

Annem üstümdeki yorganı bir hışımla çekerken,''Beni sinirlendirmeden kalk şu yataktan. Ben işe gidiyorum sende artık bir ev hanımı olduğuna göre evi toplayıp tozları alabilirsin.''dedi.

Huysuzlanarak yatağımda doğruldum.

''Ben ev hanımı değilim bir kere. Üniversiteye girmeye çalışan güzelliği ve zekasıyla göz dolduran bir genç kızım. Hem Deniz bana bugün matematik çalıştıracak. Ben bu sene o üniversiteye gireceğim sende göreceksin.İstanbul'da kiralık dairelere bakmaya başladım bile. ''

Evet hayalim gerçekten de üniversiteyi İstanbul'da okumaktı.İstediğim bölüm ise aslında bakarsan hala emin olamıyorum bir sürü seçenek var.

''Güzelliği, geç anlayan zekası ve egosuyla demek istedin sanırım kızım.Demek Deniz seni eğitecek umarım delirtmezsin çocuğu.Şimdiden ona acımaya başladım.Gitmeden umutsuz vaka olduğunu söylesem mi acaba?''

''Sakın!Ayrıca ben geç anlamıyorum.Sadece matematik yapıma ters, elektrik alamıyorum.''

''Bir gün çağıralım Sercan Teyzenleri iyice yerleştikten sonra evlerine tabi, sohbet etmeyeli yıllar oldu dostumla.''

"Hı hı tamam olur çağırırız.Sen işe gitmiyor muydun?Hadi işe git evimin direği,eve para getiren feminen hatunum. Sen git çalış bende birazcık kestireyim he nasıl olur?"

Annem kolundaki saate baktıktan sonra telaşla, "Ah olamaz! Toplantıya geç kalacağım bu gidişle. Ben çıkıyorum dediklerimi unutma gelince görüşürüz cadı." diyerek hızla odamdan ayrıldı.

Bu arada annem reklam ve organizasyon işiyle uğraşırdı. Benim hep idolüm olmuştur kendisi. Çok güçlü bir kadındı. Başından ne geçerse geçsin hep dimdik ayaktaydı. Maalesef ki ben babama çekmiştim. Babam ise hiç bir baltaya sap olamamış girdiği tüm işleri batırmış ya da patronları tarafından yaka paça atılmıştı. En son kendine bir sigorta şirketi açmıştı. İlk defa bir işi kıvırmış iyi paralar kazanmıştı. Sonra bir anda anneme sadece boşanma kağıtları ve bir not bırakıp gitti. Annem ne kadar dimdik durup umrunda değilmiş gibi yapsa da, sonuçta hayat arkadaşı artık yanında değildi. Üstelik annem şuana kadar ne yaparsa yapsın onu affedecek kadar çok seviyordu babamı. Ne kadar üzüldüğünü görebiliyordum ta ki neden gittiğini öğrenene kadar. Babam kendinden yirmi yaş küçük birine söz de aşık olmuş ve onunla yeni bir hayat kurmak için ortalıktan kaybolmuştu. Peki sonra ne mi oldu? Kız babamın donuna kadar aldı ve sevgilisiyle uzak diyarlara kaçtı. Babam peş parasız kaldı. Ee tabi tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanı. Ama annem o kürkçü dükkanını çoktan kapatmıştı.Geri döndüğünde anneme yalvardı barışması için. Üç gün kapının önünde yattı. Ama nafile annemin tek affetmeyeceği şey ihanetti ve babam ihanetin en büyüğünü yaptı. Barışmayacağını anladığında, Antalya'ya amcamın yanına taşındı. Bende yazları gidip babamla hasret gideriyorum. Ne yaparsa yapsın babam sonuçta atsan atılmaz satsan satılmaz.

Annem gittikten sonra biraz daha yattım. Sonra mutfağa gittim ve mısır gevreğimi alıp televizyonun karşısındaki üçlü koltuğa yayıldım.Sabah rutinim genellikle pijamalarımla aşağı inip,mısır gevreği hazırlamak ve üçlü koltuğa yayılıp magazin programları izlemek olurdu.

KİMSİN SEN? #Wattys2017Where stories live. Discover now