27.Bölüm

1.8K 100 16
                                    

''Nehir''

Sabahın 3:30'uydu, Nehir yatağında terlerle boğuşuyordu. Odasına dışarıdaki bahçenin ışığı süzmeleriyle iniyordu. Terler içinde hızla kafasını kaldırdı, derin derin nefes aldı. Andından boncuk boncuk ter döküldü. Annesi teheccütten sonra, Nehir'i açılmış mı, uyuyor mu diye kontrole gelmişti tamda. Nehir'i o vaziyette görür görmez ışığı açtı ve endişe dolu bakışlarla Nehir'in andındaki terleri sildi. Nehir'in boş bakan gözlerine endişeyle bakıp: ''Kabus mu gördün yine?'' diye sordu. Sürahide de su bitmişti, Nehir Sürahiye baktı boş boş, Nergis hanım: ''Bizimkinden getireyim kızım.'' dedi ve koşar adım kendi odasındaki sürahiyi kapıp getirdi, bardağa su doldurup Nehir'e içmesi için yardım etti, Nehir kabus görünce elleri ayakları, dili bile dermansız düşüyordu. Nergis hanım kızına suyu içirdikten sonra elleriyle sildi kızının andını ve: ''Ah kızım benim, kadersiz kuzum... Ne bu çektiğin kabuslardan.'' dedi ve yavaşça kalktı ve giyecek kıyafet hazırlayıp Nehir'e giymesinde yardımcı oldu, bom boş bakıyordu etrafa, annesinin en çok içini parçalayan buydu. Nehir bir az mecal bulmuş ki: ''Benim yüzümden.'' diyebildi. Annesi anlamıştı, onun yüzünden falan değildi... Kızına sarıldı ve göz yaşlarıyla: ''Değil kızım, değil... Yok öyle bir şey. Olmadı.'' dedi. Nehir'in yüzünü elleri içine aldı ve: ''Olmadı tamam... Yaşanmadı.'' dedi. Nehir şuursuzca yine olanları hatırladı, sinir krizleri geçiriyordu o olay aklına geldiğinde. Birden derman bulabildiğince kalktı ve yastığını hızla yere attı, komodinin üstündekileri yere indirdi, yerdeki terlikleri duvara fırlattı. Nergis hanım üzüntüyle kızını kucaklıyor: ''Yapma kızım... Geçti, Tamam...'' diyerek yatıştırmaya çalışıyordu. Adnan bey kızının gürültüsüyle gözlerini açtı, anladı ki yine kabus... Yataktan kalkar kalkmaz Nehir'in odasına attı kendini, kızını yine öfke nöbetinde görünce üzüldü ve onu omuzlarından tutarak sarstı, kendine getirmeye çalıştı, Nehir öyle öfkeliydi ki tansiyonu çıkmış olsa gerek ki, yere yığılı verdi.

''Şermin''  

Saat gecenin 3:30'ydu, Şermin eve geleli 20 dakika oluyordu, Bulut, Zümrüt hala uyumamıştı, herkesi uyutmuşlar kendileri ayakdalardı, üçü mutfakta yere oturmuş çayla birlikte sohbet ediyorlardı, Bulut'un ağzını arıyordu Şermin ama Bulut ser verip sır vermiyordu. Bulut konu değiştirmek için: ''E... Neden dövmüşler çocuğu? Suçu neymiş?'' dedi. Şermin kaşıkla çayı yavaşça karıştırıp: ''Nehir diye bir kadın var, Faruk bey ile kavga etmişler ulu orta, ikisi de birbirini tanımıyor hal bu ki... Sonra Nehir Faruk'un üstüne gitmemiş, acısını gece adamlarıyla evinin önünde dövmüşler Faruk'u, öyle çıkarmış acısını... Öyle yani...'' dedi. Şermin 'adamları' deyince Bulut şaşırdı: ''adamları dediğine göre, zengin bir kız bu ha?'' dedi. Şermin:''Hmm... Parası kadar zengin abi, gururdan kibirden burnunun ucunu görmüyor.'' dedi  Bulut kaşlarını kaldırıp indirerek şaşkınlığını belli etti. Zümrüt: ''Nehir dediğin kız kaç yaşında bizden küçük mü?'' dedi. Şermin tam bilmiyordu: ''Bilmiyorum ki... Büyük gibi, bizim yaşımız da da olabilir.'' dedi. Zümrüt öğretmen olduğu için yumuşak düşünceliydi: ''Kızcağazın bir problemi olmasın?'' diye olgun düşündü ve: ''Onun tarafını tutmaktan değil de, ne bileyim böyle öfkesini ulu orta gösterenleri biliyorsun Şermin.'' dedi. Şermin biliyordu, Faruk'da biliyordu, ya bir travma, ya da baba baskısı... Şermin: ''Biliyorum, ama tedavi olamaz o kadın...'' dedi. Zümrüt anladı: ''Gururundan demi?... Ama tedavi olmazsa, ve nedeni travmaysa ne olacak?'' dedi. Şermin hiç bir şekilde ağzına yakıştırmadığı, hep umutla çalıştığı danışanları için bu kelimeyi hiç sevmezdi ama Nehir'e gelince bir çırpıda söyleyiverdi: ''Tımarhane.'' dedi. Zümrüt üzüldü gözlerini Şermin'in badem gözlerinden çekti ve yere eğdi. Şermin de başını eğdi. Bulut derin bir nefes aldı ve bu kasveti kaldırmak istedi :'' Şermin, Çay doldur abiciğim.'' diyerek. Zümrüt: ''Ben koyayım abi'' dedi ama Şermin izin vermedi: ''Ben koyayım, getir bardağını'' dedi. Şermin Bulut ve Zümrüt'e çay doldurdu. 

MünzeviWhere stories live. Discover now