59.Bölüm - Sonsuz Umut Işığı

Start from the beginning
                                    

"Ne oldu kaçmayı bıraktın?"  diyor benim gibi gülümserken.

"Eh, kazananın ben olduğumun farkına vardım diyelim."  Gülerek bana yaklaşıyor ve ellerini belime yerleştiriyor.

"Nasıl da biliyorsun kendini,"  diyor burnunu burnuma sürterken. Gözlerimi kapatırken gülümsüyorum.

"Biliyorum."

Yavaşça benden ayrılırken burnuma bir öpücük konduruyor. Ve ardından hızla yerdeki kovadan parmağıyla boya alıyor ve burnuma sürüyor.

"Ama bu intikamımı almama engel değil tabii ki."

"Öküzsün Savaş, gerçekten öküz!"

***

 Her şeye rağmen odayı boyamayı bitirebiliyoruz. Beşik takımınında gelmesiyle odaya yerleştiriyoruz. Odanın son görüntüsüne baktıkça içimi bir huzur kaplıyor.

"Çok güzel oldu değil mi?"  diyor arkadan belime sarılırken.

"Fazlasıyla,"  diye mırıldanıyorum. Ellerim karnıma gidiyor. O da bana ayak uydurarak ellerini karnımda birleştiriyor.

"Selin odaya bayılacak."

"Ali de öyle,"  diyorum gülerken. "Tek bir eksiğimiz kaldı."

"O da çok yakında aramızda olacak hayatım."  Başımı sallıyorum yavaşça. Evet, çok yakında aramızda.

Pembe ve beyaz ağırlıklı odaya bakarken gülümsüyorum. Pembe bir halısı, pembe-beyaz tonlarındaki beşiği, beyaz dolabı, oyuncak sepeti ve bizim oturmamız için bulunan kanepesiyle oldukça güzel bir oda oldu burası.

"Her şeyin hazır miniğim,"  diyorum karnımı okşarken.  "Artık hepimiz seni bekliyoruz."

"Gel ve lütfen bu bina dahil, hepimizi neşelendir babacım."  Savaş'ın dediğine gülerken ne kadar haklı olduğunu düşünüyorum.

İşte bir günü daha alıp kitaplarımın arasında saklamak istiyorum. Ve biliyorum ki bu kitaplarımın arasında saklamak istediğim son güzel gün değil. Minik arkadaşın aramızda olduğu her günü saklamak isteyeceğim belki de kitaplarımda.

Ve bu belki de annelik duygusunu en içten hissettiğim anlardan biriydi şu an. Ve yine biliyordum ki bundan sonra hayatımızın en büyük kısmı, biricik kızımızdı.

*****

-Selin-

"Selin ve Ali'yi üzmek yok,tamam mı Ezgi'cim?"

Handan Hanım Ezgi'ye ve bize gerekli uyarılarını yaptıktan sonra Ezgi'nin elinden tutarak yurttan ayrılıyoruz.

Ezgi çok özel bir çocuk. Cana yakın,olgun. Aramızdaki özel bağı görmezden gelemiyorum,Ali de gelemiyor olacak ki o bu fikri öne sürüyor. Arabaya doğru yürürken Ezgi'nin önüne eğiliyor Ali.

"Söyle bakalım kıvırcık prensesim,ne yapmak istersin bugün?"

Ezgi düşünüyor bir süre. Aradan geçen haftalarla onun duvarlarını aşmayı başarabiliyoruz biraz olsun.

"İlk önce yemek yiyelim,çok acıktım!"

Ezgi'nin dudaklarını öne büzerek kurduğu cümleden sonra kahkaha atıp kocaman bir öpücük bırakıyorum yanağına.

"İstediğin yemek olsun bebişim. Ali sana Jamie modunu göstersin hemen."

"Ha ha ha,"  diyor Ali. Ezgi'yi arabanın arkasına bindirip kemerini bağlıyor. Biz de öne geçip oturuyoruz.

Gitti GiderWhere stories live. Discover now