59.Bölüm - Sonsuz Umut Işığı

2.3K 130 15
                                    

-Nazlı-

 Bazen, bazı günleri kitaplarınızın arasına alıp saklamak isterdiniz. O kitap sayfalarında eskisin, sararsın isterdiniz o anıların. Sanırım bugün de o anlardan biri olacaktı.

"Bence her duvarı farklı renk yapalım!"  Karşımda bahçıvan tulumu giymiş Savaş'a bakarken gözlerimi deviriyorum. Benim de ondan bir farkım yok. Bahçıvan tulumu, tepeden toplanmış saç, mavi bir bandana.

"İstersen lamba yerine de led ışık takalım hayatım?"

"Olabilir Nazlı, bence de."  Ona ciddi olup olmadığını sormak istercesine dönüp bakıyorum.

"Savaş saçmalama istersen."

"Niye ama çok güzel olmaz mıydı?"

"Tabii ki olmazdı!"  Evet, küçük arkadaşımızın odasını hazırlama çabalarındayız. İşe öncelikle oda boyamayla başlıyoruz tabii.

"Hazır mısın?"  diyorum derin bir nefes alarak. Eline fırçayı alarak kafasını sallıyor.

"Bak baştan anlaşalım, kendini fazla yormak yok. Yavaş yavaş yap."

Küçük bir çocuk gibi heyecanla kafamı sallıyorum.  "Emret komutanım."

Gülerek kafasını iki yana sallıyor ve fırçayı alarak duvarı boyamaya başlıyor. O bir duvarı alırken ben de karşısındaki duvara yöneliyorum. Evet, pembe rengine boyuyoruz tabii duvarı.

"Tam Selin Mertoğlu'na yakışabilecek bir oda olacak,"  diyor Savaş.

"Eee teyzesi tabii, olsun o kadar."

"Bence bizden çok o burada zaman geçirir."

"Selin sever çocukları,"  diyorum gülümseyerek dalarken. Eskiden eve gelen misafir çocuklarına kötü davranan hep ben olurdum. Selin küçük kız çocukları odasına alır, onlarla çeşitli makyajlar dener, saçlarını yapardı. Bu onu ilginç derecede mutlu ederdi. Sanırım değişmeyen en büyük huyu buydu onun. Çocukları sevmek.

"Desene bizim minik yandı."  Savaş kocaman bir kahkaha patlatırken ona dönüyorum.

"Dalga geçme. Teyzesi onu çok sevecek."

"Ona ne şüphe,"  diyor gülerken.  "Ali de kızımı kendisi gibi Fenerli yapmasın yeter."

"Ali'nin yapmasına gerek kalmayacak zaten, ben Fenerbahçe'li yapacağım kızımı."

"Hı hı yaparsın tabii,"  diyor açıkça beni tınlamadığını belli ederken. Bir anda o kadar sinirleniyorum ki -sanırım bunda hamilelik hormonlarımın etkisi de oldukça yüksek- yavaşça kovadaki boyaya işaret parmağımı sokuyorum. Ardından hızla boya olan işaret parmağımı Savaş'ın yüzüne sürüyorum.

"İşte bunu yapmayacaktın."  Ben daha ne olduğunu anlayamadan hızla boyayı alarak bana yaklaşıyor.

"Savaş sakın! Bak vallahi boşarım seni!"

"Ulan önce sen başlattın,"  diyor gülerken.

"Ulan ne be? Askerlik arkadaşın mıyım ben senin?"

"Bunu diyen yüzüme sinsice yaklaşarak boya süren sevgili karım."  Onun bunu dile getirmesiyle kahkaha atıyorum.

"Bak gülme,"  diyor o da benim gülerken.

"Niyeymiş o?"

"Sana olan tüm sinirim uçup gidiyor sonra."

Attığım kahkaha sıcacık bir gülümsemeye dönerken bana yaklaşıyor.

Gitti GiderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin