23. Bölüm Son İmza

En başından başla
                                    

"Mahmut amca akşam sefalarımı görmeye geldim. Artık çiçekleri çıkmıştır. Şu an onları görmeye o kadar ihtiyacım var ki."

Mahmut gözlerini kaçırıp elindeki eldivenleri çıkardı. Başındaki şapkasını eline alıp başını yere eğdi. Hande gözlerini kısıp merakla Mahmut'a soran gözlerle baktı. N'oluyordu? Hemen akşam sefalarının olduğu yere doğru hızla yürümeye başladı. Bahçenin sonuna gelip akşama sefalarının olduğu yere gelince zıpkın yemiş gibi olduğu yerde kaldı. Elini alnına koyup nefes almaya çalıştı ama yapamadı. Elini boğazına bağladığı fulara getirip çekiştirirken dizlerinin dermanı  kesildi. Yere diz çöküp akşam sefalarının boş topraklarına bakıp kaldı. Gözleri yuvalarından fırlayacak gibi kocaman olurken omzuna dokunan ele tepki veremedi.

"O yaptı değil mi?"

"Hanımım sakin olun. Şöyle oturun."

Hande akşam sefalarının yerindeki boş topraklara bakıp yüksek sesle nefes alıp verirken elini boş toprakların üzerine getirip avuçladı. Gözlerindeki yaşların kuruduğunu sanıyordu ama gözlerinden yaşlar ilk kez ağlıyor gibi ardı ardına akıyordu.

Avucundaki ıslak topraklara baktı. Akşam sefaları gitmeden önce yeni sulanmıştı. Şimdi geriye kalan çamurları avucundaydı. Sesi yükselirken kollarının altından kavrayıp kendini sandalyeye oturtan Mahmut'u fark etmemişti. Hâlâ elindeki çamurlara bakıyordu. Gözyaşları dökülürken elindeki akşam sefasının büyüme sebeplerine, başını kaldırıp Mahmut'a baktı.

Ellerini uzatıp çamurları gösterirken onun dolu gözlerini kaçırmasıyla hıçkırmaya başladı. Bir yandan ağlıyor bir yandan zoraki konuşuyordu.


"O yaptı değil mi? O adam yaptı biliyorum. O bana her şeyi yapıyor ben ona ne yaptım? Mahmut amca cevap ver. O benim mutluluk sebeplerimi öldürürken sen karşı çıkmadın mı?"

Mahmut başını eğip hiç konuşmadan duruyordu. Karşısında kendini kaybetmiş, tüm umudunu akşam sefalarına bağlamış, şimdi onun çamurlarını eline almış kızın çamurlu ellerine bakıyordu. Sandalyeyi iyice yaklaştırıp yanına oturdu. Bir süre durdu. Evin hanımıyla nasıl konuşulur biliyordu ama bu durumda nasıl konuşulur bilmiyordu.

"Hanımım yine dikeriz. Ben gece gündüz ilgilenirim. Hemen büyür. Siz üzülmeyin."

Hande elindeki çamurlardan gözlerini çekip Mahmut'a baktı. Durağan ifadeyle bakıyordu ama altında nefret, öfke, kin o kadar net görülüyordu ki.

"O adam yaptı değil mi!? Cevap ver!"

Mahmut anlamayan gözlerle bakıp başını çevirdi. Hande hızla ayağa kalkıp Mahmut'un karşısına geçti.

"O adam dedim. O adam, Kerem Karahan yaptı değil mi dedim!? Cevap versene! Neyinden korkuyorsun ha!?"

Mahmut delirmiş gibi bağıran, elindeki çamurları sımsıkı tutan Hande'ye bakıp başını olumlu anlamda sallayınca Hande inanmaz gibi baktı. Belki demişti. Geçenki gibi bir belki. Belki yine Yasemin gibi birisi alıp başka yere taşımıştı. Biliyordu o kadar çiçek taşınmazdı ama yine de belki demişti. Gaddar da olsa ruhsuz da olsa vardır içinde bir güzelliği demişti ama yanılmıştı. İlk kez ağladığı boşa gitsin, o adam hakkında yanılsın ama yanılmıştı.


"Neden karşı çıkmadın! Birini kurtarsaydın yeterdi. Birine bakar avunurdum!"

"Hanımım ben beyimi buradan çıkarken gördüm. Dün gece yarısıydı hızla çıktı konağa girdi bir süre sonra çıktı gitti. Daha da gelmedi. Görseydim, işten atılacağımı bile bile bir şeyler yapardım."

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin