19. Bölüm Gözlerin Savaşı

En başından başla
                                    

Koyduğu an tekrar çalan telefonu titreyen eliyle tekrar aldı ve ekranda aynı ismi görünce ne yapacağını şaşırdı. Telefonu reddedip tekrar cebine koydu. Bu kez de reddettiğine göre Giray müsait olmadığını anlardı ve aramazdı. Çorbasından bir kaşık alır almaz duyulan telefon sesiyle o adam da dahil herkes kendine bakmaya başladı. Tedirgin bir ifadeyle telefonunu alıp ekrana baktığında arayan kişiyi görünce rengi atarken reddedip hemen sessize aldı. Ortam iyice sessizleşmişti ve sebebi çalan telefondu. Bakışlarını kaçırıp telefonu tekrar cebine koydu ve koyduğu an duyulan titreşim sesi, sessiz ortama sesli bir şekilde yayılırken bu kez içinden Giray'a sayıştırmaya başladı.


Gerizekalı! Reddettiyse vardı bir sebebi! Ne iki bir arayıp sinir ediyordu! Korkak gözleri o adamla buluştuğunda yüzünün ilk kez yandığını hissetti. Gözlerini kaçırırken duyduğu ses ortamın sessizliğini bıçak gibi kesti.

"Neden açmıyorsun!? Önemli ki ardı ardına aranıyorsun! Madem açmayacaksın o zaman sessize al!"

Hande başını kaldırıp karşısındaki adamın ciddi yüzüne baktı. Onun tok sesi karşısında sesi kısık çıkıyordu.

"Aldım."

Titreyen telefonun sesi Hande'nin sinirlerini zıplatırken arka arkaya gelen mesaj titreşimleri de cabasıydı! Ellerinin titremesine sinir de eklenip artarken telefonu kapatmak için cebinden çıkardı. Beyinsiz Giray hâlâ arıyordu! Telefonun düğmesine basıp kapat butonunun çıkmasını beklerken o adamın konuşmasıyla başını kaldırdı.

"Yemek başındayız ve herkesi rahatsız ettiğinin farkında mısın!? Çık dışarı ve orada ne yapıyorsan yap!"

Hande ne söyleyeceğini şaşırıp masada diğer oturanlara baktı. Hayatında hiç kimse kendine bu şekilde davranmamıştı. Başkalarının yanında azarlanıp küçük düşürülmek... Üstelik istemeden olan bir durumdan dolayı. Herkesin korkak ama acıyan bakışlarıyla önce üzülürken sonrasında gerildiğini hissetti. O adamın bakışları aşağılayıcı bir şekilde vurmaya devam ederken, sinirlerinin tüm duygularını bastırarak yüzeye çıktığını hissetti. Korkak bakışların altındaki gerginliği karşısındaki adamın gözünden kaçmazken sinirli bir ifadeyle telefonunu sessizden çıkarıp sesli hale getirdi. Tek kaşını kaldırıp bakarken diğerleri nefes almadan ikisini izliyordu.

"Çıkmıyorum. Önemli ya da değil beni ilgilendirir."

Kerem bir an şaşırsa da masadakilere kısa bir bakış atıp arkasına yaslandı. Sinir bir gülümseme yerleştirdiği yüzüne zıt gözlerinde alaycı bir ifade vardı.

"Demek öyle? Kendinden pek bir eminsin. Şaşırdım doğrusu. Yalnız şöyle bir durum var burada benim sözüm geçer! Bu benim kuralım ve bu masada oturan herkes-ki buna sen de dahil uymak zorundasın!"

Hande arkasına yaslanıp ellerini göğsüne bağlayınca ortam daha gerilmişti. Görmese de hissediyordu ama şu an umrunda dahi değildi!

"Bu masada oturanlar senin kurallarına uymaya devam etsinler. Senin ailen ve kabul etmek zorunda kalmışlar. Ben uymam. Çünkü ben bu aileden değilim. Senin de hiçbir şeyinim. Bu da benim kuralım ama sen uymak zorunda değilsin. Ben başkalarını zorla kurallarıma uyduracak kadar zorba değilim!"

Ortamda çıt çıkmayan öldürücü sessizliğin çanları çalmıştı. Kerem yüzünde öldürücü bir bakış sinirden simsiyah olmuş bir yüzle Hande'ye bakarken onun öfkeden kıpkırmızı olmuş gözleri ve ona uygun yüz ifadesine baktı. İkisi de sessiz bir savaşa girmiş gibi konuşmuyor gözleriyle savaşıyorlardı. Ta ki birinin konuşmasına kadar.

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin