13.Bölüm "Bir hülya kurdum..."

12.9K 540 100
                                    


Merhaba arkadaşlar :) Yaklaşık 1 haftadır internetle ilgili bir sıkıntı çekiyorum bu yüzden bölümü geç paylaşıyorum özür dilerim :( Uzun bir bölüm yazmaya çalıştım umarım beğenirsiniz...

Yorumlarınızı ve oylarınızı lütfen eksik etmeyin. Hala internet sıkıntım devam ederken benim uğraşlarıma karşılık sizin hikayemi okuyor olmanız beni çok mutlu eder ;) 

 Hala internet sıkıntım devam ederken benim uğraşlarıma karşılık sizin hikayemi okuyor olmanız beni çok mutlu eder ;) 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

okul tamir eden bizimkilerin temsili halini bırakıyorum bu arada ;)

Bölüm içine ekleyeceğim şarkıyı da ilgili yerde açarsanız çok güzel olur bence ;)

Birde bölüm sonunda bu şarkı ile ilgili bir öz eleştirim olacak okuyunca bana hak verirsiniz diye umuyorum :)

Hatam,eksiğim,kusurum varsa affola...

Rüyama ortak olun ;)

^^

Oğuz türküyü bitirdiğinde sesiyle daldığım hayallerden bir anda uyanıp gözlerimi ellerinden çektim ve bakışlarımı onun yüzüne çevirdim. Türkü söylerken gözleri benim üzerimdeydi hissetmiştim. Başımı kaldırıp bakamasam da onun bakışları kalbimi delip geçmişti. Şimdi ise Oğuz gözlerimin tam içine bakıyordu. Aslında görmeye çalıştığı gözlerim değil kalbimdi. Bunu hissetmek bir anda içimi titretti. Kahvelerinin o sıcak tonu beni yavaş yavaş ele geçirirken o tuhaf duygu gelip tam kalbimin ortasına kuruldu. Neydi bu duygunun adı bilmiyorum. Tek bildiğim şey hissettiğim, kalbimi dolduran bu hissin beni geçmişe götürdüğüydü.

Oradaydık işte... Okulumuzun yemyeşil çimenleri üzerinde bağdaş kurmuş oturuyorduk. 7-8 kişiydik, yuvarlak oluşturmuş Oğuz'un çaldığı türküyü dinliyorduk. Herkes hayran hayran Oğuz'a bakarken o sadece bana bakıp söylüyordu türküyü. Benden bundan dolayı utanıp gözlerimi ondan kaçırıyordum.

İşte tam o anda da kalbimde bu duygu vardı. O zamanlar bunun aşk olduğunu beni yaktığını biliyordum ama şimdi bu duygunun beni yakmasına izin veremezdim. Kalbim yıllar sonra tekrar ona doğru kayıp giderken bu sefer ona engel olmak zorundaydım. Ama o kadar zordu ki buna engel olmak... Kendimi zorladıkça nefesim kesiliyor sanki boğazıma bir yumru oturuyordu.

Sonunda başardım kalbimi olmasa da bakışlarımı Oğuz'un gözlerinden çekip ellerime çevirdim. Üzerimde hissettiğim bakışların ağırlığı hala kalbimi yakarken odadaki sessizliği kapı sesi bozdu. Yiğit açık kapıyı tıklatıp elinde dosyalarla içeriye girmiş ve Hüseyin amcaya selam verip konuşmaya başlamıştı.

"Komutanım müsaadenizle..."

"Gel Yiğit gel. Oğuz'un sesi bizi büyüledi de etkisinden kurtulmaya çalışıyorduk. Ağzına sağlık Oğuz "

Oğuz başını hafifçe sallarken Yiğit onda görmeye alışkın olduğum yamuk sırıtışıyla bir Oğuz'a bir bana bakıyordu.

"Ağzınıza sağlık Oğuz Teğmenim valla ben hiç bilmiyordum böyle içli bir sesiniz olduğunu...Bundan sonra sık sık türkü dinlemek isteriz sizden.. Değil mi Naz?"

KALP ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin