12.Bölüm " Mihriban..."

13.3K 562 71
                                    

Yeniden merhabaa :)) Bir önceki bölüm biraz kısa olduğu için elimden gelen en kısa süre de yeni bölümü yazıp geldim :) Bir çoğunuz bu hafta sınavlardan dolayı çok yoğunsunuz o yüzden bu bölüm ufak bir kaçamak olsun ;)
Multideki türküyü bölümün sonunda açarsanız çok güzel olur bence ;)

Oylarınız ve yorumlarınız benim için çok değerli... Lütfen başta sessiz okuyucular olmak üzere hepiniz yorum yapın gerçekten güç alıyorum yorumlarınızdan :)

Hatam,kusurum,eksiğim varsa affola...

Rüyama ortak olun ;)


^^

Hülya ve Yiğit'i öylece bırakıp kendimi hastanenin bahçesindeki banklardan birine attım. Bugün Yusuf'u kısa da olsa görme şansım olmuştu. Beni görür görmez teşekkür etmeye başlamıştı. O kadar içten o kadar saf bir kalbi vardı ki kardeşim gibi sevdim Yusuf'u. Düğüne mutlaka beni de çağıracağını söylediğinde ona yaralıyken yaptığımız konuşmayı hatırlatıp düğün günü Sevda'nın tarafında olacağımı söyleyince buruk bir şekilde gülümsemişti. Hemşire beni odadan çıkarmadan Yusuf benden Sevda'yı aramamı, ona iyi olduğunu söylememi rica edince onu kıramadım ve telefon numarasını alıp arayacağıma söz verdim.

Odadan çıkarken Doktor Deniz'le karşılaşmış ve tanışmıştık. Deniz 33–34 yaşlarında uzun boylu, esmer, güzel bir kadındı. İlk başlar da dün Hülya ve Yiğit'in arasında yaşananlardan dolayı kadına soğuk davransam da Yiğit'in ablası olduğunu öğrenince içim rahatlamıştı.

Deniz odaya girince ben tam Sevda'yı arayacaktım ki Banu'dan gelen Hülya'nın Yiğit'le hastaneye geldiğini haber veren mesajı görünce ne olduğunu anlamamıştım. Sonra da Yiğit ve Hülya yanıma gelmişti. Yiğit, Yusuf'un yanına girince Hülya'ya neler karıştırdığını sormuştum. Bana yalan söylese bile anlayacağımı oda bildiği için hemen geliş sebebini açıkladı. Tam Hülya'ya Deniz'in aslında Yiğit'in ablası olduğunu söyleyecektim ki Deniz ve Yiğit benden önce davrandı. Sonra da olanlar oldu. Hülya Deniz'in Yiğit'in ablası olduğunu öğrendi. Yüzü anında kızarınca Yiğit'le onu baş başa bırakmak için bahçeye çıkmıştım bende.

Ben olanları ve Hülya'nın halini düşünüp kendi kendime gülümserken Hülya koşar adımlarla hastaneden çıkmış ve yanıma gelmişti. Yiğit ise onun arkasında kocaman bir sırıtmayla elleri cebinde rahat rahat yürüyordu. Hülya bıraktığımdan daha çok kızarmış bir yüzle bana bakarken kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. Hülya bakışlarımı anlamış bana susmam için yalvarır gibi bakarken Yiğit'in sözleriyle bakışlarımı ona döndürmüştüm.

"Ben sizi gideceğiniz yere bırakayım isterseniz"

"Eve gideceğiz biz- Ahhh noluyo be" Hülya dirseğiyle karnıma vurup cümlemi tamamlamama fırsat vermeden konuşmaya başlamıştı.

"Aaa bak unutmuş biz muhtarlığa gidecektik ya Nazcım"

Hülya bana 'gideceğiz' desene der gibi bakarken ben neyden bahsettiğini yeni yeni anlıyordum. Hastaneye geldiğinde 'muhtarlığa gidiceğiz' dediğini yeni hatırlamıştım.

"Ayy ben unuttum onu canım benim. Doğru muhtarlığa gidecektik biz.... de niye gidiyoruz muhtarlığa? "

Cümlenin sonunu kısık sesle söylesem de Yiğit duymuş olacak ki alaylı bir gülüşle Hülya ve bana bakıyordu. Ah Hülya kuzum ah hiç yalan söyleyip olayı kıvırmayı beceremiyorsun yavrum be anladı işte çocuk!

KALP ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin