|37| Armağan

89.7K 5.2K 1K
                                    

# Sam Smith - Writings On The Wall 

Multimedya: Rabia Kara'nın Kusurlu'nun Facebook grubundaki paylaşımları.

İyi okumalar Kukolar'ım! ♥

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Beğenilmeme endişesinin yanı sıra dışlanma korkusu da geniş bir yer edinmişti yüreğimde. Ne bugün ne de yarın Hazar'ın halasıyla tanışma cesaretine sahip olamayacağımı bilsem de ne dersem diyeyim bundan kaçışımın olmayacağını da biliyordum. Hissettiğim korkunun ve endişenin yanı sıra hissediyor olduğum heyecanım da anbean artarken geçen her dakika, Hazar'ın halasıyla tanışacağım an'a daha çok yaklaştırıyordu beni.

Yola çıktığımızdan bu yana olabilecek her ihtimali düşünmüş, kafamda çeşitli senaryolar üreterek onları canlandırmıştım. Nedense bu senaryoların hiçbiri iyi sonla bitmiyordu; çünkü en kötüsüne hazırlıyordum kendimi. Aksini iddia eden elbette olur; ama kim ne derse desin benim için en kötüsünü düşünmek her zaman daha iyi bir seçenek olmuştur.

Bir kötü senaryoyu daha irkilerek zihnimden silip süpürdüğümde "Ne kadar yolumuz kaldı?" diye sordum Hazar'a. İki dakika içinde dördüncü kez aynı soruyu sormuştum.

"Geldik sayılır bücür," diye yanıtladı beni. Usanmadan her seferinde cevap veriyordu.

Taksi birkaç dakika sonra durduğunda kalbim neredeyse ağzıma kadar yükselmişti. Hazar, taksi şoförüne parayı uzatırken sorunun cevabı bariz belli olsa da "Geldik mi?" diye sordum. Hazar gülümseyerek başını salladı ve "Evet bücür," dedi. Hemen sonra işaret parmağıyla taksinin camının arkasında kalan evi gösterdi. "İşte orası."

Hazar'ın halasıyla birlikte yaşadığı alt katı beyaza, üst katı ise griye boyanmış, yeşilliğin hâkimiyet kurduğu iki katlı, bahçeli müstakil evlerine baktım camın ardından. Yetenekli bir insanın elinin bahçenin her bir milimine değdiği ilk bakışta belli oluyordu. Rengarenk çiçekler özenle bakılıp büyütülmüş olmalıydı; aksi takdirde bu denli güzel görünmezdi gözlerime. Bahçenin köşesindeki çınar ağacının ihtişamı ise bambaşkaydı. O kadar büyüleyiciydi ki!

Bugün, taksi camının arkasından hayranlıkla baktığım bu bahçede Hazar'ın küçük bir çocukken koşuşturup durduğu görüntüler düşüverdi ansızın gözlerimin önüne. Çelimsiz, gözleri şu an olduğundan çok daha mavi, açık kahverengi saçları uzun, değişmeyen o kocaman gülümsemesiyle tatlı bir çocuk koşuyordu bahçede. Neşeli kahkahaları dolduruyordu kulaklarımı. Hazar taksi kapısını açana kadar yüzümde bir gülümsemeye neden olan imgelemimin tadını çıkardım.

"Neye gülümsüyorsun sen?" diye sordu Hazar. Öne doğru eğilip beni kucağına aldı.

Kollarımdan birini boynuna doladığımda güzel yüzüne bakarak "Çocukken nasıl olduğunu merak ediyorum çocuk," dedim.

Taksi şoförü sandalyemi sabit bir şekilde tutarken sandalyeme oturttu beni Hazar. Duyarsız biri olmaktansa nazik bir şekilde bize yardım eden taksi şoförüne "Teşekkürler," dedim. Hazar şoförü başıyla selamlayarak "Eyvallah ağabey," dedi. Taksi şoförü teşekkürlerimizi ve Hazar'ın selamını aldı, başını sallayarak ve sağ eliyle sol göğsünün üstüne vurarak karşılık verdi. Sonra taksisine binip baştan sona müstakil evlerle dolu olan sokak boyunca ilerledi.

"Geçmiş merak edilmeye değmez bücür," dedi Hazar. Ayaklarımı sandalyemin ayaklığına yerleştirdikten sonra doğruldu. Kemikli parmaklarıyla saçlarımı geriye doğru itip sağ şakağımın üzerini okşadı. "Hem ben hala çocuğum, değil mi? Senin Çocuk'un."

KusurluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin