|21| Chucky

96.3K 7K 2K
                                    

# He is We - Give It All 

Multimedya: Ecmel. 

Bölüm ithafı: kivircikgirl12 ♥

Keyifli okumalar Kusurlu'nun kusursuz okuyucuları! 

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Dizimin üzerindeki sol elimi birkaç santim havaya kaldırdım, parmaklarımı yavaşça hareket ettirirken gözlerimi elimden hiç ayırmadım. Havayı içime çekip derin bir nefes aldım. Güneş, gökyüzünde alçalıp geçen her saniye etrafı biraz daha karanlığa teslim ediyordu. Kafamın içinde Hazar'ın sesini işitiyordum. Ne kadar engellemeye çalışsam da hiçbir şey onun sesini bastırmama yaramıyordu. Gözlerimi kapasam gitar çalıp şarkı söylediği o anı görüyordum. Yumuşacık sesi kulağıma doluyor, tüylerimi diken diken ediyordu.

Yumruğumu sıkıp gözlerimi yumdum ve sol elimi göğsümün üzerine koydum. Tuhaf ama hala Hazar'ın elinin sıcaklığını elimin üzerinde hissedebiliyordum. Kendisi yoktu; ama eli hala elimdeymiş gibiydi.

"Güzel vakit geçirdiniz mi kızım?"

Annemin arkamdan gelen sesiyle gözlerimi açtım ve başımı yavaşça aşağı yukarı sallayıp "Evet," diye fısıldadım. "Güzeldi."

"Sana o kadar yalvarmamıza rağmen hiçbir şekilde seni dışarı çıkarmayı başaramazken, Hazar'ın bunu başarmış olduğuna bazen inanamıyorum."

Bazen bende inanamıyorum.

Hazarla iki gün önce gerçekten iyi biri olup olmadığını öğrenmek için buluşmuştum. Onu tanımak için... Ama bugün farkına vardım ki onun hakkında bildiğim çok az şey vardı. Onun benim hakkımda bildiği her şeye rağmen ben onun hakkında ne biliyordum ki?

Bugün bana ihtiyacı olduğunu söylediği için onunla buluşmayı kabul etmiştim. Yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu hissetmiştim. Acısını, hüznünü... Beni yanında istemesi, ona iyi geldiğimi düşünmesi hoşuma gitmişti. Bugün Hazar'ın yanında olup onu iyi hissettirmiştim. Ve Hazar, bugün beni iyi hissettirmişti. Kazadan sonra ilk kez iyi hissetmiştim.

Yayalar için yeşil ışık yandığında annem sandalyemi yeniden harekete geçirdi ve daha az kalabalık olan bir sokağa girdik. "Eve gitmeden önce markete uğrasak sorun olur mu?" diye sordu annem. Henüz cevap vermeden hızlı bir şekilde devam etti. "Eğer istemezsen babanı arar, ona aldırırım."

"Olduğun kişiden utanma, bücür."

Annem sandalyemi sürerken benden bir cevap bekliyordu. Çok düşünmeden başımı iki yana salladım ve "Hayır," diye fısıldadım. "Sorun olmaz."

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten."

Eğilip başımdan öptü annem. Sonra sandalyemi sola doğru döndürüp marketin olduğu sokağa saptı. Birkaç dakika sonra marketin önüne vardığımızda derin bir nefes aldım. Annem sandalyemi rampadan çıkartırken "Korkma," diye mırıldandım kendi kendime. "İnsanların ne düşündüğünü umursama."

Marketin kapısından girdiğimizde soğuk hava beni kucakladı. Annem sandalyemin arkasından çıkıp yanıma geldiğinde elini omzuma koydu ve gülümseyerek "İyi misin?" diye sordu. Başımı sallayarak onu yanıtladım. Annemin yüzündeki gülümseme biraz daha arttı. "Akşam yemeği için köfte alacağım. Pişirir bir güzel yeriz," dedi. Yürümeye başladığında sandalyemin tekerleklerini sıkıca kavradım ve annemi takip ederek sürmeye başladım.

Annem önce dediği gibi akşam için köfte aldı. Daha sonra meyve reyonuna doğru ilerledi. Seçtiği yeşil elmaları poşete doldururken etrafa bakındım. Görünürde hiç kimse yoktu. Market kalabalık değildi. Tek tük insan vardı ve onlarda çoktan kasada sıraya girmişlerdi. Bu fırsattan istifade sandalyemi yavaşça döndürüp harekete geçirdim ve annem hala elma seçmeye devam ederken marketin içinde dolanmaya başladım. İlk baştaki reyondan başlayıp her bir reyonu tek tek gezdim. En sonunda durdum ve cam raflardan birinde sırayla dizilmiş olan deodorant şişelerinden mor renkte olanına uzandım, kapağını açıp bir kez bileğime sıktım ve kokusunu içime çektim.

KusurluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin