-2-

83.6K 3.2K 415
                                    


Yanıma geldi ve ellerimi tuttu. Çok şaşkındım. O ve ben mi? Etraf siyah ve sisli gibiydi. Bu yüzden öksürme isteği vardı içimde. Aşağı eğik olan kafamı çenemden tutup yukarı kaldırdı. Gözlerine bakmamı istiyordu. Ben de kırmayıp o güzel kahverengi gözlerine baktım. Dudaklarımız arasında iki karış mesafe vardı.

"Eylül seni seviyorum." sesi yankılandı bir süre. Durdum ve gözlerimi kırpmadan bakmaya devam ettim. "Bende seni seviyorum."

Poyraz tam olarak harika bir gülümseme sergiledi ve neredeyse beni öptü. Neredeyse....

Bu da ne? Bir serinlik, bir esinti, bir dakika yine mi? Kafama bir kova dolusu su dökülmüştü. Ah tabii ki rüya. Poyraz artık rüyalarımdan çıkar mısın? Kovuyorum seni oğlum.

"Anne!!?" dedim cırlayarak. Biraz fazla bağırdım sanırım annem kaşlarını çattı. "Günaydın Eylül hanım hazretleri. Farkında mısınız bilmem ama bugün pazartesi. Yani..."

"Yani okul var. Of....okul." dedim yorganı üstüme çekerek. Tamam artık okula alışmış olmam gerek ama asla alışmadım. İkide yatıp sekizde kalkmak zor tamam mı? Sevmiyor ve istemiyorum bunu.

"Hadi kalk, kalk geç kalacaksın uyuşuk şey seni." dedi annem yorganı çekerek. Hani bana prensesim diyen annem? Nerede o koca yürekli kadın ha?

"Kim uyuşuk ben mi? Hayatında benim kadar çevik birisi görmemişsindir anne. Ayıp ya." dedim doğrularak. Tabii ki çok çok çok çevik birisiyim.

"Ah evet doğru.Geçen ay o kadar dakik, o kadar çeviktin ki bir haftada üç gün okula geç kaldın!" dedi annem gözlerini patlatarak. Böyle yapınca çok tırsıyorum. Sakin ol annem ya.

"Of tamam anne ya!" dedim ve yataktan kalktım. Okuldan nefret ediyorum. Hayır tıp, hukuk gibi fazla yoğun bölümler kazansam ne olurdu acaba? Allahtan iki hafta sonra kapanıyor da kurtuluyorum, sonra ver elini Antalya! Deniz, kum, güneş... Tatili düşünürken ne zaman hazırlandığımı anlamadım. Neyse bugün de sınavım vardı. Zaten sınavlar yüzünden geç yatıyorum sonra geç kalıyorum kardeşim, sonra Eylül niye böyle?

Bugün kendi rekorumu kırarak okula on yanlış duymadınız on dakika önce geldim. Çok havalı değil mi? Bu üniversiteyi de anlamıyorum. Arkadaş son iki haftaya sınav bırakılır mı yahu? Hayır böyle yapıyorlar sonra bütünleme yaza sarkıyor.

Amfiye girdim ve gözlerim ile bizimkileri aradım. Neredesiniz kara gözlülerim? Arkalara doğru bakınca onları gördüm. Her zaman olduğu gibi amfilerin de arka sıraları değerlidir. Kapan şanslıdır. "Çalıştınız mı ya?" dedim çantamı sıraya atarak.

"Yok ne çalışacağım, artık allah ne verdiyse gülüm." dedi Can ve sırıttı. "Deme şunu!" dedim oturunca.

Aklıma gülüm benim, gülüm benim, derdim aşkım, canım benim şarkısı geliyor.

O sırada sanki zaman yavaşladı. Bir rüzgar esti arkadan havalı bir şarkı girdi. Sınıfa Poyraz girdi. Ah bu çocuk çok tatlı. Kumral ve kahverengi gözlü, gamzeli. Ay o gamzeleri ısırırım ben ya. Pekala, sakin ol Eylül. Çok belli ediyorsun.

"Günaydın." dedi bana doğru. BANA!

"Gün...günaydın." dedim yavaşça. Neden kekeliyorum? Hey beynimdeki konuşma merkezi, kendine gelir misin dostum? Ne kadar salakça bir günaydın dedim ya. Geri alma tuşu yok mu bunun?

★⋰˚☆* ⋰˚☆★★* "★  ★"★  ★★⋰˚☆* ⋰˚☆★★* "★  ★"★ 

Sınav bitmiş ve benim için tatilin çanları çalmaya başlamıştı. Okul çıkışında arkadaşlarıma veda ettim. Normalde şoförümüz beni alırdı ama bugün yürümeyi tercih ettim. Ah İzmir. Cennet misali şehir. Denizsiz bir şehirde nasıl yaşanır bilemiyorum. İnsan nefes almak için denize muhtaç oluyor. Bazen, sadece bakmak için bile deniz kenarında yaşanır bence.

Planlanmış AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin