~11~

174K 12.2K 2.4K
                                    

Amari deniz kızının yardımıyla nehir kenarına geri döndü. Deniz kızı gideceğin de onu ellerinden tuttu ve suyun yüzeyine çıkmasını sağladı.

"Teşekkür ederim beni babama götürüp getirdiğin için."

Deniz kızı gülümseyerek karşısındaki yarı tanrıya baktı.

"Bu benim görevim majesteleri. Sizin ve ailenizin hizmetindeyim." diyerek önünde eğilerek saygılarını sundu.

Amari sudan çıktığında deniz kızına elini sallayarak veda etti. Denizkızı da
Ansari'nin ardından elini salladı ve suyun içine girip derinliklerde kayboldu.

Hava kararmış ve gök yüzünde ay ve yıldızlar yerini almıştı.

Hala inanamıyordu Amari. Poseidon babası, Adonis ise abisiydi.

Adonis ile aralarındaki gerilim son bulmuştu ama Amari Adonis'e nasıl yaklaşması gerektiğini bilmiyordu. Şu an için kardeş olduklarını söyleyemezdi ama elbet bir gün ortaya çıkacaktı. Adonis'e nasıl davranmalıydı?

Abi mi diyecekti yoksa Adonis mi?

Bunları düşünmeyi dört gün sonra ki doğum gününe bıraktı. Gerçekler gün ortaya çıkmayacak mıydı zaten.

Amari kulübesine vardığında görünürde kimse yoktu. Normalde zırhlı gençler koşu yapar ya da gülüşmeler eşliğinde kızlı erkekli gruplar geçerdi bu saatlerde ama yaşam durmuşçasına hiç ses yoktu.

Vahşi batı misali yanımdan yuvarlanarak geçecek kuru ot birikintisini bekledi.

Sessizlik kulaklarını sağır etmiş gibiydi. Çevresini inceleyecekken yine sert bir gövdeye çarptı.

Yaşadığı dejavu hissini boş vererek.

"Sanırım hayatımız boyunca böyle çarpışacağız Adonis." dedi. Sesi abisi olduğunu bilmesinin etkisiyle yakın ve sevecen çıkmıştı.

Adonis öylece duygusuz bir ifadeyle bakıyordu suratına ki Amari bunu anlamlandıramadı.

Daha sonra burnuna gelen değişik kokunun etkisiyle bilincini kaybetti. Adonis Amari'yi kucağına aldı ve İlyada ile ormandaki mağaraya doğru yürümeye başladı.

Adonis Amari' nin suratında gördüğü sevgi ve sıcaklığı aklından çıkaramıyordu. Kendisini garip hissetmesine sebep olmuştu.

İlyada bayıltıcı karışımı kullanmasa belki de oradan uzaklaşır ve Amari'yi rahat bırakabilirdi, Adonis.

Bir süre yürümenin ardından ormanın derinliklerinde olan mağaraya geldiler. İlyada Adonis' in kucağındaki Amari' ye yaklaştı ve boynundaki kolyeyi çekip aldı.

Bu davranışı Adonis' in sinirlenmesine sebep olmuştu.

"Amari' ye karşı biraz daha nazik ol. Onun canını yakmaya gelmedik buraya, İlyada." sesi soğuk ve mesafeli çıkmıştı.

"Nedir siz erkeklerin bu kızda bulduğu? Ona katlanamıyorum. Foyasını ortaya çıkardığımızda ki surat ifadesini merak ediyorum Adonis."

"Hiçbir şey kesin değil, İlyada. Yanılıyor olabiliriz. Garip bir sandık için neler yapıyoruz. İşin sonunda cezalandırılırsak hiç şaşmam."

"Ben Zeus'un, sende Poseidon' un çocuğusun. Bize kimsenin gücü yetmez. Bunu biliyorsun."

"Tamam daha fazla oyalanmayalım. Lutos heykelleri ona zarar vermez buna eminsin değil mi?"

"Onlar sadece benim emrettiklerimi yaparlar. En azından onları aldığım Smyrna cadısı öyle söyledi."

"Bu heykellerin insanın en derin korkularıyla beslendiğini duymuştum. Onu delirtmeyi istemeyiz değildi?"

Kaçak Prenses -Ateş-Where stories live. Discover now