•1. Bölüm: Gergedan•

38.7K 580 11
                                    

Güneş büyük camdan içeri girerken bir kez daha kendime küfür ettim. Tamam gayet hoş duruyordu ama evin ön cephesini boydan boya cam yaptırırken güneşin sabah gözümün içine doğacağını hesaba katmamıştım.

Yatarken panjurları kapatmam gerektiğini beynimin bir köşesine not alırken pikemi tekmeleyerek yataktan kalktım. Banyoya girip yüzümü yıkadım. Soğuk suyu yüzüme çarptıkça kendime geldiğimi hissettim. Kendime geldikçe de bugün izinli olduğumu hatırladım. Tamamen kendime ayıracağım bir günün hayali bile çok güzeldi. Hemen odama dönüp yatağımı topladım ve üzerime koşu kıyafetlerimi giydim.

Ne zaman bir boşluk bulsam koşmaya giderdim. Koşarken günlük sorunlarımdan, sorumluluklarımdan kurtulurdum. Koşar adımlarla merdivenlerden indim ve salonda kulaklığımı aramaya başladım. Müzik olmazsa olmazdı tabiki. Minderlerin arasından ucu görünen kulaklığımı çektiğim gibi kendimi dışarı attım. Hızlı adımlarla her zaman koştuğum ağaçlarla dolu parka doğru ilerledim. Parka vardığımda çimenlerde birkaç ısınma hareketi yapıp genelde parkta görmeye alıştığım insanların arasına karıştım.

Her adımda biraz daha hafifledim, hafifledikçe daha çok hızlandım. Çoğu insana göre yüksek sayılabilecek fakat benim için normal olan bir tempoya ulaştığımda hızımı sabitledim ve kendimi müziğe bıraktım. Ne kadar olduğunu bilmediğim bir süre bu şekilde koştuktan sonra bir gök taşıyla sarsıldım. Yanlış anlamayın yakışıklılığını kastetmiyorum. Ha feci yakışıklı orası ayrı ama bu bana uzaydan gelen bir gök taşı gibi çarptığını ve çimlere yuvarlanmama neden olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Hâlâ kendime gelememiş ve adamın kaslarına mı yoksa ses çıkarmadan ağzını oynatmasına mı baksam karar verememişken bi dakika ses çıkarmadan ağzını mı oynatıyo?? Ahh kulaklıklar... Duruma ayınca hemen kulaklıklarımı çıkardım. Çıkarmaz olaydım. Tamam bir adam yakışıklı olabilir. Kaslı olabilir ama bu ses tonu nedir ya? Ben transtan adamın alaycı bir sesle

"Hem önüme atlıyor hem de bön bön suratıma bakıyor." demesiyle çıkarken istemsiz olarak sertleşen sesimle ancak

"Ne diyosun sen ya??" diyebildim. Mümkünmüş gibi sesi daha alaycı bir tona bürünürken cevapladı

"Oo prensesimiz konuşabiliyormuş.". Yerden kalkıp üstümü silkeledim ve mümkün olsa içinden alev püskürteceğim mavi gözlerimi adama diktim. Ama o hiç oralı olmadı ve çekinmeden vücuduma göz atmaya koyuldu. Onun gibi alaycı bir tonda

"Pardon bölmek istemezdim ama gitmem gerekiyor. O yüzden şimdi özür dilediğin kısma geçiyoruz hadi." dedim. Özür kısmını hiç sallamadan kurduğum cümle için kendime lanet edeceğim cevabı verdi

"Demek vücuduna bakmaya devam etmemi isterdin." Ooo olmazsa olmaz çarpık gülümseme de burdaymıış. Bu gülümsemeye kendimi kaptıracak kadar afallamadığım için şükrettim ve o şekli almış ağzımı kapattım. Sonra tekrar açıp kapattım ve sonunda

"Hah seni pis ukala!!" diye bağırdım. Adam halimden çok zevk alıyormuş gibi bir kahkaha attı. Bana doğru yaklaştı yaklaştı ve burnumun ucunda durdu. Dışarıdan nasıl göründüğümüzü bilmiyordum ama içimde bütün organlarım çığlık çığlığaydı. Neden böyle olduğunu anlamıyordum. Daha önce fazla olmasa da erkek arkadaşlarım olmuştu. Hatta bir tanesiyle birlikte olmanın eşiğine kadar gelmiştik ama bir şey beni durdurmuştu. Ben şu an ne yapıyordum? Adam bana yaklaştı diye neden yatak hayalleri kurmaya başlamıştım ki birden? Sonunda beni bu düşüncelerimden fısıltı gibi çıkan seni kurtardı.

"Bu lafları çok duydum güzelim. Biraz daha yaratıcı olmanı beklerdim." Aahhh bu adam sinirlerimi fazlasıyla zorluyordu. Sinirlendiğimde mantıklı konuşma yeteneğimi kayberderdim ve bu sefer de istikrarlı davranıp mantığımın iplerini gevşettim.

"Bana bak gergedan kılıklı, şimdi egonu da alıp önümden çekiliyorsun." Kaşları bir an çatıldı sonra ne dediğimi idrak etmiş olacak ki kaşlarını yavaşca kaldırdı.

"Gergedan?" dedi daha önceki alay içeren sesinden çok daha farklı bir tonda. Bazen saçmalamanın o kadar da kötü sonuçlar doğurmadığını fark ettim ve bu gergadanı bozguna uğratmanın verdiği keyifle yüzüme alaycı bir gülümseme yerleştirip

"Sanırım bunu daha önce duymamıştın. Umarım zamanla sindirebilirsin." dedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Arkamdan bakakaldığını tahmin edebiliyordum ve o yüz ifadesini görmek için inanılmaz bir istekle yanıyordum. Ama arkamı dönüp ona bakarsam bu savaşı kaybederdim ve bunu hiç mi hiç istemiyordum. Kendime engel olmayı başardım ve emin adımlarla ilerlemeye devam ettim. Taa ki arkamdan birinin bana seslendiğini duyana kadar...

Eveet ilk bölümümüz bu şekildeydi. Umarım beğenmişsinizdir. Fikirlerinizi belirtirseniz çok sevinirim. Fotoğrafta esas kızımız var. İkinci bölümde görüşmek üzere :)

Şah MatWhere stories live. Discover now