5.Bölüm- Ne yapmalıyım?

8.4K 414 68
                                    


Yeni bölüm bir gün aradan sonra geldi arkadaşlar :D. Bu arada yorumlar beni çok mutlu ediyor ^^. Siz yorum yaptıkça yazma hevesim artıyor. Umarım bu bölümü de beğenip, güzel yorumlarınızı katarsanız :D

Şimdiden teşekkürler :). İyi okumalar ^^

Bu arada eğer kapak sözler istiyorsanız  ts_laz_61 isimli arkadaşımın COOL SÖZLER ;) kitabına bakmanızı tavsiye ediyorum. :)

Eğer şiir tarzı bir kitap arıyorsanız edoool isimli arkadaşımın ŞİMDİ BİR ŞİİR OLSAM isimli kitabına bakmanızı öneririm. :)


Şaşkın bakışlarımı bir saniye olsun resimden ayıramıyordum. Bu nasıl olabilirdi? Ben daha iki gün önce, bu oğlanı kanlı canlı görmüştüm. Aslı ise onun öldüğünü söylüyordu. Ya benim gördüğüm kişi bu oğlanın ikiz kardeşiydi. Ya... Aslında ölmemiş. Ve ya ben hayal görüyordum. Ya da ben kafayı sıyırmıştım.

Gözlerimim resimden ayırıp tekrar Aslı'ya çevirdiğim de biraz daha iyi olduğunu gördüm. Ona bu konu hakkında soru sormak istiyordum. Yani eğer bu oğlan gerçekten yaşıyorsa bunu bilmeye hakkı vardı. Ama buna emin olamıyordum bir türlü. Ya ben sadece benzetiyorsam? Sonuçta onu karanlık bir ortamda yüzüne ışık tutarak görmüştüm. Ama yanılmıyorsam? Ve Aslı burada kendini perişan ederken, bende bildiklerimi gizlediğim için vicdan azabı çekersem? Öte yandan eğer gerçekten yanılıyorsam ve Aslı'yı boş yere ümitlendirirsem sonucu daha kötü olabilir. Kafamda kurduğum mantık çerçevesine göre şu anda ki en doğru adımım bunu kendime saklamaktı.

'Bana olanlardan bahseder misin?' demek istiyordum. Bir yerlere varmak istiyorsam her şeyi bilmem gerekiyordu. Ne zaman hayatını kaybetti? Nasıl oldu? Sen o sırada ne yapıyordun? Bu soruların cevaplarını almam şarttı. Ama eğer ilk soruyu sorarsam ki –buna eminim ki- anlatırken içi acıyacaktır. Buna sebep olduğum için benimde içim acıyacaktı. En iyisi sormayıp, kendisinin anlatmasını beklemekti.

"Bu Cuma...", dedi bir anda soğuk bir ses ile. "Bu Cuma tam bir sene olacak.", diye devam etti. Gözlerinden yine yaşlar akmaya başlamıştı. Ah! O kadar uzun süre geçmişti demek.

"Aslı... O...",deyip cümlemi yarıda bıraktım. Yaşıyor demeyi çok istiyordum ama bunu yapamazdım. Hayır, bunu kesinlikle yapmamalıydım.

"Bir şey mi söyleyeceksin?", dedi burnunu çekerek. O kadar çok ağlamıştı ki hem burnu tıkanmıştı, hem de nefes almakta güçlük çekiyordu.

"Yok, yüzünü yıkamak ister misin diye soracaktım.", dedim lafımı geçiştirerek. Şimdi ne desem boştu. Ölmediğini düşündüğüm biri için ona teselli veremezdim ki?

"Ben revire gitmek istiyorum. Orada ki Şeyma abla bana sakinleştirici iğne yapıyor. Gelmek ister misin?", dedi biraz sakinleşmiş bir ses ile.

"Tabi, gelirim.", dedim ve beraberce revire doğru yol aldık.

Revir bizim olduğumuz katta, oğlanı ilk gördüğüm merdivenlerin tam karşısındaydı. Göz ucuyla merdivenlere bakarken, orayı daha sonra incelemeyi kafamın içinde bir yere not ettim. Adını daha bilmediğim gizemli oğlanı orada bulabilirdim. Sahi ben niye hala onun ismini öğrenemedim? Salak gibi sormak aklıma bile gelmemişti. Bir daha bu konu açıldı mı ilk iş ismini öğrenmekti.

Revirin içine girdiğimizde bizim yaşlarımızda genç bir kız vardı. Başını çevirip bize şaşkın bir şekilde bakmaya başladı. Aslı'nın bir anda yüzü buruştu.

Gizemli YakışıklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin