37.Bölüm - Dikkat Köy Düğünü!

Comenzar desde el principio
                                    

"Doğru söyle bana," diyerek Savaş'a dönüyor. "Yoksa beni Pakize'yle mi aldatıyorsun? Burada kalmak istemenin sebebi de o,değil mi? Söyle! Neyim eksikti ondan benim?"

Ali yanımda böbreklerini kusmak istercesine gülerken ben de ona katılıyorum.Savaş ters bakışlar atıyor Nazlı'ya.

"Yazıklar olsun size ya.Ben size gelmiş bir hayvanla olan bağımı anlatıyorum.Şu yaptığınıza bak.Ben Pakize'yi sevdim.Saçımı süpürge-"

"Manyak manyak konuşma geri zekalı," diyerek elindeki leblebiyi Savaş'a atıyor Ali. "Nereni süpürge ettin acaba iki günde? Lan hayvanın cinsiyetini bile öğrenemedin hâlâ!"

"Olsun.Sonuçta hepimizin gideceği yer belli."

Ben Savaş'a anlamsızca bakarken Nazlı da bana eşlik ediyor.Gözlerini kocaman açıp Savaş'a dönüyor iyice.

"Senin lisede din öğretmenin kimdi?"

"Ne alaka?"

"Tuğçe Kazaz falan herhalde." diye somurtarak söyleniyorum.

Masada duran limonatalardan birini alıp içmeye başladığımda Ali'nin üzerimde olan bakışlarını hissedip ona dönüyorum. İstifini bozmadan hafif bir gülümsemeyle beni izlemeye devam ediyor.Elimdeki limontayı bırakıp ona dönüyorum tamamen.

"Niye beni izliyorsun?" diyorum balıklama konuya girerek.

"Her hareketini aklıma kazımak istiyorum.Olur da bir gün unuturum diye."

Yanağını okşuyorum yavaşça.Gözlerini kapatırken alışık olduğum bu haline gülümsüyorum.
"Sen beni unutamazsın," diyorum elini tutarak. "Unutturmam."

Gözlerinde hafif bir kırgınlık görünce ürperiyorum.Kelimelerini dikkatli bir biçimde seçmeye çalışarak konuşuyor. "Sen beni unuttun ama."

Onun nasıl hissettiğini düşünmek bile ağır geliyor bana.Kendimi onun yerine koymak bile bana acı veriyorken,o neler yaşadı kim bilir? Nasıl sabretti böylesine?

Elimde olan elini iki elimle kavrıyorum bu kez.Bir elimi onun alnına götürürken konuşuyorum. "Seni burası unutmuştu," diyorum fısıldayarak.Bu sefer diğer elini alıp kalbime götürüyorum. "Ama burası hiçbir zaman unutmadı.Asla da unutmayacak."

Sözlerime karşı dudakları iki yana kıvrılırken ellerimi alıp öpücükler konduruyor.Ben anın büyüsüne kapılmışken özel anların içine etme konusunda uzman hatta ve hatta profesör olan Savaş'ın sesi bölüyor bizi.

"Çifte kumrular, hemen bir u dönüşüyle dönüyorsunuz bize,ha şöyle!"

Nazlı sanırım 4. kuruyemiş pakedini açarken gözlerimi pörtletmiş bir biçimde ona bakıyorum. Hemen elinden kapıyorum pakedi.

"Kuruyemiş sağlıklı falan da bokunu çıkarma istersen Nazlı!"

"Ya ver şunu!" diye atlıyor elime doğru. İyice pakedi uzaklaştırıyorum.

"Saat 8 oldu kızım.Löp löp et olacak!"

"Ya olacaksa da bana olacak, versene şunu!"

"Vereyim de dana pirzola gibi gez ortada!"

Savaş Nazlı'yı belinden çekip yerine oturturken hala pis pis bakıyor gözlerime.Kuşbaşı olacak yakında hala yaptığı şeye bak.

Nazlı ölümcül bakışlarını bana yollamaya devam ederken kulak zarımı patlatacak bir şekilde çalan davulun sesini duyuyorum.Düğünlerin vazgeçilmezi, adeta gerdeğe kadar devam edilen halaya kalkıyor herkes bir anda.Ne olduğunu anlayamadan Savaş bağırıyor.

Gitti GiderDonde viven las historias. Descúbrelo ahora