37.Bölüm - Dikkat Köy Düğünü!

Start from the beginning
                                    

"İyice Nazlı gibi oldum.Nerede benim eteklerim büstiyerlerim?"

Hala aynı pozisyonda olduğunu görünce yanına gidip elimi beline doluyorum,omzuna öpücük kondurmayı ihmal etmeden.

"Sen böyle de güzelsin."

"Biliyorum."

Kim demiş Selin Yılmaz mütevazidir diye? Dudaklarına sıcak bir öpücük bırakıyorum.Kokusu yine beni sarhoş ederken ellerim belinde,makyaj yapışını izliyorum.

*****

*Savaş*

Koridorda gördüğüm korku dolu görüntüden sonra odaya giriyorum.Kıyafet arayan Nazlı'yı görünce ben de hazırlanmak için perdeyi çekiyorum.

"Çok korktum Nazlı."

Tek kaşını kaldırıyor. "Ne oldu,ineğine zarar mı vermişler? Dikkatli ol da düğünde onu kesmesinler."

Söyledikleri tüylerimi ürpertirken konuya devam ediyorum. "Az önce koridorda Selin'i makyajsız gördüm.Elim ayağım titredi."

Elindeki elbiseyi fırlatırken gülüyor. "Benim kardeşim hep güzel,en güzel."

Üstüme attığı elbiseyi inceliyorum.Koyu mor mini bir elbise.Gözlerimi elbiseden almadan konuşuyorum. "Nazlı bu elbiseyi ne zaman aldın?" Ya da aldıysan niye hiç giymedin?

"Benim değil o,Selin'in.Karışmış herhalde."

Elimdeki elbiseyi bavula fırlatıyorum. "Ben de diyorum ki Ali niye hala hazırlanamadı? Selin podyum yürüyüşü yapıyordur şu an."

İkimiz de aynı anda gülüyoruz.Daha sonra abartılı olmayacak şekilde giyiniyorum.Gömlek düğmelerimi iliklerken Nazlı önüme geçiyor,ellerimi ittirip iliklemeye başlıyor. "Sen çok mu sevdin o mor elbiseyi?"

Munzur bir şekilde gülümseyip kafamı sallıyorum. "Belki İstanbul'a dönünce Selin'den ödünç alırım."

Önüne düşen saç tutamını arkaya alıp yanağından öpüyorum "Sabırsızlıkla bekliyorum."

*****

*Selin*

Köy meydanında çalan davulun sesi neredeyse her noktada yankılanırken kalabalık ortama doğru yavaşça ilerlemeye başlıyoruz.Savaş ve Nazlı arkamızdan el ele gelirken,biz 'kardeşçilik' oyunumuz yüzünden mesafeliyiz.Ali elini belime koyarak boş masalara doğru yönlendiriyor beni.

"Bak sen bilmezsin buraları, ayrılma yanımdan."

Evet çünkü kendisi 3 aylık yaz tatili boyunca her yıl köyüne gidip çay toplar.

"Kaparlar beni,değil mi?" diyorum ona göz kırparak.Bu sırada kuru yemiş ve limonataların olduğu bir masaya oturuyoruz.

"Bir bak şu surata.Ben seni kaptırır mıyım hiç?"

Ya sen kendini kaptırırsın ruhun duymaz.Havalara bak.

"Ben burayı çok sevdim ya," diyor Savaş kolunu sandalyeye yaslayıp etrafını izlerken.Sonra da Nazlı'ya dönüyor. "Nazlı? Kaçırayım mı seni buraya? Bak he de anında kaçırırım."

Nazlı gözlerini devirirken ikinci kuruyemiş pakedini de açıp yemeye başlıyor. "Salak salak konuşma."

"Niye ki? Benimle bir ömür burada geçirmek istemez misin? Bir sen,bir ben,bir de Pakize."

Gitti GiderWhere stories live. Discover now