Anlaşma!

3K 263 18
                                    

Danstan çıktıktan sonra kendimi çok yorgun hissediyordum. Eve gidip bir an önce uyumak istiyordum. Ama yine Jimin karşıma çıkarak " Addy'den hoşlanıyor musun?" diye sordu. İlk başta sessiz kalmayı düşünmüştüm. Eğer hoşlanıyorum desem benim hakkımda iyi şeyler düşünmeye bilirdi. Hoşlanmıyorum desem de yalan söyleyecektim ki yalan söylemeyi beceren biri değilimdir.

"Sanane , seni ilgilendirmez , sen sevgilinin yanına gitsene." dedim sert bir ifadeyle.

"Haklısın beni ilgilendirmez , sevgilim kıskanmasın" deyip yanımdan gitti.

Gerçekten gitti. Şimdi üçe kadar sayacağım kesin dayanamayıp birşey söyleyecek. "Bir , iki , üç , dört , beş ,altı.." Ne yani gerçekten gidiyor mu? Neyse beni ilgilendirmez deyip evin yolunu tuttum. Hava kararmak üzereydi ve yoldaki ışıklar yanmaya başlamıştı. Gece dışarı çıkmayı istiyordum ama nereye gideceğimi bilmediğim için hep camdan dışarıya bakıyordum. Eve geldiğimde duş aldım ve saçımı kurutmak için başıma küçük bir havlu sardım. Balkona çıktım , dışarı izlemeye başladım. Her yeri tam olarak göremesemde şuan ki gördüğüm manzara gerçekten mükemmeldi. Bugünkü 2 saatlik dans eğitiminden olsa ki yatağa yatar yatmaz yorgunluktan uyumuştum. Gözlerimi açıp yataktan kalktığımda annemle babamı karşımda gördüm. Ama annemin yüzü kan içindeydi. Babamda kenarda ağlıyordu. Koşarak annemin yanına gittim ve yere eğildim. Onun yüzüne dokunmak istiyordum ama bir türlü dokunamıyordum. Elim annemin yüzüne değmiyordu. Evde çok beğendiğimiz bir kızın tablosu vardı gözleri maviydi ve saçları kıvırcık. Etrafa bakarken o tabloya gözüm çarptı. Tablodaki kızın gözleri oynuyordu. Ben ona öyle bakakalırken bir anda gözleri kayboldu ve bembeyaz bir göz vardı karşımda. "Aaa" diye bağırdığımda olduğum yerden kalktım. Kötü bir kabus görmüştüm ve bu kabus benim hayatımı alt üst edecek kadar berbattı. kalktığımda sabah olduğunu farkettim. Elimi yüzümü yıkayarak kendime geldim.

Bu şokla nasıl dans edeceğimi bilmiyordum ama Addy'i görmek beni rahatlatabilirdi diye düşündüm ve üniversiteye doğru ilerledim. Bahçede biraz oturdum çünkü dersin başlamasına daha bir saat vardı. Yere bakarken yanıma biri oturdu ve elindeki kahveyi bana uzattı. Başımı kaldırıp ona baktığımda bu Addy'di. Elindeki kahveyi aldım ve tebessüm ettim. Bana dikkatlice bakarak " İyi görünmüyorsun" dedi. Başımı bir üste bir alta doğru salladım ve derin bir iç çektim.

"Anlatmak ister misin?" dediğinde ilk başta anlatmak istememiştim ama sonradan birisine anlatırsam rahatlayacağımı düşündüm.

"Aslında Hatay'da yaşıyorum. Ailem buraya gelmeme pek olumlu bakmadılar. Hatta odaya bile kitlediler. Bende evden kaçtım ve bugün kötü bir rüya gördüm. Anneme birşey olmuştu, ben ona dokunamıyordum. Gerçekten kendimi çok kötü hissediyorum" dedim. Eliyle başımı omzuna götürdü ve "Şuan sana bir omuz lazım. Benim omuzum bugün senin için çalışıyor"deyip sırıttı.

Kendimi çok iyi hissetmiştim. Biraz sessiz kaldıktan sonra ayağa kalkıp "Ders başlayacak , hadi gidelim" dedi. Bende tam ayağa kalktığımda sol tarafımızda Jimin'in bize baktığını gördüm. Önemsemeyerek Addy'nin peşinden gittim ve birlikte dans odasına girdik. Ardımızdan da Jimin girdi ama yüzü gülmüyordu. Gerçi benimde pek umrumda olduğu söylenemezdi. Birkaç hareket yaptıktan sonra dinlenmek için ara verdik ve bende kenara gidip şişeden su içmeye başladım o sırada Tango Santa Maria'dan Sexy Tango şarkısı çalmaya başladı. Yine Eun Jungla Jimin dans edecek diye düşünürken Addy elimden tutup beni kendine doğru çekti. Diğer elinide belime koydu. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki ben daha ne olduğunu anlamamıştım. Kendine biraz daha çektiğinde nefesini dudaklarımda hissedebiliyordum. Eğer kendine biraz daha çekse dudaklarımız birbirine değebilirdi. Hemen arkamızdaki oğlanlar " Oooo" diye bağırmaya başladılar ve Addy sırıttı. Bende gülerek ona ayak uydurmaya çalıştım.

Etrafımız tüm aynayla kaplı olduğu için ben karşımdaki aynaya baktığımda Jimin'in bize baktığını ve gözlerinden ateş çıktığını görebiliyordum. Onu bu kadar sinirlendiren şey ne olmuştu anlamadım. Kendisi eun jungla dans ederken gayet mutlu görünüyordu. Şimdi benim başkasıyla dans etmem ona mı battı?

Onu umursamamaya çalışırken hızlı adımlarla odadan çıktı ve kapıyı sertçe kapattı. Herkesin dikkati oraya gitmişti , benimde öyle. Ardından Eun jungda çıktı. Ama o daha sakince kapattı kapıyı. Müzik bittiğinde gülümsedim. Addy bana o güzel gözleriyle bakarak "Çok keyifliydi" dedi.

"Bencede" dedim ve dişlerimi göstererek güldüm.

Ders bittiğinde dışarı çıktım ve etrafa göz gezdirdim. Ama kimseler yoktu. Jimin nereye gitti acaba? diye düşündüğümde kendime yavaşca vurdum. " Ne diyosun sen Yun Hee. Jiminden sanane" dedim. Geri saçlarımı düzelterek ilerlemeye başladım. Üniversiteye girdim ve içerde dolaştım. Bir tane sınıf çok dikkatimi çekmişti Dance Class yazıyordu. İçeriye girdiğimde , Eun jungla , Jimin'in bu sınıfta olduğunu gördüm. Demekki burda da bi sınıf varmış . Jiminle , Eun Jung yan yana oturuyorlardı ve eun jung'un eli Jimin'in sırtındaydı. Nasıl bu kadar rahat davranıyorlarsa , ben Türkiye de bunu birisine yapsam kesinlikle hakkımda çok kötü şeyler düşünürlerdi. Ama burda hiç kimse birbirini önemsemiyor. Jimin sıraya başını gömmüş , yatıyordu. Kafasını kaldırdığında Jiminle göz göze geldik ve bende hemen arkamı dönüp ilerlemeye başladım.

Yavaşca arkamı döndüğümde kimse olmadığını anladım ve ilerlemeye devam ettim. Aslında ben bu üniversite de Kore dili bölümüne gitsem ve korecemi geliştirsem hiç fena olmaz. Böylece burda kaldığımda daha rahat ederdim.

Yönetime gidip korece sözlüğü açtım ve Korece konuşarak "Ben Kore dili bölümüne gitmek istiyorum" dedim. O sırada Addy geldi ve bana yardımcı olmaya başladı. Gerçekten çok rahatlamıştım. Benim dediklerimi ona , onun dediklerini bana çeviriyordu. Sonra elime evrak verip "Bunları doldur" dedi.

"Ne yani istediğim bölüme gidecek miyim?" dedim Addy'e.

"Bilmiyorum , hocalarla konuşacaklarmış. Eğer uygun görürlerse başlarsın" dedi. Sonra konuşmasına devam ederek "Ama senden ücret alabilirler ne de olsa sınava girip bölüme girmedin"dedi.

"Ücret mi?" diye sordum üzgün bir tavırla.

Sonra gülerek "Hadi bir anlaşma yapalım" dedi ve bende onu dinlemeye başladım.

"Ben senin kore dili bölümüne gitmen için ücreti ödeyim , sende her gün bana kahve getir" dedi.

"Bu kadar basit mi?" diye sordum. Kafasını salladı.

Aslında onun ücreti ödemesi gururumu kırsa da kabul etmeliydim. Doğru düzgün param yoktu ve hergün kahve alıp ona götürmek basit birşeydi. Mecbur kalarak teklifini kabul ettim.

Benim acilen bir iş bulup para kazanmam lazımdı...


unrequited love::pjmWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu