Bölüm 1

2.6K 123 51
                                    


-GRYFFİNDOR

Şapka, son sözünü tüm salona bağırarak söylemişti. Harry oturduğu yerden kalkıp başını eğerek alkışlar arasında Gyffindor masasına oturdu. O sırada Weasley ikizleri "Potter'ı kaptık!" diye seviniyordu. Lark onların bu haline gözlerini devirmeden edemedi. Kardeşinin bu saçma ününe dayanamıyordu! Harry Potter, sağ kalan çocuk! Burada herkes onu bir kahraman gibi görüyordu. Ama muggle dünyasında, yaşadıkları yerde Lark olmasa tamamıyla ezilecekti Dursley'lerde. Lark bir an için geçmişini düşündü.

İkizi Harry'le beraber Dursleyler tarafından büyütülmüştü. Tabi bu süre içerisinde tam bir pislik gibi muamele görmüşlerdi. Lark yine iyi sayılırdı, karakterinde ezilmek olmadığı için Dursleylerin ayak işlerini yapmamıştı fazla. Ama Harry... O fazla kibardı, Dursleyler onu hizmetçi gibi kullanmıştı büyüyene kadar. Birçok kez, Lark tarafından kurtarılmıştı böyle işlerden. Yakın zamanda da Hagrid gelmiş ve onlara birer büyücü olduklarını söylemişti. Anne ve Babası'nın Voldemort denen karanlık büyücü tarafından öldürüldüğünü anlatmıştı.

Ve işte sonunda buradaydılar! Hogwarts Cadılık ve Büyücük Okulu!

"Potter, Lark!"

Lark kendi isminin okunmasıyla dalgınlığından kurtuldu. Derin bir nefes alarak seçmen şapkanın bulunduğu tabureye doğru ilerlemeye başladı. Etrafındakilerin fısıltılarını duyuyordu. "Potter?", "İkizi" "Kardeşinden daha yakışıklı" Lark bunu duyunca, dudaklarının ucu yukarıya doğru kıvrıldı. Kardeşinin aynısıydı aslında dış görünüşü. Siyah karışık saçları kısa kesilmişti, gözlük takmadığı için daha açık görünebilen zümrüt yeşili gözleri vardı. Şekilli burna sahipti ve yüz hatları yaşıtları gibi yuvarlak ve çocuksuydu. Ama gözlerinde tedirginlik yoktu kardeşininki gibi, kendine güven ve gurur doluydu. Ve kararlılık! Alnında kardeşininki gibi bir yara izi de yoktu! Bunlar ele alındığında bazılarına göre kardeşinden daha yakışıklı görünmesi normaldi.

Lark şapkayı kaldırıp kafasına taktı ve üç bacaklı tabureye oturdu. "Bir Potter daha!" dedi şapka. Lark kaşlarını kaldırdı. "Bravo! Nasıl anladın bakalım Potter olduğumu?". "Hmm, bu Potter öncekinden çok farklı" dedi şapka. Sonra düşünüyormuş gibi bir ses çıkararak "Nereye koysak acaba, Kardeşini yanına?". Lark daha bir şey diyemeden "Ah! Hayır, hayır, hayır" dedi Şapka. "Sen kardeşini yanında olmak istemiyorsun. Orası sana uygun bir yer değil ha? Peki bakalım, Ravenclaw? Zekisin, orada iyi olabilirsin, ama orası senin için yetersiz olur! Çok karmaşıksın çok... Gryffindor'un cesaretine sahipsin, Ravenclaw'ın zekasına... Ah buldum! O ikisinden de baskın bir şey var sende, ha?" Şapka cevap bekler gibi sordu, ama Lark onun bir cevap istemediğini biliyordu. Sadece onu dinlemeye devam etti. "Hırslısın" dedi şapka. "Bir şey istediğinde, onu elde etmeden durmazsın. Ve karşına kim çıkarsa çıksın, eğer amacına engel oluyorsa onu yolundan kaldırırsın! Tehlikelisin, ama güçlüsün. Senin evin... SLYTHERİN!!" Şapka son kelimesini bağırarak tüm salonun duyacağı şekilde söylemişti. Salondaki herkes saklayamayacakları bir surat ifadesine bürünmüştü. Potter! Bir Potter Slytherin'e mi seçilmişti şimdi? Hem de Sağ kalan çocuğun ikiziydi bu kişi! Lark gözlerini yaşlı okul müdürünün bulunduğu noktaya dikti ve o yaşlı suratında oluşan hayal kırıklığı ve şaşkınlığı gördü. Yüzünde, bu ifadeden tatmin olan bir gülümseme oluştu. Ve Şapkayı çıkartıp tabureye koyduktan sonra, şaşkın kişiler arasında Slytherin masasına oturdu...

Lark kendisinden sonra başka bir ismin daha okunduğunu duydu, ama ona bakmadı. Zümrüt yeşili gözlerini Slytherin masasında gezdirdi. Slytherindeki herkes ona şaşkınlıkla bakıyordu. Ona ilk hoş geldin diyen, sarı saçlı gri gözlü bir çocuktu. Elini uzatarak "Malfoy" dedi çocuk. Yüzünde büyük bir gülümseme vardı. "Draco Malfoy. Slytherin'e hoş geldin". Lark çocuğa baktı. Onu daha önce de görmüştü, az önce merdivenlerde Harry'le konuşmaya çalışmıştı çocuk. Ama tabi ki Harry, çocuğun arkadaşlık teklifini geri çevirmişti. Hatırladığı kadarıyla, Weasley çocuğuna bir şey demişti ve o yüzden Harry Malfoy'u sevmemişti.

Lark kendisine uzatılan eli sıktı memnuniyetle. Weasley'den oda hoşlanmıyordu açıkçası. Çocuğu tanıyalı pek olmuyordu, ama çok yakınmış gibi davranıyordu Harry ve Lark'a. Sanki çocukluk arkadışmışlar gibi, aşırı rahat tavırları vardı ve umursamaz tavrı çok sinir bozucuydu. "Lark Potter" dedi, Draco'ya bakarak gülümsedi. "Memnun oldum". Malfoy da gülümsedi. "Kardeşinden çok farklısın" dedi şaşkın bir şekilde. Lark yüzünü buruşturdu. "Eh! Onun aksine ben beynimi kullanabiliyorum". Draco bunun üzerine bir kahkaha attı. Lark da kurduğu cümleye gülümsemeden edememişti. Draco gözlerini Gryffindor masasına dikti, "Kardeşin benimle koşmana pek sevinmedi sanırım". Kafasıyla, sinirli bir şekilde kendisine bakıp yanındaki Ron Weasley'e bir şeyler fısıldayan Harry'i gösterdi. Lark onu umursamadığını gösterircesine omuzlarını silkti. "Bende onun Weasley'le konuşmasını sevmiyorum. Ama karışmıyorum da" dedi.

Draco ve Lark tekrar birbirilerine baktılar ve kısa bir süre daha konuştular. Bundan sonra, Draco kendi ayak takımı –Evet arkadaşları değil ayak takımı- Crabbe ile Goyle'u tanıştırdı. En sonda Blaise Zabini ve Pansy Parkinson ile tanıştı. Ve bir daha adını bile hatırlamayacağını düşündüğü birçok kişiyle el sıkıştı. Sonunda birinci sınıfların seçimleri bitmişti. McGonegall isimleri okuduğu kağıdı katlayıp, ellerine seçmen şapkayı aldı ve salondan çıktı.

Albus Dumbledore ellerini iki yana açarak keyiflice konuştu. "Hoş geldiniz!" dedi. "Hogwarts'ta yeni bir yıla hoş geldiniz! Şölen başlamadan önce bir şeyler söylemek istiyorum. Söylüyorum işte: Zırla! Tırla! İncik! Boncuk!" Lark anlamsızca yaşlı müdüre baktı. Yaşlı müdür gülümseyerek teşekkür etti ve yerine oturdu tekrar. Draco, Lark'ın bakışlarını görünce. "Onun söylediklerini boş ver" dedi umursamazca. "Babam onun bir deli olduğunu söylüyor sürekli. Bakanlık hala nasıl bu adamı burada tutuyor anlamıyormuş". "Baban akıllı bir adammış" dedi Dumbledore'a nefretle bakarak. Yaşlı okul müdürü biran için gözlerini Lark'ın yeşil gözlerine dikti. Sanki onun zihninin derinliklerini görmek isrermiş gibi baktı ona. Hemen ardından bir şeyden ürkmüş gibi başı geriye doğru gitti ve yüzünde önce şok, sonrada suçluluk ve üzüntü karışımı bir ifade yayıldı. Bu ifade, yanındakilerden birinin ona seslenmesiyle yerini sahte bir gülümsemeye bıraktı. Lark ne olduğunu anlayamamıştı, ama yaşlı müdürün suratında gördüğü o ifadeden şikayetçi olamazdı. Yemekle dolan masaya döndü ve tabağına lezzetli görünen yemeklerden aldı. Draco'yla beraber gülümseyerek yemek yemeye başladılar. Lark yemek yerken bir an durakladı ve düşüncelere daldı.

Hayatının değiştiğini hissedebiliyordu. Harry'le beraber büyüdükleri, evi olarak gördükleri o çöplükten çok uzaktaydılar şimdi. O sözde akrabaları olan, domuzcuk ailesi Dursley'lerden de çok uzaktaydılar. Sonunda ev denildiğinde, yüzünde sıcak bir gülümsemeyle düşünebileceği bir yer bulmuş gibiydi. Sonunda gerçekten arkadaşlar elde etmiş gibi hissediyordu ve kendini bir yere aitmiş gibi hissediyordu. Tamam, belki Harry'le ayrı taraftaydılar, ama onunla beraber yaşayabilecekleri bir yer edinmişti. Harry'nin de aynı düşünceleri paylaştığını biliyordu. Kardeşiyle hiçbir zaman benzer olmamıştı, ama ona değer veriyordu. Onu her şeyden korumak gibi bir saplantısı vardı hatta Lark'ın. Kardeşinin de kendisi

Ne değer verdiğini biliyordu. Sonuçta onlar birbirilerinin tek ailesiydiler. Anne ve Babalarını hiç görmemiş çocuklar olarak, tek sahip oldukları birbirileriydi. Dursley'lerde bu şekilde yaşamışlardı, o yalnızlık dolu günleri böyle atlatmışlardı.

Lark düşüncelerinden sıyrılıp tekrar nefretle Dumbledore'a baktı. Hepsi bu şeker gibi görünen yaşlı adamın suçuydu. Anne ve Babası öldürüldükten sonra onları bıraktığı yer Dursley'lerdi! Yıllarca kardeşine ve kendisine evcil hayvanları kadar bile değer vermeyen kişiler! Başka birini bulamamış mıydı kendilerine bakacak? Küçücük, savunmasız ve masum çocukları, onları ucube olarak gören kişilerin yanına bırakmak! Emindi ki yaşlı büyücü bu kararı verirken kendisini ve kardeşini pek düşünmemişti. Eğer düşünmüş olsaydı, Harry bu güne kadar merdivenin altındaki küçük bir dolapta, kendisi de soğuk ve tozlu karanlık bodrum katında kalmazdı. Lark o bodrum katında yaşadıklarının hatıralarından kendini kurtardı ürpertiyle. Bir kez daha yaşlı müdüre içinden lanet etti. Yaşlı büyücüden intikamını alacaktı, o soğuk ve karanlık bodrumda kaldığı her gecenin, soğuktan uyuyamadığı için titreyerek sabah olmasını beklediği her gecenin bedelini soracaktı ondan. Küçük bir çocukken döktüğü her damla göz yaşının bedelini ödetecekti. Kalbinin derinliklerinden yükselen intikam duygusuyla yeşil gözlerini Dumbledore'a dikmeye devam etti. Burada okuduğu sürece, yaşlı adamın yaşadığı her mutlu anı ona zehir edecekti. Aynı onun kendisine ve kardeşine yaptığı gibi...       


Slytherinde Bir Potter/HarryPotter FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin