FIRTINA ÖNCESİ

161 16 0
                                    

_ Ne zamana kalkar?
Soğuk ve hissizlikten ibaret olan bu sesi kulaklarım hemen tanımıştı.Başımda ki ağrı zonkluyor kolumdaki yara acısını arttırmıştı.
_ Ah be evladım! Söyleseydin bir haber etseydin en azından gelmezdim buraya.Hanım kızımız çok korktu.
_ Birşey olmaz dayı ona sen korkma.Dokuz canlı maşallah.
Gözlerimi araladım ve sesin sahibine odaklandım.Ceyhun.Kibirli bakışlarıyla beni izliyordu.Bu klübeden bıkmıştım artık.Hele dün gece kalp krizinden gidecektim öbür tarafa.
_ Dur yavrum dikkat et.
Dedi Ceyhunun aksine yaşlı bir ses.Kendimi bulunduğum divandan sürünerek duvara yapıştırdım.
_ Buradan gitmek istiyorum.
Sesim güçsüz fakat bir o kadar da tehditkar çıkmıştı.
Etrafı taradım.İçi boş yanmayan bir soba, köşede mutfak olarak adlandırabileceğimiz küçük bir alan üzerinde bulunduğum divan.İlk başta sevimli ve sıcak gözüken klübe şu an benim korkulu rüyam haline gelmişti.Etrafı tiksinerek izliyordum.Sadece buradan değil Ceyhun'dan da tiksiniyordum.
_ Kes zırvalamayı.Bir gün daha buradayız.Bugün fırtına var o yüzden yola çıkmak tehlikeli olur.
Sobayı hazırlarken bir yandan da benimle konuşuyordu Ceyhun.Dayımız nerede bilmiyordum.Yine kaybolmuştu.
_ Sanki burası dışarıdan çok güvenli!
Deyip gözlerimi devirdim.
_ Sen az önce gözlerini mi devirdin?
Elindekileri bırakıp öfke saçan gözleriyle üstüme yürüdü.
_ Evet.Ben az önce gözlerimi devirdim.Zoruna mı gitti sayın Ceyhun.
Divana yaklaştı ve yaralı kolumu sertçe tutarak beni ayağa kaldırdı.
_ Kalk!
_ Ya bıraksana hayvan herif! Diyerek onu itmeye çalıştım.Ama onun gücünün yanında yüzde bir şansım bile yoktu.
Klübenin kapısını açarak beni dışarıya götürdü.Kolumu artık hissetmiyordum çünkü gerçekten o kadar sıkıyordu ki eriyecek sandım.
_ Bak!Etrafına bir bak! Doğaya onun hazinesine bir bak seni aptal! Havanın taze kokusuna, hayvanların çıkardığı tuhaf seslere kulak ver! Sence bunlar saçmalık mı?
Felsefe mi yapıyordu şimdi de.İyide zaten bunları biliyordum ne diye kafamı ütülüyordu ki!
_ Sen delisin. Dedim ona dönerek.
Bana küçümseyerek baktı ve sırtını döndü.
_ Sen yaşamak istiyorsun değil mi?! Fakat yaşamın yaşamanın ne olduğunu bilmiyorsun.Hep boş konuşuyorsun.İşte bu yüzden aptalsın!
Dedi ve arkasını dönerek klübeye doğru ilerledi.
_ Hadi defol git! Ne bok yersen ye!
*****************
Gitmemiştim aslında gidememiştim.Çünkü yolunu bile bilmediğim ormanın içindeydim.Pislik işte gidemeyeceğimi bildiği için öyle rahattı.Resmen iplerim onun elindeydi.Daha doğrusu onun gözünde tasmalı bir köpeğiydim.
Ben tüm bunları düşünürken Ceyhun yanımda hatta dibimde koluma pansuman yapıyordu.Ona bakınca neler hissedeceğimi bilemiyordum.Acıma mı? Nefret mi ya da tiksinme mi?
_ Kremi de sürünce birşey kalmaz bir haftaya geçer.
Dedi ve uzaklaştı.Bu çocuğu çözmek imkansızdı.
Beş dakika geçmeden elinde tepsiyle yanıma geldi.
_ Bir de başıma üşütme.Çocuk gibi sana bakmaktan bıktım.
Şunu iç de kendine gel.
Elindeki tabakta sıcacık ve enfes kokan tarhana çorbası vardı. " İç beni" diyordu.Ama bu sefer içecektim tabiki.Zaten karnımda zil çalıyordu.
Geçirdiğimiz en düzgün zaman ve benimle de herhalde en güzel kurduğu diyaloglardan birisi buydu.
Hayretle ona bakarken
_ Ne?
Dedi meraklı gözlerle.
_ Hiç.
_ Söyle.
_ Düşündüm de aslında iyi bir insansın ama bu iyiliği sıkıca koli bandıyla kapatmışsın.
_ Koli bandı mı?
Dedi ve güldü.Oha bana ilk kez içten ve samimi bir gülüş atmıştı.
_ Evet.Sanki biri onu yırtıp açamasın diye sıkıca kapatmışsın hem de.Ama anlamıyorum.
_ Neyi?
_ Seni.Benimle ne işin olur ki?! Babamı tanığını ima ettin onun için beni kaçırdın ve buralara sürükledin.Ama ne babam hakkında bir bilgi verdin ne de kendin hakkında.
_ Kendim hakkında bilmen gereken birşey yok.
Dedi ve sobanın başına oturdu. İlk kez böyle düzgün konuşabilmistik.İki sıradan insan gibi.Bu anı kaçırmamalıydım.
_ Hayır var.Çünkü seni tanımıyorum ama bak burada seninleyim.Elinde babamla ilgili kanıt ya da benzeri hiçbir şey yok.Sana nasıl inanmamı bekliyorsun ki!
Dedim ve ayağa kalkıp bende onun yanına yaklaştım.Soba sıcacık yanıyordu.Bir iki santim mesafe kalacak kadar yanına oturdum gözlerinin içine bakarak devam ettim.
_ Bana bu kinin neden? Neden bana böyle davranıyorsun?
Dedim yavru kedi gibi sokulmuştum yanına beni dinlemeliydi artık.Elindeki odunu bırakarak bana döndü.
_ Nasıl davranıyorum ki?! Ne istiyorsun? Seni şımartmamı mı ya da övmemi mi?
_ Tabiki de hayır.Kast ettiğim bu değil.Sanki ben senin azılı düşmanınım.Bazen bakışlarından o kadar korkuyorum ki!Deli olduğunu düşünüyorum ya da seri bir katil.
Söylediklerimi ilk defa tüm samimiyetiyle dinliyordu.Başımıza taş yağacak!
_ Deli haa!?
Güldü ve yanından uzaklaşarak pencerenin başına gidip duvara yaslandı.
_ Benden korkmalısın zaten.
_ Neden?
Dedim ve bende onu takip edip yanına gittim.İkimizde karşılıklı ayakta duruyor birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk.
_ Bak kızım ben senin bildiğin cincon erkeklerden değilim.Benden daha fazlasını bekleme.Yarın buradan kurtuluyoruz.Sevinebilirsin.
Dedi ve divana gidip uzandı.
_ Yeterince uykusuzum zaten.Sesini kes de buraya gel.
Divana sırt üstü uzanmış beni izliyordu.
_ Pardon? Diye sordum.Onunla yatacak halim yoktu heralde.
_ Buraya gel de şu ayakkabılarımı çıkar.
Dedi gülerek.Evet gülünce çok tatlı oluyordu fakat bu onun dediğini yapacağım anlamına gelmiyordu.
_ Az yede uşak tut!
Bana burun kıvırarak kendisi çıkarttı ayakkabılarını.Kroya bek sen!
_ Burası fazla sıcak oldu.
Dedi ve üzerindeki kazağı çıkarttı.Şov yapıyordu adeta bana.Baklavaları gel beni ısır diyordu.Tamam çok abartılacak kadar kaslı değildi ama vardı yani.O vücuda kene gibi yapışmak isterdim.
_ Hey beni süzmeyi kes.
Dedi gülerek.Salak gibi onu izliyordum ve salyalarım akıyordu resmen.Salak Nisan! Bundan keyif de alıyordu pislik.
_ Saçmalama senin neyini süzücem ben.
_ Kesinlikle saçmalamıyorum.
Sırtını döndü ve uyumaya başladı.Ben ne yapacaktım.
_ Aaaa!
_ Ne oldu?
Şimşek çakmıştı.Dışarıda yağmur şiddetini arttırmıştı.
_ Şimşek.. Diyerek camdan dışarısını gösterdim elimle.
_ Bebek misin sen? Emzik de ister misin?
Yerinden kalktı ve yanıma geldi.
_ Sadece uyuyacağız.Seni ısırmam korkma.Gel. Korkarsan bana sarılırsın.
(Seve seve bay kas, bay karizma)
Dedi kolumdan çekti ve divana gittik.Evet aslında o yanımdayken hiçbirşeyden korkmuyordum.
İkimiz de divana uzandık.Gözlerini kapatmıştı ama uyumadığını iyi biliyordum.Ona daha da sokularak yüzlerimiz dip dipe gelecek şekilde döndüm.Bu adama aşık olmak istemiyordum.Ama neden içimde bir hareketlenme oluyordu?Neden?!
_ Bana bakmayı kes ve uyu.
Onu izlediğimi nereden biliyordu.Cevap vermedim ve susmayı tercih ettim.
_ Ne?!
Dedi gözlerini açarak.
_ Sanırım sana aşık oluyorum...
****************

DÜĞÜMWhere stories live. Discover now