KOD ADI: Gizemli Sanat'ın Üçlemesi

38.1K 2.5K 1.3K
                                    



Bölümü beğenmeyi ve yorum bırakmayı unutmayın, özellikle satır arası yorumlarınızı eksik etmezseniz beni çok mutlu edersiniz.
Seviliyorsunuz! 🖤

KOD ADI: GİZEMLİ SANATIN ÜÇLEMESİ

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



KOD ADI: GİZEMLİ SANATIN ÜÇLEMESİ

"Sırlar üç kademelidir, sanat misali özenle işlenir."



Kararlarımızla şekillenen hayatlarımızın bedellerini ödemek için yaşadığımız gerçeğine alışmaya başlıyordum.

Bizi olduğumuz şekle sokan eller, kendimize aitti.

Seçimlerimizle var oluyor ya da yokluğa sürükleniyorduk. Çevremizi etkileyecek mi diye düşünmeden yapıyorduk bunu. Sanıyorduk ki sadece biz varız o anda. Koskoca dünyadaki insan popülasyonunu yok sayarak, bencil ve ilkel bir dürtüyle benliğimizi esas alıyorduk ama öyle değildi.

Kararların zincirleme bir etkisi vardı.

Seçim yapacakken hayata at gözlükleriyle bakmayacaktın. Aksine dönecektin etrafında. Her yolu görecek, her ihtimali değerlendirecektin. Politik ve kararlı olacak, olasılıklardan kaçmayacaktın.

Çoğu zaman kararlarımı verirken böyleydim.

Dikkatli, disiplinli ve düşünceli fakat şu an bu üç kavramdan da fazlasıyla uzaktım.

Karşı komşumun evinde, tanımadığım bir adamın çalışma odasındaydım. Birbirinden eşsiz ve paha biçilemez üç tablonun önünde durmuş öylece dikiliyordum. Algılarım acıyla kıvranıyor, düşüncelerim karaya oturmuş bir tekne gibi yerinden kıpırdayamıyordu. Tek yaptığım nefes almak ve beni izleyen adama bakmaktı. Kalbimin deli gibi atmasını sağlayan korkuyla gözlerimi kırpmadan bakışlarımı yüzünde gezdiriyor, adeta durum değerlendirmesi yapıyordum.

Hektor'un koyu gözlerinde fırtınalar kopuyordu.

Öfkeliydi fakat aynı zamanda rahatlamış gibiydi. Bana kızmasını bekliyordum lâkin o oldukça sakin ve bilinçliydi. Sanırım ona karşı edindiğim kozları kullanmaktan çekinmeyeceğimin farkındaydı. Yine de kendinden ödün vermiyor, bir dağ misali karşımda dimdik duruyordu. Öylesine heybetliydi ki bir an için gerileyerek aramıza mesafe koymak istedim. Düşünmeye ihtiyacım vardı fakat zaman lehime işlemiyordu.

Telefonumu kaldırarak polisin numarasını tuşladığımı belli eden ekranı karşımdaki adama doğrulttuğumda konuştum. Sesim çelik bir demir gibi sert ve soğuktu. "Bana polisi aramamam için bir neden verebilir misin?"

Kara gözleri beyanımın doğruluğunu ispatlamak istemiyor gibiydi. Bakışlarını benden ayırmadı ve onun görüş alanına sunduğum ekranı yok saydı. Karanlığın içindeki kudretli endamıyla beni ürpertse de dik durmaya gayret ettim. Gözlerindeki öfke harlanırken dudağının kenarı alaycı bir tavır ile kıvrıldı. Belli belirsiz gülümsemesi bir illüzyon gibi saniyesinde kaybolduğunda hayal gördüğümü sandım.

PERSONAWhere stories live. Discover now