KOD ADI: Akhilleus'un Öfkesi

100K 4.1K 2K
                                    



"Küçük bir kıvılcımdan koskoca bir alev doğar."
DANTE ALİGHİERİ

 KOD ADI: AKHİLLEUS'UN ÖFKESİ                   

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



KOD ADI: AKHİLLEUS'UN ÖFKESİ
                   

I Monster - Who is she





Eylül
Bulgaristan/Varna

Karanlık gecenin içinde parlayan dolunayın ışığı, izbe sokağı aydınlatan tek şeydi.

Genç adam lüks otomobilinden inip, ağır adımlarla ilerlemeye başladığında derin bir nefes alarak omuzlarını düşürdü. Sessizliği bölen sert adım sesleri şehrin dört bir yanında yankılanıyor, yağmakta olan yağmur yazın gidişini haber ediyordu.

Siyah botların çıkardığı melodik tınılar tehlike çanlarını andırıyordu. Saatler daha gece yarısını bile göstermiyordu lâkin şehir yıllardır ayak basılmamış ve terk edilmiş bir kasaba kadar ıssızdı.

Gri bulutların arasından saniyelik bir zaman diliminde parlayan ışık huzmesi adamın yolunu aydınlattı. Işığın kayboluşuyla gelen gök gürültüsü soğuk duvarlara çarptığında, yaralı ruhun mesken edindiği beden adımlarını yavaşlattı. Bulutların arasından süzülen yağmur damlalarının tenine değişini hissettiğinde, sokakta yürüyen adam günaha bulanmış ruhunun arınmasını umut etti.

Genç adam farkında değildi ama bu gece diğer bütün gecelerden daha karanlık ve kirli bir sırra hizmet ediyordu.

Bu yitip giden iki ruhun sessiz merhabasıydı. En azından Tanrı, yarattığı kulları için bunu diliyordu. Aksi halde adam dönecekti ve yanacaktı çaresizce hapsolduğu çukurda. Kadın ise kaybolacaktı o soğuk boşlukta.

Dipsiz bir kuyuyu anımsatan gözleri gökyüzünde dolaşırken, günlerden sonra ilk defa derin bir nefes alıp soluklandı. İçini kemiren endişe duygusuna hâkim olamıyor, düşüncelerini susturamıyordu. Zihninde bozulmuş bir plak vardı. Durmadan aynı şeyleri söylüyor, genç adamın akıl sağlığını kaybedecek kadar delirmesine neden oluyordu.

Bir isim kazılıydı zihnine. Gözlerinin önünde beliren küçük bir kız vardı. Yerleştiği o noktadan ayrılmıyor, yıllar geçse de aklından silinmiyordu.

Genç adam günler önce satın aldığı binaya girip, asansöre ilerlediğinde resepsiyonda bekleyen orta yaşlı kadını selamladı. Onunla tek kelime etmez fakat selamını da esirgemezdi. Genç adam asansöre binip çatı katının tuşuna bastığında, ıslanan saçlarını iki yana salladı. Kavisli yüzünden süzülen damlaları teninden esirgemek isteyerek ellerinin tersiyle alnını sildiğinde demir kapılar iki yana açıldı. Büyük çatı katına adım atarak ona ait olan mekânda yürüdü ve siyah paltosunu çıkarıp bir kenara fırlattı. Ellerine ve tişörtüne sıçrayan kanı fark ederek doğruca sağda kalan arınma odasına ilerlediğinde, yürüyüşündeki kudret her insanın korkmasına neden olabilecek bir hiddete sahipti.

PERSONAWhere stories live. Discover now