♠ Final Bölüm 16 ♠

3.7K 187 27
                                    

Hemen her gün artık aynı geçiyordu. Bütün gün oyalanıyor ve geceyi iple çekiyordum. Akşam yemeğinde yabancı gibi davranıyor. Geceleri ise kış bahçesinde sabaha kadar sohbet edip gülüyorduk.
İşin kötü yanı ise düğün günü gittikçr yaklaşıyordu. Bu durumu ikimizde farkındaydık ve ikimizinde moralini bozsada bu konuyu hiç açmıyorduk.

Düğün hazırlıkları başlamış ve bazı konuklar gelmeye, sarayda kalmaya başlamıştı.
Benim gelinlik provalarım yapılıyordu.

Bir gelinlik dikiminin ardından uyuyakalmış ve gece gidememiştim. Sabaha kadar beklediğinden emindim ve deli gibi vicdan azabı hissediyordum. Ertesi gün yorgunluktan ölmeme rağmen gözlerimi kırpmamıştım ve kış bahçesine gitmiştim. Ancak bu kez o gelmemişti. Hemen vazmı geçmişti benden?
Ertesi sabah masada babasıda vardı. Çok iri yarı bir adamdı ve tuhaf bir bıyığı vardı. Yüzüme hiç bakmıyordu. Bir an göz göze gelince hemen gözlerimizi kaçırdık.
Gece dayanamayark tekrar gittik kış bahçesine. Bu kez orada oturmuş beni bekliyordu.

"Bir gece gelmeyince benden va geçtin sandım."
"Özür dilerim fakat babamı karşılamam gerekiyordu."
"Bende özür dilerim çok yorgundum ve uyuya kalmışım." Defim buruk bir sesle. Yanına oturdum ve ons döndüm. Gözlerine rahatça bakabildiğim tek zaman bu zamandı ve doyasıya tadını çıkartıyordum.
"Babam beni evlendirmeyi düşünüyor. Başk bir dükün kızıyla."
Bir anda başımdan kaynar sular inmişti. Başka bir kız ona dokunuvaktı! İçim buruklaştı adete. Gerçi 1 hafta sonra benimde düğünüm olduğumu varsayarsak böyle düşünmem saçmaydı. Demek her gün oda benim gibi hissediyordu.
Yasak bir meyva gibi.
"Senin adına sevindim." Dedim yalandan gülümsemeyle.
Hiç konuşmadan saatlerce oturduk o gece.
Bir çılgınlık yaptım ve o gece ona herşeyi anlattım. Tüm sırlarımı ve gerçek adımı. Birine söylemeyeveğinden emindim ancak artık hiÇ birşey umrumda değildi. Hikayeme şaşırmış ve enteresan bir şekilde ilgisini çekmişti.

Sonraki geceler bir daha kış bahçesine gitmedim. Oda evlenicekti, bende. Bu saçmalıktı. Yalnızca kendimize haksızlık ediyorduk. Hem eminim 2. Geceden sonra beklemeyi bırakmıştı.

Düğüne iki gün kala koridorda karşılaştık ve bana selam verdi. Yanımdan geçerken bana çarptı ve hızla uzaklaştı. Yerde kağıt görünce aldım ve ona seslenmek için başımı kaldırdığımda o artık yoktu. Kağıdın üzerinde benim adım yazıyordu. Hızla göğsüme soktum ve odama kaçtım. Özenle katlanmış kağını açtım.

İkimizde biliyoruz ki birbriimizi deli gibi seviyor ve ne sen kral ile nede ben o kız ile evlenmek istemiyorum. Ben sensiz yapamam. Kralın sana dokunduğunu hayal etmek bile canımı yakıyor. Bu gece ormanın girişinde buluş benimle. Noah'ıda al ve gel. Mevki yada para umrumda değil. Sadece bana gel. Her gece seni bekledim ve bu gecede bekliycem. Yeterki gel.

Nutkum tutulmuş bir şekilde kapıda bakıyordum. Gerçekten artık ne yapacağımı bilmiyordum. Fakat ne yapmak istemediğimi biliyordum. Evlenmek istemiyordum. Hızla Noah'ın yanına gittim. Ona bu gece kış bahçesine gitmesini söyledim. Hiç birşey sormadı ve onayladı.

Gece yine sessizce kralın kollarından çıktım ve üzerime kalın birşey alarak hızla kış bahçesine çıktım. Noaha sarıldım ve elinden tutarak hızla hizmetlilerin çıkışına ilerledim. Fakat askerlerle burun buruna h
Geldi .
"Nereye?" Diye gürledi.
Başımı öne eğdim ve yüzümü sakladım.
Ne diycektim?
"Benim midem bulanıyor ve kötüyüm. Bakıcım beni dışarı hava almaya çıkartıcak" diye atıldı benim zeki kardeşim. Kapıdan çıkınca ona minnetle baktım. Hızla ormana ilerledim ve onu gördüm. Bu karanlıkta gözlerinin deli gibi parladığını yemin edebilirdim. Nasıl yaptı bilmiyorum ama bir at be bir sürü erzak vardı. Sessizce bir süre uzaklaştıktan sonra ata bindik ve gidenildiğimiz kadar gittik. Noah hiç birşey sormamıştı. Ona öylesine minnettardım ki.
İçim ise kıpır kıpırdı ve yerimde duramıyordum. Dinlenmeden sürekli gidiyorduk çünkü kaçırıldığım düşünülerek beni aradıklarına emindik. İngiltereden çıkmak zorundaydık. Yakalanmamanın tek yolu ise denizdi.

Bir kayığa atladık ve erzaklarla açıldık.
Yorgun düşen Noah hemen uyuya kalmıştı.

"hayatımın en güzel günleri. Gelmiyceksin diye ölesiye korkmuştum. Fakat artık hiç bir korkum yok. Yalnızca seni sevdiğimi biliyorum dedi ve uzanarak beni dudaklarımdan öptü. Kalbim öylesine hızlı atmıştı ki başım dönüyordu ve kalbim bu kez bedenimi gerçekten terk etmişti.



Sonra ne mi oldu? Bir kaç ay sonra karaya ulaşmış ve Fransada bir ormana ağaç ev yapmıştık. Evet ciddiyim. Gerçekten bir ağaç ev yapmıştık. İngilterede dönen entrikalar Fransaya kadar geliyordu. Başta gerçekten kaçırıldığımı sanmışlar. Fakat Ruprecht"in yokluğud fark edilince herkes işin aslını anlamıştı. Tüm ülkede bizi aramışlar ancak bulamamışlardı. Bizi kapıdan çıkartan asker ölmüştü. Onun adına gerçekten üzülmüştüm çünkü onun hiç bir suçu yoktu. Kral bir süre sonra delirmiş ve intihar etmiş başa ise Hector geçmişti. Adı bile midemi bulandırıyordu.

Ben mi? Ben çılgınlar gibi mutluyum.
Ormanın içinde ve huzurluyum. Olmak istediğim yerdeyim. Kraliçe olmayı ve tüm mülkü elimin tersiyle iytiğim için bana deli diyebilirsiniz. Ancak ben burada mutluyum. Üstelik hergece hiç birşey hissetmediğim hatta tiksindiğim adamla yatmaktansa
İlk kez aşık olduğum adamla mutluyum.
Bir kez daha yasak meyva yendi ve bir günah da biz işleyerek kaçtık. Fakat mutluyuz. Noahda mutlu. Uzun süredir ilk kez bu kadar huzurluyuz.

-SON-

Av TanrıçasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin