♠ Bölüm 12 ♠

3.3K 164 3
                                    

Noah ile olan kısa yürüyüşümüzün ardından banklardan birisine oturduk ve sakince sohbet etmeye başladık. Yaşıtlarına göre yakışıklı, zeki ve çevik bir çocuktu. Hizmetçilerden birisinin kızıyla arasında geçen ufak çaplı hoşlantıysa gözümden kaçırabileceğim cinsten değildi. Noah yanıma geleli neredeyse 2 ay olmuş ancak hala ne savaştan nedr kraldan bir haber alınabilmişti. 2 ay boyunca Noah'a kılıç tutma ok ve yay kullanma gibi savaş tüyoları veriyordum. Hızla kalkarak güllerin arasına girdi ve iki gül kopartıp yanıma koştu. Önümde reverans yaparak
"Bu tatlı Kraliçemize." dedi ve gülün birisini bana uzattı. Kraliçe lafına takılarak öteki gülü sormayacağımı umuyordu ancak yanılıyordu.
"Ötekisi kime Noah?"
Yanakları kıpkırmızı olmuş ve başını öne eğmişti.
"Pekala sanırım ben anladım. Sahibine götürmelisin öyleyse. Yoksa solacak."dedim elindeki gülü alarak.
Hızla saraya koşarken arkasından gülmeye başladım.

Yavaşça kalkıp odama yürümeye başladım.
Mary'den gül çayı istedim ve balkona oturdum. Sarayın kapısını izliyor ve bir yandanda çayımı içiyordum. Rüyalarım gün geçtikçe artıyor ve Krala karşı olan özlemim dahada artıyordu. Ancak ne yaparsam yapayım babamla ilgili kötü haberleride aklımdan çıkartamıyordum. Aklıma geldikçe bembeyaz oluyor ve soluğum kesiliyordu.

Sarayın kapısının açıldığını görünce elimdeki çayı yere döktüm. Kalabalık bir ses eşliğinde büyük bir ordu içeri girdi. En önde prens Hector duruyordu. Kralı görmeyince kalbim sıkışmaya başladı. Ona birşey olmuş olamazdı. Ayağa kalktım ve telaşla kalabalığın içinde onu aramaya başladım. Hectorun başa geçicek olması bir yana bana zorla sahip olmak istiyceğinden emindim. Öldürme ihtimalide vardı ancak bu en iyisi olabilirdi. Fakat Noah vardı ve onu bu sarayda bir başına asla bırakamdım. Yolu yarıladıklarında ordu ikiye ayrıldı ve ortada atıyla koşan Adam'ı görünce derin bir nefes aldım. Aşağı koşmak için hamle yapıcaktım ki son anda durdum. Yerime oturdum ve beklemeye başladım. Yanıma gelip gelmiyceğini merak ediyordum. Bir yandan hevesle gelmesini bekliyor bir yandanda içten içe kendimi azarlıyordum.

Kalabalık neredeyse azalmış herkez ailesinin yanına koşmuştu. Balkondan ayrılmamış dışarıyı izlemeye devam ediyordum.
Kapı hafifçe tıklatıldı ve açıldı. Ayağa kalkarak kapıya döndüm. Heybeli vücuduyla kapıda dikilmiş bana bakıyordu. Yavaş hareketlerle eğildim ve reverans yaptım ancak ben daha doğrulmadan yanıma geldi ve beni kaldırdı. Doğrudan gözlerimin içine bakıyordu. Gözlerimi kaçırarak başka tarafa bakmaya başladım. Tenimin yandığını hissedebiliyordum. Zorla gözlerine bakmamı sağladı. Rüyalarımda gördüğüm gibi bakıyordu ve bu durum bacak aramda yeni bir sızlamaya neden oldu.
"Anna'm. Tekrar mektup yazamadığım için üzgünüm ancak hep seni hayal ettiğimi bilmeni isterim. Fakat senden de bir cevap bekledim."
"Ben ne yazıcağımı bilemedim."
Cevap vermek yerine hafifçe gülümsedi ve boynuma ufak bir buse kondurdu. Titrediğimi hissettiğimdeyse buna engellemek için çok geçti. Belimden tutarak beni kendine çekti ve boynuma daha fazla öpücükler bırakmaya başladı.
Daha fazla titrediğimdeyse geri çekildi ve yüzünü yüzüme dayadı.
"Seninde benden farkın yokmuş Anna'm."
Yatağa uzandırdı ve üzerime uzandı. Boynumdan öperken titrememe bir türlü engel olamıyordum. Bacaklarımın arası sırılsıklam olmuştu ve kendime şaşırır durumdaydım. İlk kez böyle birşey yaşadığım için utancımdan ne yapacağımı bilmiyordum. Onu üzerimden attım ve hızla ayağa kalktım. Reverans yaparak
"Üzgünüm yemin etmeden olmaz."
"Yanlış anladın Anna tören olmadan asla yapmam ancak sana dokunmama izin ver" dedi ve hızla beni altına aldı.
Boynuma ve çene kemiğime öpücükler kondururken bir ekiyle eteğimin altından bacaklarımı okşamaya başladı. Okşadığı bacağımla belini sardım. Ağzımdan kaçan iniltiyle kıpkırmızı olurken Adam gözlerimin içine bakıyordu. Gözleri parıl parıl parlamıştı. Dudaklarımı öpmeye başladığında belini daha çok sardım. Elini yavaşça bacakalrımın arasına götürdü ve ıslaklığımı okşamaya başladı.
"Bayılıcam." diye bir inilti kopuverdi dudaklarımdan.
Dudağıma bir öpücük daha kondurdu ve geri çekildi. Yanıma uzanarak bana sarıldı Hızlı nefes alış verişim yüzünden boğazım yanmaya başlamıştı.

Av TanrıçasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin