♠Bölüm 13♠

2.9K 160 0
                                    

Son yaşanan olayın tekrarı yaşanmasada kralın gelişi ve savaşın kazanılmasıyla büyük kutlamalara başlanmıştı. Kral araya düğün törenini katmak istesede henüz erken olduğunu söylüyordum. Babamdan hala haber alamamıştım ve Noah'a bahaneler üretmek ruhumu yıpratır hale gelmişti. İşin en ilginç yanı ise Hector idi çünkü zindana atılmıştı ve bir erkek çocuk olana kadar orada kalıp daha sonra idamı düşünülüyordu. Mutfakta oturmuş bir oraya bir buraya koşturan kadınları izliyordum. Gelecek olan dükler için yemekler ve içecekler hazırlanıyordu. İçeri tombul ve aksak yürüyen bir kadın girerek reverans yaptı. Bu hareketin üstüne gözlerimi devirmek zorunda kaldım.
"Kraliçem elbiseniz hazır."
Bir dakika ne elbisesi?
"Anlayamadım ne için?"
"Akşamki balo için."
Ne yani bende mi katılıyordum? Bu şokun üstüne kalkmaya çalışırken sandalyemle beraber tepetaklak oldum. Herkez telaşla yanıma koşlarken içimden kolumu yada bacağımı kırıp baloya gitmemek için dua ediyordum.
Maalesefki her yerim sağlamdı. Yanıma gelen kadınla beraber mutfaktan çıktık ve onu takip etmeye başladım. Bu baloda düğün haberini vereceğine emindim. Bir odanın önüne geldiğimizde durduk.
İçeri girdik ve genç kızlar beni soyduktan sonra kadın yatağın üzerindeki elbiseyi alıp bana giydirmeye başladı. Mor kumaşın üzerine altın renklerde işlemeleri olan bir elbiseydi. 25 li yaşlarımda gerçek bir kraliçe adayı gibi duruyordum. Derin nefes almamla korse karnımı sıktı. Bu durum canımı sıksada sesimi çıkarmadım. Kızlar beni oturtup saçlarımı yaparken gözlerimi kapatıp baloya gitmeyecekmiş gibi hayal kurmaya başladım. Odamda uzanacak yada bahçeyi seyredecektim.

Saçlarımın bitmesiyle hayallerim yıkılmıştı. Aynadaki yansımamla afallamıştım. Kendimi ilk kez böylesine güzel görüyordum. Savaşçı bir kadından resmi olarak bir kraliçeye dönüşmüştüm. Erkek evlat vermek zorunda olan bir kraliçe! Kaçmalımıydım acaba. Noahı alıp elbet yaşayacak bir yer bulurduk. Ancak Noahı bu riske sürükleyemezdim. Hadi ama baba nerelerdesin? Sana çok ihtiyacım var. Kalbimin sıkışmasına bir türlü engel olamıyordum.
~~~~~~
Balo salonun önüne yürürken kalbimin yerinden çıkacakmış gibi atmasına engel olamıyordum. Kapının önüne geldiğimde derin bir soluk aldım ve kapılar ardına kadar açılırken bağırılarak adım takdim edildi. Ağır adımlarla kral tahtına uzanan kırmızı halı üzerinde ilerlemeye başladım. Kral Adam sol elini bana uzatmış ona varmamı bekliyordu. Sağ elinde özel işlemeleri olan şarap kadehi tutuyordu. Ayaklarımın titremesine engel olmaya çalıştıkça kalbim içerde çırpınoyordu. İnsanların beni öven sesleri kulağıma kadar geliyor. Bayanların imrenen bakışları gözlerime kilitleniyordu. Başımı yukarı doğru kaldırarak yürümeye devam ettim. Kral Adamın elini tutmamla görmediğim basamağa takılmam bir olmuştu ancak kralın beni sağlam tutan elleri düşmemi engellemişti. Çok dikkatli bakmayan birisin bunu fark etmesi imkansız olurdu. Yanaklarımdaki pemleşmeyi gidermek adına ellerimle yellememek için kendimi zor tutuyordum. Misafirlere döndüm ve yüzüme bir gülümseme yapıştırdım. Büyük bir masa çeşitlerce yiyecek ve içeceklerle donatılmıştı.

Herkes yemek masasına oturmuş ve büyük bir iştahla yemeklerine gömüşlmüştü. Bir süre sonra Kral Adam ayağa kalktı ve bıçağıyla nazik hareketlerle kadehine vurarak herkesin dikkatine üzerine çekti.

"Sevgili misafirlerim. Buraya toplanma amacımızı biliyorsunuz. Savaşı kazanmamız. Ancak bir sebep daha var. Sizlere güzel bir haberi vermekten onur duyarım. Yakın zamanda Anna ile düğünümüz var ve hepiniz davetlisiniz." Elini bana uzattı. Elini tutarak zarifçe ayağa kalktım. Kimisi hiç şaşırmamış gibi kimisi ise hayret nidaları atıyordu.
Yemeğin sonunda herkes birbiriyle dana ediyordu. Orta yaşlı bir adam yanıma geldi ve krala eğilerek "Genç hanımı dansa kaldırabilirmiyim?"
Kral Adam başıyla onayladı ve Adamın uzattığı elini tutarak ayağa kalktım. Bu durumdan şikayetçi olsamda sesimi çıkartmamıştım.
"Tebrik ederim." Dedi adam
"Ne için?"
"Savaşı kazandığınız ve evliliğiniz için Kraliçe Artemis."
Gözlerimi pörtlerek adama baktım. Kalbim korkudan sıkışmıştı. Adam kulağıma eğildi ve kimsenin duyamayacağı bir sesle;
"Babanızı savaşta kaybettik."
İçimde bir yerlerde bir ses feryat koparmıştı.
Babammm...

Av TanrıçasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin