separation

180 14 10
                                    


Darren odanın içinde deli gibi dolaşan adama bakıyordu. Bir şeyler söyleyeme çalışmıştı ama pek faydası olmuyordu. Chris sinirden neredeyse morarmıştı ve sesi darren'ın kulaklarını kanatacak kadar gür çıkıyordu. "nasıl böyle bir şey yaparsın, nasıl?" diye gürledi chris. Olanlara hala inanamıyordu. Dublin'den sonra bir şeyleri düzeltmek için belki de son şanslarıydı bu röportaj ve bu defa her şey daha da karışmıştı.

Chris çekime gitmediği için lanet etti bir kez daha. " sana güvendim, anlıyor musun? Beni anladığını düşündüm darren kahretsin. Yapacağın tek şey vardı ortamı yumuşatacak birkaç şaka yapmak hepsi bu! Ama sen ne yaptın?" diye bağırdı darren'ın önünde durarak. Darren iyice köşeye sıkışmış hissetti kendini. Bir şeyleri düzeltmeye çabalıyordu ama nedense her şey aksine daha kötü bir hal alıyordu. " ne yapmamı istiyorsun chris? İşi şakaya vurmamı ve sana hayran gibi davranmamı söylediniz? Ben mi yanlış anlıyorum?" dedi.

"işi şakaya vurmaktan anladığın bu mu senin? Asla asla dememek mi?" diye bağırdı tekrar chris. Darren'ın cevap vermesine izin vermeden devam etti " peki ya mark'a ne demeli? Kahretsin en başından onun yanlış kişi olduğunu kabul etmeliydin. Sürekli bize şakalar yapan ve bir arada olduğumuzu duymaya çalışan saplantılı hayranlardan hiçbir farkı yok onun. Chris'le evlenirseniz isminiz ne olur da neyin nesi lanet olsunnnn!" bulunduğu odanın zeminini aşındırmıştı chris gezinirken. Her konuşmaya başlamasında ağzından çıkanlar darren'e birer tokat gibi çarpıyordu.

Evet, oda bir şeylerin kontrolden çıktığının farkındaydı ama her olay sonrası chris'in tepkileri şiddetleniyordu ve olaylar artık kontrol edilemez bir hal almıştı. Sürekli bağırılan azarlanan taraf olmak darren'ın da ağırına gitmeye başlamıştı. Kendini tutamadı " yeter artık chris!" diye gürledi darren sesi planladığından daha yüksek çıkmıştı. Yataktan hızla kalkıp chris'in karşısına geçti " her defasında çocuk gibi beni azarlamandan bıktım. Ben kurtulmaya çalıştığın bir kanser hücresi değilim ve senin bu tepkilerin beni öldürüyor" diye çıkıştı darren. Bunun chris'i biraz bastırmasını umuyordu ama aksine daha da deliye döndürmüştü.

"Ashley bile olaya dâhil oldu inanamıyorum, bunların hepsi bir şaka olmalı. Resmen oraya çıktınız ve her şeyi berbat ettiniz. Artık insanları susturmanın hiçbir yolu yok!" diye bağırdı chris ve bu darren'ın sabrını taşıran son damla olmuştu. " şu haline bak chris, bizi bu duruma sokan sensin, her şeyin bu kadar büyümesinin, böyle imkânsız bir hal almasının sebebi senin bu tepkilerin. Her şey seninle ilgili değil mi? Senin kariyerin, senin itibarın, senin ailen ve senin hakkında söylenecekler.. Ben neyim peki söyler misin?" diye inledi darren. Chris duyduklarına şok olmuş halde ağzını açtı " sana inanamıyorum, ben mi? tek sorun ben miyim? Hapse girecek olan ben miyim söylesene, cevap ver" chris bu defa kontrolünü kaybetmiş ve darren'ı yakasından tutarak sarsmaya başlamıştı. Darren hiddetle yakasını chris'in elinden kurtardı ve bir adım gerileyerek konuşmaya başladı.

" Sorunun bu olmadığını ikimizde biliyoruz, artık bunun arkasına saklanmaktan vazgeç tamam mı? Lanet mia da kontratta umurumda değil benim bunu ikimizde biliyoruz. Şuan bu halde olmamızın asıl sebebi o lanet kontrat değil chris, senin korkuların, benden utanman ve bu, buu – tiksinir bir surat ifadesiyle- histerik tavırların" dedi ve bir saniye kadar sert bir nefes alıp arkasına dönerek yürüdü darren. Birkaç adım sonra arkasına döndü ve devam etti " hem ne diyorum biliyor musun? Benden bu kadar ben artık buna katlanamıyorum beni sevdiğini söyleyen ama benden günah gibi bahseden biriyle kalamam. Endişelenme her şeyi yoluna koyacağım en azından SENİN İÇİN! – işaret parmağıyla sertçe chris'in göğsüne vurur- artık kimseden saklanmana gerek yok!" diyerek arkasını dönüp gitti daren. Ve birkaç saniye sonra çarpan sokak kapısının sesiyle kendini yatağa bıraktı chris. Sinirleri yıpranmıştı ve gözyaşlarına hâkim olamıyordu.

perfectHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin