Kendini Kaçırma Planları Bölüm 2

2.7K 199 348
                                    

Not: spoi olmasın diye istediğim fotoyu bu multiye koyamadım. O yüzden bir dahaki multi aslında bu bölüme ait olacak. Çünkü çok zekiyim ve size spoiler vermek istemiyorum. Çünkü siz huzurla okuyun istiyorum. Çünkü sizi düşünüyorum. Çünkü harikayım xjjdjdjsjs hadi iyi okumalar size dhejdnsm

"Hepsi senin yüzünden oldu Asya!"

Doruk önüme geçti.

"Bana bak sana buradan yumruğu bir çakarım Ağrı Dağı'na beleş çıkarsın!"

"Ama yalan mı söylüyor Doruk?"

"Sen de mi be Koray? Oğlum kızın üstüne gelmeyin, olan oldu işte! Tamam Bünyaminler'in bizi arabadan atmasına ve Çanakkale'de kalmamıza neden olmuş olabilir ama bence bilerek yapmadı yani!"

"Bok vardı o espriyi hatırlattın değil mi Asya?"

"Bence komikti Koray."

"Hı hı çok komikti, bak nasıl kahkahalarla gülüyorum. Neymiş? Pespembe kelimesine benzer bir kelime: cepcevahir." derken Koray bütün sinirlerini unutup kahkahalarla gülmeye başladı. "Oğlum komikmiş lan."

O sırada Devrim başka yöne bakan suratını bize çevirip telaşla "Otobüsü kaçıracağız!" diye bağırınca çantaları alarak otobüse doğru koştuk ve direk Antalya'ya giden otobüse bindik.

Her ne kadar otobüste arkalara doğru ilerlerken otobüsün boşluğundan da yararlanarak arkalardaki iki kişilik boş yeri Devrim'e işaret edip "Buraya oturalım mı, seninle konuşmam gereken bir konu var." desem de hemen arkamızdan gelen Doruk onun bir şey söylemesine fırsat tanımadan ikimizi de arka beşli koltuklara sürükleyerek "Yok ya!" diye çığırdı. "Yürüyün arkaya, horozpular sizi!"

Allah belanı vermesin. Rezil ettin beni.

Arkaya geçtiğimizde beni cam kenarına oturttu ve kendisi de hemen yanıma geçerek Devrim'den olabildiğince uzak kalmama neden oldu.

Ben sana ne diyeyim şimdi? Hayır kızamıyorum da...

Ama bu yolculuk böyle geçmez, uzun sürecek sonuçta. O yüzden hikaye vakti.

Şimdi bir kız varmış ve bu kız her gün aynı saatte minibüse biner sevdiğiyle okul çıkışından sonra beş dakikalık bir minibüs yolculuğunda dâhi olsa aynı yerde olmak istermiş. (Tabii sevdiği derken platonik bir ilişkiden bahsediyorum.) Ama her seferinde minibüs Dorukl- aman insanlarla dolu olduğundan kız tek aşkına hiç kavuşamazmış. Yine de, asla pes etmezmiş. Israrla her gün binermiş o minibüse.

Bir gün, minibüsü beş dakika beklemiş on dakika beklemiş ama gelen giden yok. O da ne olduğunu araştırmaya başlamış ve öğrenmiş ki sevdiğini alan minibüs aslında yürüyüp uzak diyarlara göç etmiş. Sonra da kız anlamış ki sevmek çok saçma bir şey, demiş 'böyle masal mı olur' ve bir daha hiçkimseyi sevmemiş. Son.

Devrim... Neden uçup gittin sevdiğim? Oysa ben sana önemli bir şey söyleyecektim.

*

"Kalkın lan, gelmişiz." diyen Koray'ın sesini duymamla gözlerimi açıp Doruk'un omzuna koyduğum kafamı kaldırdım ve bulunduğum ortama adapte olmaya çalıştım. Antalya'ya gelmiştik. Hani ciddi ciddi gelmiştik.

Yerimden fırladım ben de ve Antalya'nın havasını içime çekmek üzere otobüsten indim. Sonra diğerleri de hemen arkamdan inerek etrafı incelemeye başladılar ama ufak bir sorun vardı, saat akşam on bire geliyordu. Artık o üçlü hanzolar arabayı ne kadar yavaş kullandıysa Çanakkale'ye bile anca yedi saatte varabilmiştik.

Çünkü MalsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin