I'm a bad girl beaches!

8.5K 530 160
  • इन्हें समर्पित: Shiranouta
                                    

Multimedyada bir adet Doruk örneği görebilirsiniz sjsjjddh.

Yok, olmuyor. Susmuyorlar. Yaklaşık yarım saattir ağzımı açmadan yanımda konuşmalarını dinleyip susmaları için gözlerinin içine kadar girdim, onlara bakıyorum ama tın yok. Hayır konuştukları konu da bitmiyor arkadaş. Bir konu bitse iki dakika sonra yeni bir konu buluyorlar. Yakında ağda konusu da açacaklar diye korkuyorum hani. Bunlar nasıl yaratıklar böyle?

Allah'tan zilin çalmasına sadece birkaç dakika var. Diğer türlü olsaydı Cevahir'i üzerlerine salmak zorunda kalırdım. Sabır, sadece 3 dakika kaldı. Şimdi 2.59, 2.58, 2.57- Yok bu böyle olmayacak. Acaba okulu mu yaksam?

"Yeter, Allah rızası için susun artık."

Birden ikisi de susup bana döndü.

"Hayırdır?"

"Kafamın gazozuna ilaç attınız Koray, mahallede gece gündüz çekirdek çitleyip dedikodu yapan koca karılara döndünüz yemin ederim. Susun iki dakika."

"Bak bak bize diyene bak. Kızım sen uykunda bile konuşan bir yaratıksın bize mi laf ediyorsun şimdi?"

"Ben konuşurken arada nefes de alıyorum. Ya siz? Abi bir insan nefes almadan 30 dakika boyunca konuşabilir mi?"

"Abartma. Rahatsız oluyorsan yürü git başka yere o zaman."

Sonra zilin çalmasıyla eş zamanlı olarak Doruk Koray'a onu dövercesine bir bakış attı.

"Gitmiyor bir yere."

"Oğlum iyi misin, bırak gitsin."

"İstiyor musun sen gitmeyi Asya?"

"Siz insan formunuza geri dönene kadar gitmeyi istiyorum, evet. Ama geri geldiğim zaman da konuşursanız videonuzu çeker internete veririm."

"Tamam o zaman."

Ben yerimden kalkıp en arkadaki boş sıraya ilerlerken onların tekrar konuştuklarını gördüm. Sonra sıraya oturdum ve onları izlemeye başladım. Doruk çantasından çıkardığı bir tostu yemeye başlarken gülüp hangi konuda olduğunu bilmesem de Koray'a kafa tutmaya başladı.

"Soyadı Çaçan olan biri bana nasıl zarar verebilir?"

"İşte böyle."

O anda Koray Doruk'un elindeki tostu simit görmüş martı gibi kapıp koşmaya başladı. Doruk'ta onun peşinden koşmak için hızla ayağa kalkarken bağırdı.

"Bu ne cesaret yiğidim bittin sen!"

Onlar birbirini kovalarken yanıma biri oturunca Devrim'dir umuduyla gülümseyerek ona döndüm. Fakat o an yanımdakinin sınıftan tanımadığım başka biri olduğunu görünce nefret dolu bir bakışla ona bakmaya başladım.

"Merhaba."

Ne var, seni gerizekalı.

"Merhaba?"

"Yanın boş mu?"

Yo ne münasebet.

"Hayır, dolu. Hüsamettin oturuyor."

Öncelikle ben deli değilim. Hüsamettin diye biri gerçekten var. Hüsamettin, sadece kankalarımın anladığı, en son hoşlandığım kişinin adı yerine seçtiğimiz bir şifre. Yani aslında Hüsamettin var.

"Hüsamettin diye biri yok bu sınıfta."

"Öyle mi? İstersen bir de Doruk'a sor."

Yani kankam var. Ağzını burnunu kırar.

Çünkü Malsınजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें