On Dokuz

2.9K 208 64
                                    

+30 voteyi geçsin :( 

26 vote de iş görür ama okuyucu sayım artmak yerine düşüyor. Birilerine önerin lütfen kitabı.

multi: Lena 

BÖLÜM GECİKMESİ OLMAMASI İÇİN 30 VOTEYİ GEÇMESİ GEREKİYOR AMA 25 VOTE GEÇER GEÇMEZ DE YAYINLAYABİLİRİM HER NEYSE

SCHOOL NUMBER ADLI HİKAYEME DE BAKMAYI UNUTMAYIN! ONDA DA FECİ ŞEYLER OLACAK!

VE SECRET NUMBER'İN 2. KİTABINI KURGULAMAYA BAŞLADIM ANCAK İSİM KONUSUNDA YARDIMA İHTİYACIM VAR. AKLINIZDA BİR İSİM VARSA YAZMAKTAN ÇEKİNMEYİN LÜTFEN! 

***

AVM'ye neden gittiğimizi tahmin edebiliyordum aslında. Büyük hatta çok büyük ihtimalle saçlarımı boyatacaktık, bunun heyecanıyla da yol boyunca, Rose'un dediklerini dinleyememiştim.

Rose, kolumu dürtünce gerçekliğe döndüm. ''Efendim?'' 

Rose, bıkkınlıkla gözlerini devirdi. Onun ilk kez gözlerini devirirken görüyordum ve bu gerçekten çok kötüydü. ''Diyorum ki, saçlarını ne renk yapalım?''

''Bilmiyorum, hangisi yakışırsa o olsun.'' deyiverdim hemen. 

''Tamam o halde.'' dedi ve ne zaman önünde olduğumuzu anlamadığım kuaföre girdi. Buraya daha önce saçlarımı kestirmek için gelmiştim, o günü net bir şekilde hatırlıyordum. Daha fazla oyalanmadan Rose'un peşinden gittim. Aniden gelen bir dürtüyle dudaklarımı yalamam, aklıma Justin'i getirmişti. Zaten oradan bir saniye bile çıktığı yoktu. Dudaklarının hiç bu kadar beni etkileyeceğini düşünmezdim. Belli ki, beni arzulamıştı, bu bile benim içimdeki kıpırtıların sebebi olmaya yeterdi.

Boş bir sandalyeye oturduğumda, Justin için her şeyi yapabileceğimi fark ettim.

Çünkü aşık olmak bunu gerektirirdi. 

Rose, saçlarımı boyayacak kişiye, nasıl bir şey istediğini anlatırken aynada kendimi süzdüm. Aslında gerçekten güzel bir kızdım fakat derslerden kafamı kaldırmadığım için, kendimi zamanla çirkin olduğuma inandırmıştım. Ama bu saçmalıktan ibaretti. Kendime güvenmem gerekiyordu bundan sonra.

Saçlarımı boyayacak kadın malzemeleri ile birlikte yanıma geldiğinde, berbat bir şey olmaması için dua ettim.

Umarım güzel bir şeyler çıkardı.

***

''Artık gözlerini açabilirsin.'' diye seslendi Rose. Kadın saçlarımı boyamaya başladığından beri gözlerimi açmıyordum çünkü merak etmek istiyordum. 

Gözlerimi açmadan önce, ''Sence nasıl oldu?'' diye mırıldandım. 

''Kendin görmelisin.'' deyince Rose, kaşlarım çatıldı. O kadar mı kötü olmuştu yani?

Korkarak açmaya başladığım gözlerim, aynadaki yansımama gidince küçük dilimi yutacak gibi olmuştum. 

Tanrim, bu ben miydim? Çünkü aynada baktığım şaşkın bakışlar ben olduğumu gösteriyordu ama yine de emin olamıyordum.

Çünkü yeni saçlarımla çok seksi olmuştum. 

''Çok güzel.'' diye fısıldadım, gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. 

Rose, ''Hadi, acelemiz var.'' deyip, beni adeta sürüklercesine dışarıya çıkarırken kaşlarım çatık ona baktım. 

''Nereye gidiyoruz?''

''Pikniğe tabii ki!'' 

Kaşlarım kuşkuyla yukarı kalkmıştı. İşte o zaman anladım. Justin bana pikniğe gideceklerinden bahsetmişti! Ama saat öğleyi geçeli çok oluyordu. 

Rose, anlamadığımı anlayınca açıkladı. ''Piknik gibi ama aslında bir geceliğine kamp yapacağız. Hem yarın haftasonu ve istediğimiz gibi gezebiliriz.''

''İyi fikir ama annemden izin almadım ve kıyafetlerim yanımda değil.'' dedim umutsuzca.

Rose, ''Biz kuafördeyken Ryan annenden izin aldı.'' dedi, ''Ayrıca, şu anda bizi almaya geliyor, annen kıyafetlerini hazırlayıp, Ryan'a vermiş.''

''Ee? Sabahki kavganız?''

Rose iç geçirdi. ''O sadece bir tartışmaydı ve biz onu hallettik. Zaten pikniğe gideceğimiz için de bize gelemezdin. Kamp yaparken de konuşabiliriz aslında.''

''Vay canına, bunu sevdim.'' dedim gülümseyerek. Umarım Justin'le başbaşa kalabilirdim. Çünkü bu öpücükten bir tane daha istiyordum. 

***

Ryan'ın bizi alması yarım saati sürmüştü ama kafamdaki abuk subuk düşünceler yüzünden zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım aslında. Rose ve Ryan iyi görünüyorlardı. Onların eskisi gibi olması, benim de sevinmemi sağlıyordu. 

Şu defter olayını ne yapacağımı bilmiyordum. Justin benim kim olduğumu öğrenirse çok kızacaktı, bundan emindim ama içindeki iyiliği herkesten gizlemesi büyük bir kayıp olmamalıydı. Bunu engellemeliydim. 

Yaklaşık kırk dakikalık bir yolculuktan sonra kocaman bir ormana gelmiştik. Ağaçlar cidden çok güzel görünüyorlardı, hatta burada tek biz yoktuk. Bizim yaşımızda bir sürü genç ve tek tük aile vardı. Az ileride nehir görmemee birlikte gözlerimin yerinden fırlayacağından emindim. Burası harikaydı.

Biraz daha dikkatli bakınca bize doğru gelenlerin Justin ve grubu olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Yanlarında da, benim yaşlarımda güzel bir kız vardı. Justin'e bakmamaya özen göstererek arabadan indim. Onunla öpüştükten sonra içimde anlamsızca bir karmaşa meydana gelmişti. Öpücüğü beni şaşkına çevirmekle kalmamış, dudaklarımın, onun yokluğunda sızlamasına yol açmıştı. 

Jamie Justin'den önce yanımıza gelerek saçlarımı beğeniyle süzdü. ''Harika olmuşsun Lena.'' diye bir iltifat beklemediğim için kafamı sallamaktan başka bir şey yapmadım.

Rafael de Justin'le birlikte yanıma geldiğinde, ''Güzel olmuşsun.'' diye mırıldandı. Belli ki içine kapanık bir çocuktu veya fazla utangaçtı.

Ama hey!

Justin'in utangaç bir arkadaşı vardı? Vay canına, cidden bu fazla garipti. 

Bakışlarımı Justin'e kaydırdığımda, benimle hiç göz temasında bulunmayınca içimden kamp bitmeden onu bu sefer benim öpeceğime dair söz verdim.

Bakalım daha ne kadar kaçabilecekti.

***

Bölüm aralıklarını uzatmamaya çalışıyorum fakat vote sayısı istediğim gibi gelmeyince biraz bekleyeyim diyorum. lsdkjfsjd neyse, umarım yorum yaparsınız.

YORUM.

YAPIN.

Tahminlerde bulunun.

Mükemmel olur. 


Secret Number//J.BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin