Santos

7.5K 527 56
                                    

"Gidiyoruz"

Prens'in ani çıkışı üzerine yutkundum. Adrian'la göz göze geldiğimizde bana doğru yürüdü. Kollarını etrafıma sardığında bir an şaşırsamda bende ona sarıldım. Benim için hayatını tehlikeye atıyordu. Ona olan borcumu asla ödeyemezdim. Geri çekildiğinde beş muhafızın içeri girdiğini gördüm. Bana bir kez daha bakıp muhafızların yanına yaklaştı. Onlara birşeyler anlatırken oldukça ciddiydi. Büyücü Kletos yanıma geldiğinde ona baktım.

"Elanor'un yanına git."

"Ama..."

Tam itiraz edecekken Prens'le göz göze geldim. Başını iki yana sallayarak gitmemi işaret etti. Sinirlensem de sesimi çıkarmayıp odadan çıktım. Bu işten hiç hoşlanmamıştım. Elanor'un yanına gitmek yerine annemi ziyaret etmek istediğime karar verip onun odasına yöneldim. Beni anlamasa da en azından onunla konuştuğum zamanlarda diğer her şeyi unutuyordum. Kapının önüne geldiğimde birkaç saniye gözlerimi yumup bekledim. İçeri girdiğimde annemi yatağında yatarken buldum. Babam ise başında oturmuş düşüncelere dalmıştı. Beni gördüğünde arkasına yaslandı. Kahverengi saçları gözlerinin önüne düşmüştü ve onunla göz teması kurmama engel oluyorlardı. Annem mırıldanarak başını yana eğdi. Yatağın ucuna oturup annemi izlemeye başladım.

"Bunu neden yapıyorsun?"

Diye sordum. Saçlarını arkaya yatırıp bana baktığında gözlerimi tekrar anneme çevirdim.

"Neyi?"

"Onu sevmiyorsun bile"

Neyi kastettiğimi anlamış olmalıydı ki rahatsızca kıpırdandı.

"Sevmiyorum değil Arya. Onu seviyorum. Fakat ona aşık değilim. İkisi farklı şeyler."

İç çektim.

"Yine de yapmaman gerekirdi."

Gözlerimi babama çevirdiğimde öne eğilmiş olduğunu gördüm. Gözleri yere odaklı biçimde duruyordu.

"İnsan hayatında sadece bir kez aşık olur. Annene aşık olamazdım fakat onu sevebilirdim."

"Sevmedin"

"Sevdim ve seviyorum. Bu sorgulayabileceğin bir olgu değil."

"Peki beni neden sevmiyorsun?"

Başını kaldırıp mavi gözlerini gözlerime odakladığında yutkundum. Boğazıma oturan yumru ve titreyen dudağım ağlamak üzere olduğumu gösteriyordu. Ağlamak istemiyordum. Onun karşısında zayıf düşmek ve ona ihtiyacım olduğunu sanmasını katiyen istemiyordum. Göz yaşlarımı tuttum ve içime akıttım. Fakat özgürlüğünü ilan eden birkaç damlaya engel olamadım. Burnumu elimin tersiyle silip ayağa kalktım.

"Neyse, boşver."

"Arya lütfen otur."

Ayaklarım ona itaat ettiğinde onlarında bana karşı olduğunu anlamıştım. Babam uzanıp elimi tuttuğunda elimi hışımla kendime çektim. Çektiğim elime bir süre baktıktan sonra konuştu.

"Özür dilerim"

Güldüm.

"Beni sevemediğin için mi özür diliyorsun?"

"Böyle düşünmene neden olduğum için özür diliyorum"

İnandırıcı değildi.

"Sana inanmıyorum"

"İnsanlar en değer verdiklerini kaybettiklerinde tutunacak bir dal arar. Annen benim için o dal oldu. Hayata tekrar tutunmamı sağlayan o dal. Ve sen de meyvesi..."

DOĞUM LEKESİ -2- ANAHTAR AİLESİWhere stories live. Discover now