Kayıp

7.5K 508 36
                                    

Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Her şey o kadar ani gelişiyordu ki ne yapacağımı şaşırmış ve afallamıştım. Artık işe başlamam gerektiğinin de gayet farkındaydım. Kovuktan içeri girdiğimde beni karşılayan annem ve Elanor'un yanından geçmek istesem de beni durdurmuşlardı.


''Arya, iyi misin?''


''Evet''


''Solgun görünüyorsun''


Annem kanısında ısrarcı davranırken istemsizce onu önümden itip merdivenlere yöneldim. Kurtarmam gereken biri vardı. Kurtarmam gereken bir Ayaz vardı. Arkamdan Elanor'un seslenmesine aldırış etmeden odama yöneldim. İçimden bir his babamın beni durdurmak için elinden geleni ardına koymayacağını söylüyordu. Buradan kurtulmam gerekiyordu. Odamda birkaç tur dolandıktan sonra buradan çıkmam gerektiğini fark ettim. Yanıma almam gerekenleri kafamda tartarken odamdan çıkıp stad' a inmek için harekete geçtim. Merdivenlerin sonunda kimseyi göremeyince umursamayıp aşağı indim. Her zaman kullandığım kılıcı alıp kemerime takarken sessizlik şüphe tohumlarının çimlenmesine neden olmuştu. Bu fırsatı değerlendirmem gerektiğini anlayıp bir bıçak daha aldım ve stad'ın kapısından bahçeye çıkıp boyut kapısına doğru harekete geçtim. Eğer şanslıysam şu an kapıda muhafız olmaması gerekiyordu. Her ihtimale karşı kafamda planlar yaparken kapının önünde kimsenin olmadığını görünce rahatlayıp derin bir nefes aldım. Son kez arkama bakıp kimsenin beni takip etmediğine emin olduğumda karşı tarafın bulanık bir halka biçiminde gözüktüğü kapıya doğru koştum. Kapıdan geçmek için atladığımda çarptığım cam beni geri iterken neye uğradığımı şaşırmıştım. Kafamı ovuşturup dikkatle karşımdaki geçide bakarken çalmaya başlayan alarmlar üzerine istemsizce kulağımı kapattım. Bu ses gerçekten sinir bozucuydu. 


Alarmın benim için çaldığının farkına vardığımda elimi çabuk tutmam gerektiğini anlamıştım. Elimle geçidin içini yoklarken esnek bir bariyer olduğunu gördüm. Elim birkaç santim ilerliyor fakat sonrasında geri tepiyordu. Yanıma aldığım küçük bıçağı çekip bariyeri kesmesi ümidiyle geçide doğru batırırken tepmesine engel olmak için tüm gücümle iteklemek zorunda kalmıştım fakat bariyer o kadar sağlamdı ki bıçak elimden kayıp geri tepmişti. Bıçağın bana doğru geldiğini gördüğümde  geri çekilmek için geç kalmıştım. Bıçak yüzümde bir çizik bırakarak geçmişti. Yanımdaki ağaçlardan birine tekme atarken diğer yandan da çığlık attım. Bu yere sıkışıp kalmıştım. Nefes nefese buradan çıkmanın bir yolu olmasını ümit ederken arkamdan kollarıma dolanan eller etrafımı incelememe engel oldu. Kollarımı beni tutan ellerden kurtarmak için delicesine çırpınsam da nafileydi. Arkamda iki muhafızın beni zapt ettiğini görünce gücüm tükendiğinde kendimi serbest bıraktım. Her şey buraya kadardı işte. Yolun sonuna gelmiştim ki henüz yola çıkmamıştım bile. Tezatlıklarla dolu hayatımın en çelişkili anlarından birindeydim. Gerçekten bir insanın işleri ne kadar ters gidebilirdi ki!


''Arya!''


Sinirli bir babanın sesi içinizi hoplatırken ne yapacağınızı şaşırırsınız. Hele ki bu baba sizi hiç düşünmeden gözden çıkarabilecek biriyse...


Başımı kaldırıp yüzüne dikkatle baktım. Gözlerinden akan öfke ayak uçlarıma kadar ulaşmış ve beni boğmak istercesine yükselmekteydi. İçinden gelen çığlık sesleri bu sefer kurtuluşumun olmadığını gösterirken diğer yandan da bana sonumun geldiğini çok iyi bir şekilde anlatıyordu. Bu seferki öfkesi farklıydı. Anlamadığım, bilmediğim bir şeyler vardı içinde. Mayasına katılmış farklı bir duygunun tadını alabiliyordum. Bunu daha önce hissetmiş miydim bilmiyordum. Tek bildiğim şey ise bu sefer o duyguyla oynayamayacağımdı. Adını bilmiyordum ve bu beni daha da korkutuyordu. Dudakları aralandığında içinden dökülecek kelimelerden kaçmak için bir yol aradım fakat her biri yüzüme tokat misali çarparken tek yapabildiğim inlememek için dudaklarımı kanatırcasına ısırmak oldu.


''Onu bodruma kapatın ve yanına kimsenin girmemesi için nöbet tutun''


Muhafızlar beni sürüklerken itiraz etmedim, karşı çıkmadım veya ona bakmadım. Anlamadığım bir şey vardı. Bunun bir sebebi olmalıydı değil mi? Sadece kaçmaya çalıştığım için mi bu kadar sinirlenmişti? Oysa ki en başından şartlarımı sıralamıştım. Bu yüzden beni bodruma kapatması haksızlıktı. Gözlerimin takıldığı her taş geriye doğru giderken iç çektim. Bir şeyler dönüyordu ve bu iyice sinirimi bozmaya başlamıştı. Öğrenmem gerekiyordu. Neler döndüğünü er geç öğrenmem gerekiyordu yoksa çıldıracaktım. Öğrenmem için ise babamla bir uzlaşmaya varmam gerekiyordu. Tabi öncelikle şu bodruma kapatılma olayından kurtulmam lazımdı. Nasıl yapacağımı bilmesem de insafına dokunmam gerektiğini biliyordum. Öz çocuğuna karşı beslediği bir merhameti olmalıydı. Kimse bu kadar acımasız olamazdı.


Kovuğun arka tarafına doğru yöneldiğimizde beni muhafızın yanına kapatacaklarını düşünüp heyecanlansam da kovuğun arkasındaki bir kapıya ilerlediklerinde yutkundum. Kapı oldukça aşağıya inen bir merdivenin ucundaydı ve bu oldukça korkunç bir görüntüydü. Beni gerçekten o paslı kapının ardına mı bırakacaklardı? Yok canım, daha neler!


Merdivenleri inmeye başladığımızda üzerime inen karanlık duygularıma öncülük etmiş ve her birinin kendini göstermesi için olanak sağlamıştı. Başı çeken korku kahkahasını serbest bırakırken kahkahanın etkisiyle vücudumu bir titreme dalgası sarmıştı. Bacaklarım titremenin etkisiyle birkaç kez beni yere düşürecek kadar gücünü kaybederken kolumdan tutan askerler olmasa kesinlikle bu merdivenlerden yuvarlanmam kaçınılmaz olurdu. Boğazıma oturan düğüm yutkunmama engel olurken nefes almama da zorluk çıkarıyordu. Vücudumun kontrolünü kaybettiğimi anlamam çok uzun sürmemişti. Kapıdan geçerken bir merdivenle daha karşılaşmak aklıma birçok anıyı boca etmiş ve beni daha kötü bir duruma doğru iteklemişti. Ne sesimi çıkarabiliyor ne de muhafızlara karşı koyabiliyordum. Kalbimin atışından başka ses kulaklarıma ulaşmıyordu. Karanlık odada ne önümü görebiliyordum ne de buranın ne halde olduğunu tahmin edebiliyordum. Sanki görme duyumu kaybetmişim gibi bir his doğdu içimde. Bir şeyler kaybetmiştim, buna emindim fakat ne olduğunu bilemiyordum. Bunun sebebi bu oda değildi. Kalbimin bu denli telaşlı atmasına sebep olan şey ne bu karanlık odaydı ne de babama olan kızgınlığım. Bunun çok ötesinde bir his kalbimden ayrılmış ve beni olduğumdan daha yalnız hissetmeme sebep olmuştu. Sanki sonsuza kadar yanımda olacak bir parça kopmuş ve hiçliğe karışmıştı. Bu boşluk hissini başka türlü açıklayamazdım.


Kollarımdan destek alarak doğrulmaya çalışsam da tüm gücüm bir vakum yardımıyla sömürülmüştü sanki. Yaşama sebebim kalbimin derinliklerinden zorla sökülmüş ve geriye ölmek durumunda kalan bir beden bırakmıştı. Acilen birileriyle konuşmam gerekiyordu. Hissedebiliyordum. Hissedemediğim şeyin kaybolduğunu hissedebiliyordum.


Buradan çıkmam gerekiyordu.


Buradan kurtulmam gerekiyordu.


Kaybettiğim şeyi acilen bulmam gerekiyordu.


Nefes alamıyordum.


Nefes almam gerekiyordu.


Neler oluyordu?


Merhaba!


Bir saat Bilgisayar'a bakma hakkım vardı ve ben hemen yb yazdım. Kısa oldu kusura bakmayın. Artık olayları açıklama vakti geldi. Sonraki bölümün bomba misali düşeceğine inanıyorum. Bu arada uzun süre bana ulaşamazsanız bilin ki test kitaplarının arasında öldüm.


Sizce neler oluyor? Bu durumun sonu nereye varacak?


Yorumlarınızı merakla bekliyorum :)




DOĞUM LEKESİ -2- ANAHTAR AİLESİWhere stories live. Discover now