0.9

241 27 1
                                    

Mandy'e her şeyi anlatalı ve söz vereli tam bir hafta olmuştu. Görünüşe göre yeminimi bozmamıştım veya hala şansım yerindeydi. Seçmelerin olduğu aynı gün soğuk almış ve hastaydım.

Hastalığım geçmişte olduğu gibi planlanmamıştı ama bu seçmelerden üç hafta önceydi. Bu iyiye işaret değildi, her şekilde oraya gidecektim ama Simon'nın beni seçeceği kesin değildi. Milyon yıl geçse de tanrım gerçekten söyleceğim şarkıyı özlemiştim!

Bir plan ihtiyaçım vardı, vaktimin olmamasına rağmen ne yapacağımı bilmem gerekiyordu. Seçmeler bugündü ve aşağıda beni bekliyorlardı. Çok paniklediğim için Mandy'i çağırmıştım. Kısa bir süre bekledikten sonra Mandy'nin kapımı çaldığını duydum.

''İçeri gel.'' Ayağı kalktım ve Mandy kapıyı açtı.

''Sorun ne?'' Odaya girip bana doğru yürüdü.

''Hastayım.''

''Anlamıyorum, sesin iyi. Biraz pürüzlü ama iyi.'' Kafamı salladıktan sonra sertçe öksürdüm. Mandy'nin gözleri belli belirsiz genişledi. ''Kahretsin, bu iyi değildi işte.''

''Evet, değildi!'' O iç çekerken parmaklarımı saçlarıma daldırdım.

''Panik olma. Bak Gemma veya Anne'ye sana çay yapmalarını söyleyeceğim tamam mı?'' Başımı salladım ve tekrardan yatağa oturdum. Mandy onlara haber vermek için odadan çıktı ve sonra geri gelip yanıma oturdu.

''Gerçekten korkuyorum.''

''Sana söyledim, telaşlanma. Her şey iyi olacak.''

''Bundan bu kadar korktuğum kadar ondan bu kadar...'' Duraksadım ve başımı ellerim arasına aldım. Mandy ellerini omuzlarıma koyup nazikçe ovmaya başladı.

''Neyden korkmadığın kadar?'' diye fısıldadı. İç çektikten sonra bir kaç saniye sessizliğin ardından ona doğru tekrar baktım.

''Performansımı sergilemekten.''

''Ama bunu yapmış olman gerekirdi. Çokça sahneye çıkmıştın, değil mi?'' Başımla onu onayladım. Bu doğruydu, ama ya bu sefer seçilmezsem. İşler değişmişti, geçmişte ki gibi değildi. Ya bu sefer dilediğim gerçekleşmese? Burada sonsuza kadar takılı kalırsam. ''Kahrolsun, o zaman neden korkuyorsun?''

''Ya bu sefer dileğim gerçekleşmese?'' Kıkırdadı.

''Bak, dilekler gerçekleşir eğer sende onlar için sıkı bir şekilde çalışırsan. Yalan söylemeyeceğim, nelere olacağını bilmiyorum ama bunu bir şekilde başaracağını biliyorum. '' Gülümsedim, o da bana geri gülümsedi.

Gemma kapıyı tıklatıp içeri geldi, elinde bir bardak çay tutuyordu. Bardağı bana verip sırıttı ''Küçük kardeşim için heyecanlıyım.'' Güldüm.

''Umarım iyi olacağım.'' Sıcak çaydan bir yudum aldım.

''Biliyorum, iyi gidecek.'' Yüzünde ki gurur ifadesiyle konuştu. Bu beni mutlu etmişti, bana inançları olması ve bana güvenmiş olmaları beni memnun etmişti.

Anne gelip kapıyı açtı, yüzünde bir gülümseme vardı. ''Hazır mısın? Gitmemiz gerek!'' Bardağımı bitirdikten sonra ayağı kalktım. Başımı sallayıp Mandy'e doğru gülümsedim.

''Tamam, o zaman ben gideyim ve beni tamam olunca arasın.'' Mandy'i gitmeden önce bileğinden yakaladım. Kaşlarını çattı ve bana şaşkın bir şekilde baktı.

''Benimle gelmeni istiyorum.'' Gülümsedi ve başını salladı.

Yolda çok gergindim. Oraya vardığımızda sahne sıramı aldım. Çok gerginken aynı zamanda çokça heyecanlıydım aynı bir öncekinde ki gibi. Sıram geldiğinde herkes gelip bana sarıldı ve yanağımdan öptü. Mandy'e doğru gittiğimde bana sırıtıyordu.

''Başabileceğimi düşünüyor musun?'' diye sordum. Gülümsedi ve bana sarıldı. Uzaklaşmadan önce yanağımda öptü.

''Biliyorum, başaracaksın.''

--------

''Harry!'' Birinin kapının arkasından bağırdığını duydum, bana olan bağırışı reddedip başımı yastığımın içine doğru çevirdim. ''Seni salak, beni duyabildiğini biliyorum.''

''Beni yanlız bırakın!'' Geri bağırdım.

''Mandy de benimle.''

''Yalancı!''

''Harry, lütfen beni içeri al.'' Kapının arkasından onun şirin sesini duydum, içeri girmek için yalvarıyordu.

Seçmelerden sonra etraftan kaybolmuştum. İyi gitmişti, her şey iyiydi aynı önceden olduğu gibi. Simon'nın bizi bir araya getirmesi dışında, neler olmuştu?

Beni tek yaralayan onların beni bilmiyor olmasaydı. Onları özlemiştim ve hepsine sarılmak, her zaman yaptığımız gibi hep beraber gülmek istiyordum ama bu olan çok ürkütücüydü. Hepsine şans dilemiştim ve onlar da önceki gibi harika bir iş sergilemişlerdi ama bu sefer Simon neden bizi bir araya getirmemişti?

Tek bir şeyi değiştirmemiştik, her şey önceki gibi olmuştu. Ama Simon bizi tekrar çağırmamış öylece gitmişti. Bu ne demekti? Çocuklar olmadan yaşayamam, böyle olamaz! One Direction asla bitmeyecekti, elimden gelen en iyisin deneyecektim.

Bir haftadır çok stresliydim, ne yemek yemiştim ne biriyle konuşmuştum, Mandy ile bile konuşmamıştım. Bunu başarabilirim sanmıştım ama bu sefer becerememiştim.

Ayağı kalktım ve kapıyı açtım, Mandy'i merdivenlerden inerken yakaladım. Benim kapıyı açtığımı duyunca bakışlarını bana çevirip derin bir bir nefes alıverdi. ''Konuşabilir miyiz?'' Arkamdan ona kapıyı açıp bırakıp odama geri dönerken sordu.

İçeri girdikten sonra arkamızdan kapıyı kapattı. Yere bakarak yatağıma oturdum. Adımları giderek bana yaklaştı ve tek bir kelime etmeden karşımda dikildi. Kısa bir sessizlikten sonra öksürdü. Ona baktığımda yorgun ve bitmiş gözüküyordu.

''İyi misin?'' Başını sallayıp gülümsedi. Gülümsemesi boyunca hasta gözüküyordu.

''Benim için endişelenme, başta kendin için endişelen.'' Yanıma oturdu.

''Benden soğuk kaptın değil mi?''

''Harry, bir şey yemiyor konuşmuyorsun. Senin için endişeleniyorum.'' İç çektim. ''Biliyorum bu seni üzdü ve bu olanları geri almak istiyorsun ama belki de bunun bir anlamı vardır.''

''Ne, bir işaret gibi mi?''

''Pek değil. Demek istediğim belki bir şeyler ileride olacaktır.'' Bana umut verdi, bunun belki bir anlamı olduğunu hissetim. Bir şeyler demek istemişti ve ne demek istediğini tam bilmiyordum.

Aslında bu yine de o kadar üzgün değildim, ailemle birlikteydim ve asla pes etmeyecektim.

''Harry, her şey bir sebep için gerçekleşir.''

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 19, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

The Wish [Harry Styles] -londonstars'tan çeviri-Where stories live. Discover now