0.8

249 30 0
                                    

Bu bölüm garip bir şekilde beni duygulandırdı. Umarım bölümü beğenirsiniz, yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın. Lav ya !

-------------  

Başımı arkaya doğru yaslarken onu izledim, benim ve çocuklar hakkındaki durumları anlatmam onu çokça güldürmüştü. Hepsi salakça ve eğlenceliydi. Gülümsedim çünkü onu her zaman güldürmeyi ya da gülümsetmeyi sevmişimdir. Geçmişte yaptıklarımın hepsini düzeltmek istedim. 

Gülmeyi kestiğinde gülümseyerek bana baktı ve kaşlarını kaldırarak ''Niye bana böyle bakıyorsun?''

''Yok bir şey sade-'' Ona ben ünlü olduktan sonra olanları anlatmaya karar verdim. Sinirleneceğini biliyorum ve beni affetmeyeceğini böylece her şeyin mahvolacağını ki bu dileğimin tam tersi. Onunla olan tek şansımı da yok etmek istemezdim. 

''Ne? Devam et Harry.'' Başımı salladım. 

''Seni gülümsetmeyi ve gülüşünü duymayı seviyorum, Mo.''

''Bu o kadar iyi değil, biliyorsun. Değiştirmeyi isti-''

''Hiçbir şeyi değiştirme, Mandy. Sen inanılmazsın.''

''Hayır, değilim.'' Yüzünü yana çevirdi. Elimi çenesine koyup bana bakmasını sağladım. Onu güldürmek için komik bir ifade yaptım ve başarılı oldum. 

''Gördün mü?''

''Neyi gördüm mü, Harry?''

''Salakça davranmama rağmen, kim olduğumu kabul ediyorsun ve asla kaçmıyorsun. Bunları sana daha önceden söylememe rağmen bana inanmamayı seçebilirdin ama bunu yapmadın.'' 

''Asla kaçmayacağım Harry. Biz en iyi arkadaşlarıyız, en iyi arkadaşlar birbirine inanır. Kaşlarımı çatarak başımı salladım. ''Umarım bencin veya yapışkan değilimdir, ama bizim ... hiç anımız var mı?'' Kalbim durmuş gibi hissettim ve çizgi film izlerken ki gibi yüzüm bir çok renge büründü. 

''N-Ne?'' Kaşlarını kaldırdı. Aniden kapıda biri olduğunu anladık ve içeri Gemma girdi.  Ona çok borçlu olduğumu biliyorum ve hatta onun beni kurtarmasını da seviyorum. Dürüst olmak gerekirse verecek bir cevabım yok. 

''Hey çocuklar, annem yemeğin hazır olduğunu söyledi!'' Mandy Gemma'ya doğru gülümseyerek ayağı kalktı ve başını salladı. 

''Üzgünüm, kalamayacağım. Annem çoktan beni bekliyordur, ama yine de teşekkür ederim.'' Ayağı kalktım ve Gemma onun anlayışına karşı gülümsedi. 

''Oh tamam, peki, o zaman sonra görüşürüz!'' O dışarı çıkarken onu takip ettik. Mandy anneme ve Gemma'ya hoşçakal dedi ve bana el sallayacakken onu konuşarak durdurdum. 

''Seninle evine yürüyeyim.''

''Oh hayır, git yemek ye, aç olduğuna dair bahse gire-''

''Hayır, değilim. Öyle olsam bile yemek bekleyebilir!'' Gülümsedim ve beni onaylarcasına başını salladı. ''Sadece bekle, anneme haber vereceğim ve anahtarlarımı alacağım, sonra gideriz.'' Mutfağa geri döndüm, annem masaya yemekleri koyuyordu. 

''Anne, Mandy'lerin evine yürüyeceğim.'' dedim ve yanağından öptüm. 

''Bekle, akşam yemeğine ne olacak?'' sordu. 

''Sonra!'' Mandy'nin eli bendeyken evden dışarı yürüdüm. Çok geçti ama yine de onunla konuşacaktım.

''Teşekkürler, Harry.''

''Sorun değil.'' 

''X-factor ve her şeye hazır mısın?'' Gergince sordu. Konuyu erken değiştirdiği için memnundum. 

''Evet, öyleyim.'' Gülümseyerek başımı salladım. Evine geldikten sonra eve girecekken durdu. Yüzünde ki kaygılı ifade ile bana döndü. Ne diyeceğini biliyordum. 

''Korkuyorum, Harry.'' İki elimi de omuzuna koydum ve iç çektim. 

''Seni unutmayacağım.'' derken acıyı hissediyordum, kendimden nefret ettim. Bu ben seçmelere giderken olan şeyin aynısıydı. Her şey, benim sözüm ve onun kaygılı olması. Ona söz vermekten korkuyordum, ama bu sefer her şeyin doğru olacağından eminimdim. Sözümü bozacak veya ikimizin arasını bozacak bir şey olmayacak.  

''Gerçekten mi?'' 

''Evet, gerçekten. Her anımda ve atacağım her adımda benimle birlikte olacaksın.'' -Çevirmen duygulandı- Bu sefer sözümden emindim. Geçen sefer ki gibi bunu bozmayacaktım. 

Gülümsedi ve başını salladı. ''Bunu biliyordum! Beni asla unutmayacağını biliyordum ve bunu asla yapmayacağını da. '' Sahte bir şekilde gülümsedim.  Belki de ona bunu gelecekte dediğim için özür dilemeliydim. 

''Herneyse, konuyu değiştir!'' Kıkırdadı. ''Hangi şarkıyı sergileyeceksin?'' Hangi şarkıyı söyleyeceğimi kesinlikle biliyordum. Aynı şarkı, bir şey değişmeyecekti. 

''Isn't She Lovely by Stevie Wonder.'' 

''Oh, bu tabi ki de söylediğin şarkı ile aynı mı yani gelecekte olan veya sen ona dersen işte?'' Güldüm, benim gibi kafası karışmıştı. Şu an içinde olduğum şeyi bile tanımlayamıyordu belki de o kadar da salak değildim. 

''Evet.'' 

''Peki niye bu şarkı?''

''Um, çünkü- açıkçası biri tarafından ilham aldım.''

''Gerçekten mi? Kim? Annen mi?'' Başımı salladım.

''Pekala, bunu kendin çözmen gerekecek.''  Yapmacık bir şekilde sırıttım. 

''Ne zaman?'' Çok fazla soru soruyordu.

''Çok fazla soru soruyorsun!'' Sızlandım ve sırtıma hafifçe eliyle vurdu. Çocuk gibi kaşlarını çattığında güldüm, şirin görünüyordu. ''Bir gün, Mandy.''

Ona el salladım ve yürümeye başladım, hava baya soğuktu. Çeketimi daha sıkı üstüme sardım ve eve gidene kadar öksürmeyi sürdürdüm. Umarım soğuk algınlığı veya onu gibi bir şey geçirmem, hasta olmaktan nefret ederim. 

The Wish [Harry Styles] -londonstars'tan çeviri-Where stories live. Discover now