Remind Me

879 84 65
                                    

" Baekhyun'un bir aydır şirkette olması seni rahatsız etmiyor mu?" krakerini ağzına tıkan Mi Young'a dönüp gülümsedim. Burada kalmasını ben istemiştim, onu görmek iyi hissettiriyordu.

" Hayır, çok yardımı dokunuyor." kaşlarını kaldırıp oturduğu yerde masama yaklaştı.

" Yardımı mı dokunuyor? Dün yazısını okuyacağım diye ölüp dirildik resmen. Ayrıca çok yavaş hareket ediyor. Bu aralar bir de..tuhaf." tüm bunların ben de farkındaydım. Baekhyun eskisine göre çok daha yavaş ve uyuşuktu. Çabuk yoruluyordu ve el yazısı eskisinden de berbat haldeydi. Fakat bu onun değiştiğini göstermezdi. Baekhyun her zaman olduğu gibi çabuk sinirleniyor, bağırıyor. 

Benimle konuşurken ise tüm bunların aksine çok sakin. Bazen işler yoğun olduğunda bana şikayet etmeden yardım ediyor. Karnımın büyüdüğünü fark ettiğinde ki gibi sürekli gülümseyip çenesine yerleştirdiği eli ile bana bakıyor. Bebeği öylesine seviyor ki elini karnıma koyup uzun uzun onunla konuşuyor. Bazen beni değil de en azından bebeği sevdiği için ona yakın olabilir miyim diye merak ediyorum.

" Yine daldın gittin, kime anlatıyorsam bende.." sitemkar arkadaşıma güldüm ve önümdeki dosyaları toparlayıp ayağa kalktım.

" Öğle yemeğine gideceğim."

" Tamam, gidelim." Mi Young peşimden ayaklandığında onu durdurdum.

" Ama benim randevum var." iç çekti ve omzuna koyduğum elimi aşağı indirdi.

" Baekhyun ile deme bana." dudaklarımı birbirine bastırdım ve gözlerimi kaçırdım.

" Tamam, istemiyorsan demem." çantamla beraber odadan çıktım ve anlaştığımız gibi yolun karşısındaki kafeye kadar gittim. Cam kenarındaki masada bana arkası dönük bir şekilde oturuyordu. Sessizce yanına yaklaştığımda, masanın üzerine koyduğu ellerini düz tutmaya çalıştığını fark ettim. Parmakları beyazlamış ve titriyordu, eli tamamen gergin duruyordu. Ellerine bakmayı bırakıp karşısındaki sandalyeye oturduğumda gözlerini bana çevirdi.

" Merhaba." 

" Merhaba, çok beklemedin umarım?" ellerini masanın altına geçirirken başını sağa sola salladı ve gülümsedi. Şimdi düşünüyorum da, Mi Young haklıydı. Baekhyun biraz..tuhaf.

" Bizim için soya soslu..şey.. ben ne aldım ki?.." şaşkın haline hafifçe gülüp arkama yaslandım.

" Bir şeyler sipariş ettiysen şimdi gelir zaten merak etme." kafasını aşağı yukarı salladı ve benim gibi beklemeye başladı. Yemek geldiğinde bile arada bir yutkunup etrafına bakıyor, sonra bir şeyleri anlamış gibi tekrar önüne dönüyordu. Bir kaç kez elindeki çatalı da düşürmüştü,elleri titriyordu.

" Baekhyun, sorun ne?" 

" Hiçbir şey hayatım." birden öksürmeye başladığımda Baekhyun bana su uzattı. Uzattığı suyu içip kendime geldiğimde yutkundum.

" Ne oldu şimdi? İyi misin sevgilim?" 

" Baekhyun, ne diyorsun sen?" afallayan yüzünün ardından sakince gülümsedi.

" Yanlış bir şey mi söyledim?" 

" B-biz ayrıldık?" dudakları birden aralandı ve garip bir ses çıkarıp gözlerini kaçırdı. Yere bakarak bir şeyler düşünüyordu sanki.

" Biz..ne zaman ayrıldık? En son ne oldu?" 

" Kes şunu, korkuyorum!" iç çekip başını elleri arasına aldı. Kendi kendine bir şeyler mırıldandıktan sonra başını tekrar kaldırdı ve bana baktı.

" Bundan sana bahsetmek istemiyorum Taeyeon. Sadece eğer tekrar böyle bir şey olursa bana hatırlat." kaşlarımın çatılmasına engel olamadan yüzüne bakmaya devam ettim. Böyle ciddi bir halde karşıma geçmiş ona her şeyi hatırlatmamı istiyordu. Az önce bir şeyleri unutmuş muydu yani? Hep mi böyle unutacaktı? Ama neden..

" Neden sana bir şeyleri hatırlatmam gerek ne oluyor Baekhyun?" 

" Çünkü bu aralar çok yorgun olduğumdan ben öyle..unutuyorum işte, bilirsin." açıklaması her ne kadar mantıksız olsa da başımı sallayıp yemeğe geri döndüm. Konuşmaya devam edip daha da tuhaflaşmasını istemiyordum. Yemeği bitirene dek söylediği her şey şirketle alakalıydı fakat hepsinde bir eksiklik vardı. Şirkette olması gereken şeyleri de unutmuştu. Tıpkı dün seni arayacağım deyip aramayı unutması gibi..

Tekrar şirkete döndüğümüzde kapıda bekleyen Mi Young'un arabasına bindim. Eve ulaşana dek bana Baekhyun ile yakın olmamdan hoşlanmadığını anlatıp durdu. Haklıydı da, ona yakın olmamın hiçbir açıklaması yoktu. Kürkçü dükkanına dönen tilki o mu ben miyim anlayamıyordum bazen.

" Yemek yedin değil mi? Aç değilsin?" 

" Değilim." kendimi salondaki koltuğa attım ve gözlerimi kapattım. Karnımdaki minik sayesinde ben de eskisine göre daha fazla yorulur olmuştum. Bazen ölesiye midem bulanıyordu.

" Ben de değilim." karşımdaki koltuğa oturduğunda ben de oturur hale geldim ve Mi Young'a döndüm. 

" Sen haklısın, Baekhyun tuhaf davranıyor." konuyu sevmiş olacak ki oturduğu yerden kalkıp yanıma oturdu ve dizime vurdu birkaç kez.

" Anlat hemen, ne oldu?" 

" Farkında olmadan bir şeyleri unutuyor, elleri titriyor ve gerçekten uyuşuk davranıyor." 

" Bu kadar mı yani? Yorgunluktandır." arkasına yaslandığında ben de onu taklit ettim ve kucağıma aldığım yastığa sarıldım.

" Umarım, sadece yorgunluktandır." çünkü ben onun için endişeleniyorum.





Ice Queen 'in finali yaklaşıyor, bu arada yeni bir hikaye yazıyorum.

L-DK filminden ve mangasından esinlenerek yazdığım L-LT 'a bakmanızı öneririm :) <3 Profilimden bulabilirsiniz ^^



Ice QueenWhere stories live. Discover now