Flurry

1.7K 170 54
                                    

Diğer günlerin aksine bu gün depresif veya sinirli değildim aslında. Hatta çoğu kez kendi kendime gülümsemem mutlu olduğuma dair bir işaretti. Alışıyor gibiydim fakat büyükbabam döndüğünden beri işler biraz daha tuhaflaşmıştı. Baekhyun ortaklık bahanesiyle babası ne zaman şirketimize gelse peşinden geliyor ve yanıma gelmek için binbir türlü bahaneler uyduruyordu. Yanlız kaldığımız birkaç dakika boyunca kolları hep etrafımda oluyordu. Bu güvenli hissettirse de bazen hala geçmişi hatırlayıp acı çekmekten kendimi kurtaramıyordum.

" Günaydın." kapının açılmasının ardından duyduğum fısıltıyla kafamı kaldırıp içeri arkasını kollayarak giren Baekhyun'a baktım ve gülümsedim.

" Sana da günaydın." yanıma gelirken gülümsemesi sırıtmaya dönüşüyordu. Eğilip yanağımı öptükten sonra laptopuma bakınmaya başladı. İncelediğim sözleşmelere göz gezdiriyordu.

" Senin koruman beni pek sevmiyor gibi.. " 

" Hyun Woo mu?" suratını ekşitip kafasını aşağı yukarı salladı.

" Evet. Bana bakışlarını görmen lazım imkanı olsa bir kaşık suda boğacak.. Doğru söyle yoksa seni mi seviyor bu adam?! " aniden çatılan kaşlarına bakıp küçük bir kahkaha attım.

" Bilmem ki." 

" B-bi?.. Öldürürüm o pisliği! " hala gülerken kolunu tutup sağdaki sandalyeyi yaklaştırdım ve oturmasını sağladım.

" Tamam yok bir şey. " sinirle derin bir nefes alıp arkasına yaslandı. Beni kıskanması güzel birşeydi tabii ki fakat şu an biraz abartıyordu. Yinede ona kızamıyordum.

" Her neyse, kısa bir süreliğine kaçtım .. gitmeliyim." kafamı sallayıp gülümsedim. Ayağa kalkıp gidecekken arkasını döndü,

" Bu gün dışarı çıkamaz mıyız? "

" Sanmıyorum Baek bu gün çok meşg-.." 

" Bahane istemiyorum hayatım. Bir saat sonra otoparka in , seni bekliyor olacağım. Görüşürüz." birşey söylememe izin vermeden çıktığı için öylece kaldım.

Yaklaşık yarım saat geçirdikten sonra büyükbabamın yanına gittim. Bu gün erken çıkacağımı haber vermeden gidemezdim. Beni gördüğünde gülümseyip oturmamı işaret etti.

" Hayır , teşekkür ederim. Ben sadece bu gün erken çıkacağımı söylemek istedim." 

" Bir sorun mu var kızım? Neden erken çıkıyorsun?" 

" Hayır bir sorun yok.. Ben.. arkadaşımla yemeğe gitmek için."

" Anladım.. Tabii gidebilirsin." teşekkür edip odadan çıktım ve hızla aşağı inip tuvaletlere girdim. Aynada kendime bakarken çok da kötü görünmediğime kanaat getirip birkaç düzeltmeden sonra yukarı çıkıp kalan yarım saatten az sürenin bitmesini bekledim. Vakit geldiğinde ceketimi giyiyordum ki telefonuma mesaj geldi.

Sanırım erken gelmişim.. Dondum.

-Baekhyun

Hızla atkımı da alıp aşağı indim. Fakat yolun yarısında çantamı yukarıda unuttuğum aklıma gelince koşarak gidip tekrar geldim. Vakit kaybetmede üstüme yok gibi görünüyordu. Otoparkın başında bekleyen beyaz arabayı tanıdığımdan hemen oraya ilerledim. Arabaya yaklaşınca Baekhyun inip benim için kapıyı açtı. Fazlasıyla kibar davranıyor olması da tuhaf hissettirdiğinden sürekli yanaklarım kızarıyordu. Teşekkür edip yerime oturduğumda o da arabaya binip beklemeden arabayı çalıştırdı. 

" Nereye gideceğiz?" 

" Öğle yemeğine.. Çok acıktım da." bende acıkmış olduğumdan onunla beraber güldüm ve sabırla yolun bitmesini bekledim. Arabayı valeye teslim edip içeri girdiğimizde zaten rezarvasyonumuz olduğundan - ki bundan haberim yoktu - görevli bizi bir masaya yönlendirdi. 

Yemeğimizi yerken bir yandan da sohbet ettiğimizden yemek bitmek bilmiyordu. Mümkün olduğunca sohbetimizden geçmişi uzak tuttuğumuzdan günlük hayat ve şirket dışında başka bir konumuz yoktu fakat yinede fazlasıyla konuşuyorduk. Arada Baekhyun'un yaptığı saçma esprilere gülüp durmamız da cabasıydı. Bir de askerlik anılarını anlatıyordu.. Ayrılmamızın bir yıl ardından askere gitmiş neredeyse iki yıl gelememişti. Kalan üç yılda eğitimin ardından beni bulmaya geldiğini söylemişti fakat umursamamak için direniyordum. Sonuçta biz şu an burada , beraberdik.

" Doydun mu?" 

" Evet.. fazlasıyla." 

" O zaman artık ka-"

" Ah! Baekhyun?.. T-Tae-Yu?.. Pardon hayatım adın neydi? " karşımda aniden Baekhyun'un ablasını gördüğümden elimdeki bardağı masaya düşürmüştüm.

" Taeyeon. Adı Tae-Yeon." Baekhyun ablası yerine döktüğüm suyla ilgilenirken ben ayağa kalkıp onu selamlamakla meşguldüm.

" Ah.. Merhaba ." olabildiğince gülümsediğimde o da gülümseyip kafasını tekrar Baekhyun'a çevirdi.

" Babam ve Bay Kim neredeler? Bir şirket yemeği yapıldı da ben mi davet edilmedim?" kafamı sağa sola salladım ve onun oturmasının ardından ben de oturdum.

" Oturman için izin verdiğimi sanmıyorum abla-cım." Baekhyun sinirle bir nefes alıp sahte gülümsemelerinden birini sundu ablasına. O an , bu sahte gülümsemesinden ne kadar nefret ettiğimi hatırladım. 

" İzin istemedim ki hayatım.. Siz ikiniz burada ne yapıyorsunuz?" ellerim titrerken gözlerimi Baekhyun'a diktim. O da bir cevap vermeden bana bakıyordu. Birkaç dakika sessizliğin ardından ablası gülümseyerek Baekhyun'a döndü,

" Eskiden bir sevgilin vardı değil mi?.. Onun adı da Taeyeon olmalıydı.. Tıpkı Bay Kim'in torunu olan Taeyeon kadar da güzeldi. Yanılıyor muyum?" nefes bile alamaz duruma gelmişken Baekhyun daha da kızdığından damarları belirgenleşmeye başlamıştı. Ablası beni tanıyor ve hatırlıyordu.. Bu kesinlikle iyi değildi. 

Nihahahha 

Kötü kız 1 giriş yaptı. Syglr.

Ice QueenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin